Saturday, March 31, 2007

Ibret-ül Versite

KTÜ'den okuyan bir ogrencinin amator video calismasi. Muthis, izleyin, linkleri maille ese dosta "oglum cok yetenekli cocuk" diye yollayin:
http://youtube.com/watch?v=vu9SVqCzv-4
http://youtube.com/watch?v=dAr-NttuH0U
http://youtube.com/watch?v=csgSTpv6Sbo
Biraz Şesu öykünmesi var ama kurgusu yeter. Nefis olmus.

"Nefis olmus": Basarili bulmak'in bir baskasi. Yemek sanki, nefis olmusmus. Ne nefis oluyor. Bak sen, nefis olmusmus.. Nefis sensin, Nefise Karatay da sana....

Friday, March 30, 2007

NEO2 & Syntaxclothes

Bugün Beth'le kari kilikli kreatifciler ve kendilerini dahi sanan super ultra mega dijital marketing insanlarina salca olup ve levki atip tutarken, aynin gunun icinde Befo'dan guzel bir link geldi:
http://www.neo2.es

"36-42, 26-45 cocuklari" buralar ve benzerlerinden araklayarak "kreatiflenmeye" devam etsinler de yaptiklarinin "orjinal" oldugu zanni yok mu, orasi ariza iste....

***

Basarili buldugum su siteye de gozatiniz:
http://www.syntaxclothes.com
PSP icin wp uretmis olmalari gonlumu almalarina yetti.
Yürüyün be... Calan muzikler de fena degilmis.


Thursday, March 29, 2007

the gossip - standing in the way of control

Adamlar yapmislar, yapacak birsey yok...

Davula zile abandigi kismi super!


Yukardaki Soulwax Nite Remix'i ama aslen sarkiyi soyleyen abla bu... Hadise bir tür kopuslarda. Obez Habitusta...


Simdi ben fena hasta oldum sarkiya diyen ve mp3playerlarina koyup bunu spor salonlarinda, bagda, bahcede dinlemek isteyenler olacaktir. Onlari da unutmadik: download edileybil link

Bag ve bostan demisken su guzide türkü geldi aklima:

Bağa Gel Bostana Gel (Vay Vay Vay Yar Yandım)
Dile Gel Destana Gel (Neynim Neynim Neynim)
Anan İzin Vermezse (Vay Vay Vay Yar Yandım)
Yalandan Hastalan Gel (Neynim Neynim)

Bağ Ayrı Bostan Ayrı
Olamam Dosttan Ayrı
İnsanoğlu Yaşar Mı (Vay Vay Yar Yandım)
Kalsa Nefesten Ayrı (Neynim Neynim)

Bağına Girmiş Gibi (Vay Vay Vay Vay Vay Yar Yandım)
Gülünü Dermiş Gibi (Neynim Neynim Neynim)
Geç Buldum Tez Yitirdim (Vay Vay Vay Yar Yandım)
Oldum Düş Görmüş Gibi (Neynim Neynim)

Bağ Ayrı Bostan Ayrı
Olamam Dosttan Ayrı
İnsanoğlu Yaşar Mı (Vay Vay Yar Yandım)
Kalsa Nefesten Ayrı (Neynim Neynim)

Günün Kahvaltisi: Ecnebi Buna Snack Diyor

Icindekiler: Uno kepekli ekmek dilimi, Berrak aci sos, 2 roka yapragi, Fora zeytin ezmesi

tek atimlik acisoslu zeytinezmeli kepekli dilim
Güne hafif bir baslangic (nasil tabir haha) icin bu aralar epey taktigim balzamikli domates dilimini tavsiye edebilirim süt kuzulari. Taze feslegen olmadigi icin roka iteledik ama olacak o kadar, Mehmet Gürs'ün mutfagi mi lan burasi, adami deli etmeyin...


Balzamikli Domates

Balzamik, mozarella, domates konusunda surada bir Hans kardesimizin icraatini gorebilirsiniz.
TR'e Italya Modena'dan getirilen meshur Aceto Balsamico'larin sise fiyatlari 8YTL'den basliyorlar. Sirf siseleri icin bile alinir. Muthis tasarimlari var. O konuda da yakinda bilgilendiricem sizi. Ac kalin ki ben yedirebileyim...

Wednesday, March 28, 2007

Sehrin "Acayip" Insanlari...

Simdi acayiplik onlarda mi bizde mi tam kestiremiyorum acikcasi. Dün ofise gec kalmis, 11 sularinda siteden cikarken yan sitenin sitikilabi'na gelen bağyanlar gordum. Saat 11:00'de spora giden bireylerin yasam duzenegini haliyle merak ettim. Hos 4 yil boyunca home-office calisirken yasam duzenegi hakkinda turlu hurafeler, munasebetsizlikler cikarilmis biri olarak bu meraka gark olmaya hakkim var mi bilemiyorum ama yine de bu gunduz spor salonu kovalayan guruhun sayisal loto kazananlari, rantiyeden indragandi yapanlarin evlatlari olduklari konusunda hemzemin gecidi gibiyim. Gerci hep demiyor muyuz "11 de kalksak, 14:00 Bebek'de kahvalti etsek, 16:00'da bugun ne yapicaz diye dusunmeye baslasak". Bok var calisiyoruz... Lakin bu blogun ilk postlarindan birine ihanet etmemem gerekiyor. Calismaktan daha iyi birsey varsa soyleyin, yapalim... 11:00'de sitikilaba akmak disinda...

PSP Can Cekisiyor

2 gunce ofisteki tuvalette, friendly mac modundan cikip "Ya bir sampiyon olayim bari Serie A'da" diye Tournament Mode a ani gecis yaptim. Gecmez olaydim. Haftalar haftalari, deplasmanlari deplasmanlari kovaliyor. FIFA2006 Serie A'da AC Milan'i sampiyon yapacagim. Super girdigim ligde 26. haftada 6. siradayim. En son dun gece araliksiz 5 saat oynadim. O yuzden suan zombi gibiyim. Inter'den 4, Siena'dan 4 Fiorentina'da 3 mu ne yedim. Sonunda sinirden Amoy aci sos sisesini agzima bosalttim. 3. saatten sonra da parmaklar hassasiyetini yitiriyor. Ama bu takim sampiyon olacak arkadas.

Inanin gamepadler inanin cocuklar, daha guzel goller gorecegiz belesler yerine.....

Bugun cok zor gecicek bu uykusuzlukla. Bir yigin is var (bu isler hep yigin, bittigi gorulmemistir). Arada kalan haftalari yine wc'de tamamlarim. 07:00'de evden cikacaktim hala kicimla basimla dalga geciyorum. Hala evdeyim.

Sunday, March 25, 2007

Yaşasay "61"


Günün ilk saatlerinde valide hanim odanin kapisindan kafasini uzatti. "Bugun O'nun dogumgunuydu" dedi. Bugun ben ve aceto'un hayattan keyif almak namina yaptigi ne kadar eylem varsa hepsinin yaraticisinin dogumgunu. Hicbir aileye, hicbir cocuga gipta ile baktigimizi hatirlamiyorum. Abimle ikimizin hafizalarini doldurup tasiracak kadar senlikli bir gecmisimiz oldu kendisi ile. Hayatta her zaman eldeki ile yetinmesini bilenler olarak da hicbir zaman kendisinden alelade isteklerimiz olmadi. Geriye donup baktigimda gorebildigim; neler vermis oldugunu yasayarak, tanik olarak farkina variyor olmam, olmamiz.

Yasasaydi 61 olacakti ve ben galiba kendince hizli yasayip genc giden 50 kusurluk genc Mehmet'i, nam-i diger "Jet" Mehmet'i hep senlikli anlariyla hatirlamaya calisacagim.

Pazar kahvaltilari her klasik Türk ailesi gibi bizim evin de rutiniydi. Birseylerin aksi gittigini, huzursuzlugu, tatsizligi artik icra edilmeyen pazar kahvaltilarindan anlayabilirdiniz. Bugun valide hanimi alip disarida bir yerde kahvaltiya gidecegim. Ev tam takir kuru bakir cunku. Oysa "Memet" zengin sofralari her zaman severdi. Bugun kahvalti soframiz zengin olmali...


Saturday, March 24, 2007

Skinhead!

Romper Stomper filminde guzel bir sarki vardi.. "Skinhead Skinhead" diye. Ne zaman dinlesem insani fena halde gaza getirir. Exploited Istanbul konserinde alayi anti-racist gecinen kitleye bu sarkiyi vermislerdi de salonda tepki gosteren olmamisti. Musiki bazen bole "koy gotune" kivamda zerkedebiliyor damara. Dün birtakim muziklere burun kiviranlar zaman geliyor bu muziklere ihtiyac duyup tuketiyorlar. Eski bagnaz zamanlarimizda biz de cig bir "tür" dusmanligi yapmistik. O dinlenir mi bu dinlenir mi, aslinda her bok dinlenir. Hakkinda atip tutabilmek icin en azindan herseyi dinlemek zorundasin.
Lakin konu bu degil, konu 2001'den beri kafayi jilet kivaminda surekli kazimam. Saca karsi bir alerji gelisti. Kil ve tuy kavramlarina karsi tahammulum yok. Asiri derecede midem bulaniyor. Bazen insanin salasi, tras olmayasi geliyor ama kesinlikle sakalli surata da tahammulum yok. Sakal ve karmasik sac, tembellik ve pisligi cagristiriyor bana fena halde. Bundan kelli kafayi surekli kazimaya ve gun asiri tras olmaya calisiyorum. Bunlari disiplinize ettigim gunden beri de berbere gitmeyi biraktim.
Semtin berberi Mustafa abi ile artik gorusemez olduk. Kendisi de Galatasarayli. Arada iki cift laft etmek icin uzaktan selam cakiyor ama sanki berbere gitmeyi biraktigim gunden beri berber dukkanina da ugramamayi adet edindim. Insanda zamanla boyle bir refleks olusuyor. Berberi degistirince, bakkali degistirince -ki bakkal diye bisey kalmadi- eski dukkana gitmeme, gidememe, bir utanma cekinme hali. Sanki aldattigini farkettirmeme. Ama esnaf cakaldir anlar. "O kafadaki saclari kim kesiyor ulannn" diye Mustaf abiyi ruyamda cok gordugum olmustur ki boyle bir nida ile gercek hayatta ortaya cikacak bir insan degildir. Seker gibi adamdir.

Moser ile baslayan "kendin kes" hayatim Philishave ile devam ediyor. Baslarda zor oluyordu ama "aa kendin nasil kesiyorsun" sorulari komik gelmeye basliyor. Hos bu konuda Strofor'un performansi benden daha iyi. O jiletle giriyor ve daha parlak bir kafa elde ediyor. Gerci bizim yumurta da yumurta degil. Olsun herseye ragmen her zaman skinheaddd skinheaddd!
(RusselCrowe sen ne guzel abimizdin...)

Download | Skrewdriver - Skinead.mp3

Lupita@ASY




Lupita@ASY


Lupita@ASY


Lupita@ASY

Wednesday, March 21, 2007

L'Accident

Tarlabasi Bulvari, chicane'dan cikamama, 30 metre twist, "virage" bombino, sol el yamuk, sol ayna elde, bir sarhos tepemde:

- sise ile agzima vurdular, bana 500 lira verir misin
- git allahaskina keyfim kacti zaten
- bir 500, bir 500 be
- tamam, nazar boncugu al bunla ama

Kuzu neler düsünüyor hic bilmiyorum. Gözü kaldi tabi milletin. Yapacak bisi yok. Skicem cay ocagini...

Medeni Cesaret Ne Yahu?

Moda fotografcisi olmaya yeltenmek bir cesaret isi midir bilemiyorum. Hafifmesrep olmak bir sart mi mesela. Ya da modadan anlamak gerekiyor mu? Ya da objektiften? Deklansore basmak kafi midir? Dun gece Ali Sami Yen'de aldik Lupisyan'i Giovanni ile "Hepimiz Nihat Odabasi"yiz kivaminda calistik. Yanliz ne kismet ki arkadas, tam en atesli yerinde cekimlerin stadin isiklari gitti. Hamit Kaseli rahat ettin mi acaba gece uykunda...

Neyse cekimlerin bir kismini merak eden Galatasaray Dergisi Nisan sayisinda bulabilir de cesaretten kelli esasoglan konu bu degildi. Dun aksam eve donup kuzuyu otoparkta yoklarken on cama sikistirilmis bir not buldum. "Lutfen Dikkat! Satmayi dusunurseniz beni arar misiniz, Seda 0535 *** ** **". Naptim aradim saniyorsunuz degil mi ? Aramadim. "Kuzu satilik degildir, satmayi dusunmuyorum. Ilgindiginiz icin tesekkurler Seda Hanim" diye sms attim. Hani nezaketen cevap vermis olayim dedim -desem de inanmayin-. Taslandim, kinandim, hakkimda basin toplantisi duzenlediler. Nasil mesajla karsilik verip boyle davranir misim.. Ben ne yapayim kardesim, Seda kim, niye satiyoruz, hebele hubele.. Bir baska arkadas da sey dedi:"Bunda kesin bir bit yenigi var. TR'de bu hareketi yapacak medeni cesarete sahip kiz nerde". Ne var bir not yaziyorsun koyuyorsun. Hidirellez'de güle dilek baglamaktan kolay.

O degil de telefon numarasindan kizi iki dakkada peynir kivamina getirdik ya ona yaniyorum. Ya cok fena birseyse, ulan ya hayatimin kadiniysa.. Ay ay ay oy oy oy. Motor uzerinden gelen asilmalar "motor" gibidir diye bir felsefe olur mu, olur, var vallahi.

Seda ya naber, okuyorsun buralari biliyorum...

Tuesday, March 20, 2007

Adrian's

Rocky Balboa... Hepimiz ufakken Rocky'dik sanirim. Everlast sort ve cakma da olsa bir boks eldiveni hepimizin ruyalarini suslemistir. Arkadaslarimizla cayirlarda futbol pesinde sürüklenirken de cikan kavgalarda Rocky gibi aparkat atmak istemis ama cogu zaman dayak yemisizdir. Hayir o zamanlar adil dovusen yoktu. Alayi karaktersizdi bak simdi hatirladim kimi cocukluk arkadaslarimi yine asabiyet basti.

Rocky Balboa, serinin son filmi. Muhtesem olmus. Diyecek baska birsey bulamiyorum, hüzünleniyorum, cok fena, cok cok fena...

Monday, March 19, 2007

Dal Deal, Kuzu E-5 Panik Atak, Saf-ran

Hayatimizdan gelmis gecmis ve gececek tum dallamalarla olan tesviki mesaimiz, yani tum bu dallamalarin varligi bizim de birer dallama oldugumuza kani bir durum ortaya cikarmaz mi... Cikarir bana kalirsa! This is not Jakarta! This is not Dubai, Dubai, Dubabi...
***
Hersey bir yana beth'in surada ovguyle bahsettigi Saf'a, Fem Gucluturk Cumartesi Radikal ekinde fena gecirmis. Bayan Fem'in isletmecilik tecrubesi bu geciriste basrolu oynamis...
***
Kuzu ile ilk defa E-5'e cikma ve cok fena yusuf yusuf olma. Guvenlik seridinde bile gotum atti. Olacak is degil. Ama oldu. Oyle sahile in cik tralalay degil tabi. E-5 esas oglanmis onu anladim.
***
kuzu

Simdi iki tane tikinma adresi veriyorum. Birincisi Bogazici Universitesi anakapi caprazindaki Tantuni. Burasi el mi ne degistirmis ya da oturma duzeni degisince el degismis gibi saniliyor. Civik garson geri gelmis. Eski Hakan Tasiyan abi yok ortalikta. Kola, acili ezme, porsiyon adana: 8 YTL. Etiler'de bu fiyata kahve zor iciyorsun biliyorsunuz. Ikinci adres, BJK Cilekli Tesisleri'nin yanindaki Turkpetrol 'un onunde konuslanan HotDOG'cu. Aksamlari gec vakitte ne zamanlar acik oldugu keyfe keder. Ama iyi yapiyor. Kanyon HotDOG'u ile ayni. 5YTL. Malzemeyi bol da koyuyor, söylersen tabi. Pasif HotDOG'cu olmayin ve iyi grill edilmesine dikkat edin. Kurt falan ürer sonra midenizde... This is not Nisantasi, This is not Ulus, This is not Akatlar, This is Etiler



300 Spartali Bizi G-Mall'a Götür

300 Spartali bizi diskoya götürmese de hayatin anlamina goturebilir. Sarkilarin, filmlerin, destanlarin, edebiyatin gelip de kitlendigi tek ortak nokta, uzerinde en yogun durduklari mefhumun ask oldugunu gorunce hayatin anlaminin "ask"tan baska birsey olmadigi sonucu cikabilir sanirim. Dogu'yu hakir gormenin ve tam da zamaninda Iran orda ole usulca beklerken "Perslere" böyle kafadan girmenin altinda da sadece cinsler arasi iliskiler yok sanirim. Gerci o baska hisler, baska iliskiler de "iktidar ve guc, guc ve elde etme/saffina gecirme"ye yonelik degil mi.



Tumune sepia giydirilmis goruntuler ve hep uzerine kahramanlik oykuleri gecirilen o genis tarlalar, gunes isigi, keskin bakislar, kalkana carpan kilic sesleri ve cokca Troy'dan hatirladigimiz Kara Murat'tan hallice yayli mindere basip ziplayarak dusmanin uzerine mizrak ya da kilicla zebellah gibi cokme.

Ne umdum ki, buldugum konusunda ne sinema ile alakali olarak ne de tarihle alakali olarak birseyler karaliyayim; Bati'nin kibir ve dogu konusundaki bitmek bilmeyen kompleksi, Pers kralina bicilen gay kaftandan belli degil mi? Surekli asagiliyorlar. Durmaksizin film boyunca dusmani asagiliyorlar. Leonidas'in rutine baglayan "Beni seven arkamdan gelsin" nidalari da bir yerden sonra komik gelmeye basliyor ki savas alaninda elma dislemesi filmin akillarda kalan 3-4 sahnesinden biri olacaktir. Nerden buldun o elmayi.. Amasya mi Isparta mi, sulu mu..
Oteki sahne de Kralice'nin sehvet cagrilarina cevap vermeden onceki, iskelede pardesusu ile duran adama klark ceken duble kic lobuyla Leonidas'in sag elini duvara yasladigi, Ahmet Yilmaz karikaturlerinden cikma sahnesi... Kendimi tutamadim güldüm.

Gülünecek bir baska durumsa bu kendini begenmis herifler kendi tarihlerini bu kadar yuceltmeyi becerip, herseye bir kilif ve kendi medeniyetlerini en ala gostermeye bu kadar enerji harcarken, Dogu'nun bunlara cevap verecek birseyler yapamiyor olmasi. Bu ulkenin Kurtulus Savasi'nin da, Yunanlinin kursaginda kalan Konstantine isgalinin de beyazperdede 300 Ispartali'dan daha ihtisamli sahne alabilecegi olasiligi oldukca dusuk. Sonra Irak kayar sag altindan, Iran kaybolur sag yanindan. Bir de bakmissin ki sira sana gelmis...


Kısa...Kısa...Kısa...

* Akilli bir isletmeci ya da film dagiticisi firma, film arasinda dagitilmak uzere Amasya Elmasi standi yapabilirdi. Hatta bedava dagitmak yerine satabilirdi de. Herkesin cani elma cekti artis Leonidas yuzunden.
* Tahminen simdi filmden sonra TR'de muhtelif yerlerde "30 Günde Spartali Kasi" reklam sloganli body salonlari harekete gececektir.
* Ugur Vardan'in Radikal'de film hakkindaki yazisi
* Rocky Balboa'yi satip 300'e giden ekipten en iyi yorum Giovanni'den geldi: "Sen hic Raki'nin cikarip ringde elma yedigini gördün mü??"
* Lena Headey tabi, uzerinde durup dusunmek lazim...

Sunday, March 18, 2007

Oluru Yok: Dirty Routine

Hayatta bazi seylerin oluru yoktur. Olmaz, tutmaz, yürümez... "Niye"si de olmaz.
This is not Miami
This is not Chicago
This is not Helsinki
This is not London
This is not Cologne
This is not Osaka
This is not Lisbon
This is not Sao Paolo
This is not Toronto
This is not Prag
This is not Jakarta
This is not Vienna
This is not Shangai
This is not Las Vegas
This is not Dubai..Dubai..Dubaiii
THIS IS ISTANBUL!

Download

I am 10.000

Sizin Oralarda Duyarlı Futbolcu Var Mi?

En son Kemalettin IP'li oldugunu aciklayip "sosyal haklar, kem kum" diyince gecmisi fasist sahsiyetlerle dolu camiasi "Ne diyor langgg bu" diye cikismis, tribunleri kendi futbolcusunu pataklamaya ramak kalmisken, kazmadan hallice bu arkadas terki diyar eylemisti kulupten. Gecenlerde turk televizyonlarinin en bi sitendap programi Telegol'da cikip iki uc kelime şakıyınca "Yürü be mazlumlarin yilmaz savunucusu solcu fitbolcu Kemalettin" dedim ama iste Turk futbolunda hareketleri ile dikkat ceken yildiz oyuncularin sosyal sorumluluk tasimalarinin mihmandari ancak Kemalettin olabiliyorsa orada bir durup dusunmek lazim. Bizimkileri dusunmeye ve konusmaya degmez, araba ve kadinlar disinda kafalari birseyeye basmaz ve inanin Turk futbolcusunun cogu ile 5 dakikadan fazla konusamazsiniz, lafi 5. dakikada aldigi yeni arabasina, 10. dakikada da düzmeye calistigi kadina getirir.. Tamam Ronaldo da "deli ablalar"a duskun ama Zidane ile elele verip "Yoksulluga Karsi Kirmizi Kart" adinda bir organizasyonun kurucusu olabiliyor.

Pazartesi yani 19 Mart 2007 aksami TSI 21:30'da Marsilya'nin harika stadi Velodrom'da geliri bu kampanyaya birakilmak uzere bir gosteri maci duzenlemisler. Dunyanin yildizlarinin yer alacagi bu maca Türkiye'den de Hakan Sukur cagrilmis. "Kral" sever boyle hayir islerini.. Yürü be "Aslan Kral".

Saturday, March 17, 2007

Başımda Esiyor Kavak Yelleri...

Kazansan bir sonraki haftanin ne olacagi mechul bir Cimbom dunyasinda keyifler boza olmuş kıvamda. Cuma akşamı skorla zehir olunca ve 48 saatlik uykusuzluğun ardinda gece cikmak planlari sizilan yatakta hala dvd-1 episode-5 donerken suya dusunce, vucut cumartesi gevrek gervrek 13'de kalkar tabi. Ardindan da Mevlam Pastanesi'ne yikilir cayla ayilmaya.


Akmerkez Adidas'da nefis bir Ian Rush & John Barnes dönemi Liverpool forma, esofman-üstü var. Meraklisinin dikkatini cekeyim. Hemen altlarinda da sari laci kirmizi karma bir Ecuador esofman-üstü vardi ki, sari ile laci yanyana olmaz tabi. Mohammad Ali tshirtu kestirdim gozume, kaliba uygunu bulamadim, tezgahtar cocugun getirdigi Shaq O'Neill ebat: "Bu olur ama size dökümlü olur" dedi. Dökülsün tabi.. 51 YTL ederi. Almadim usendim tasimaya, dökülmesin istedim bi de. Vucudu saran body kivaminda urunlere ilgim var bu aralar. Derken Nike'in nefis bir futbol topu cikardigini eklemeli. Siyah bu top insanda topa vurma istegi uyandiriyor. Yeni sezon potinlerinde bir numara yok ya da TR'e hep fason bir koleksiyon geliyor. Nike.com'da gordugunuz modellerden eser yok. Shox taban bir cok urun, iyi guzel ama model cesitliligi yok.

ID, Wired ve Computer Arts son sayilarini alip Remzi turunu tamamladiktan sonra derhal daraltan Akmerkez'i terkedip sahile inelim de espresso'nun gözüne gözüne verelim dedik.


computer.arts-ID-Wiredid-marc2007

Bebek de cumartesi Bebek'i iste. Cekilir bir kalabalik degil. O zaman napalim, koparalim ipi sahilden sonuna kadar gidelim. Evet Istanbul'un Rumeli tarafinda ilan edilmis bir sonu varmis. En son galiba bi 15-20 sene once gittigim RumeliKavagi'nda "Bundan ötesine sivil araclar gecemez" diye bir tabela koymuslar. "Vay be" dedim, iste sehirin dibi, Istanbul'un son noktasi bu yakadaki. Eskiden Altinkum plaji olan o bolge, 80'lerde cok rovactaydi. Yazin sepeti coluk cocugu toplar denize giderdik. Sariyer'de midye tava, Kavak'da deniz, donerken Tellibaba'da caput baglama.

Lupi&Gio


Gelmisken baliga oturalim dedik. En halliceli Yakamoz'a coktuk Gio ve Lupita ile. Birer levrek, ince kiyim yesil salata ve kalamar-midye ile bogaza karsi yorgunluk atma.



Kutman Ailesi'ne sevgilerle ama Kutman saraplari olmuyor, olamiyor. Isletme tercih etmis tabi, "hadi Kutman olsun tamam" dedik ama icimi sert olan beyaz sarap darda kalinmadikca icilecek bir sarap degil. Evime sokmam Doluca Narince varken. Onun da fiyatina artik bir guzellik yapsalar diyorum.

Kutman "Beyaz"
Kutman "Beyaz"in renginde de meymenet yoktu...



Rumeli Kavağı

Friday, March 16, 2007

28 Gün Sonra Istanbul!

Danny Boyle'in "28 Days Later"i gibi; Istanbul virus, veba, mikrop, salgin altinda. Tanidigim herkes hasta. Abartisiz hasta ama. Ofistekiler, es dost, tum uzanabildigim butun networkumun insanlari hasta. Herkesin ayni anda hasta oldugu boyle bir donem hatirlamiyorum. 3 gundur de ben duzelemiyorum. Azamit, Aziltat mi ne haltsa 3 gunluk antibiyotik cakip, her gun de Pharmaton'u indirdim girtlaktan ama bana misin demiyor. Agiz, burun kapali. Bir zibidilik var ve henuz kokusu cikmadi.
Koku demisken: "Christian Dior - Homme"

Pharmaton'a da Giovanni ile ginsengli killi tuylu seylerle gunluk performansi arttiralim dedik diye tutulduk, zorumuz neyse... Ama bu berbat kokulu ilaclarin bir halta yaradigi yok. Verdigin parayla kaliyorsun galiba. Hani nerde o zimba gibi 48 saat caki gibi caki gibi haller.. Bizi mi yediler ne...


Thursday, March 15, 2007

Madonna - H&M (Director's Cut) TV AD

When I was in Paris .... H&M'den bir lycrali don almistim. Cimrilik etmeyip aynisindan 6-7 tane daha alsaydik simdi don krizi cekmeyip fellik fellik don aramicaktik. Marks & Spencer'in lyrca donlarina da H&M'inkinin 3 kati para bayilip ayni rahatligi alamayinca boyle gayet züppe sorunlari olabiliyor insanin. Yüce insan Madonna, H&M icin bir koleksiyon hazirlamis. Dondan da ötesi. Sansürsüz reklam asagida, izleyin ve Dupont'un lyrcasi ne kadar elzem olabiliyor hayatta tekrar düsünün....



Ayrica Giovanni biliyorum, senin sarmaman icin tez zamanda When I was in Milano ve Roma versiyonlari icin gerekli islemleri baslatiyorum... Oh viola, Bene, molto bene!

Yazmak Geri Dönüşü Olmayan Bir İştir

Yazmaya başladığınız andan itibaren döktükleriniz sizden çıkar. Artık herkes tarafından bilinir, söylediğiniz her söz, düşündüğünüz her fikir. Kendinize saklamak istediklerinizi yazmayacaksınız o halde. Dökmeye de ihtiyaç duymayacaksınız ulu orta... geri dönüşüm kutusu yoktur dilin, elin ve kalemin.

Yazarak kaybedebilirsiniz insanlari, yazarak kazanabilirsiniz de bir romanla hayatinizi. Çok satar o roman ama çok da satilirsiniz yazarak kaybettiginiz insanlar tarafindan.

Yazmak rahatlamaktir, icindeki irini kusmak, paylasmak, bölüstürerek tüm bunlardan kurtulmak. Suca ortak etmektir. Okuyani da alirsin belanin icine. O nasil oldugunu anlamadan...






Wednesday, March 14, 2007

LA ROMA: Official AS Roma Club Magazine

AS Roma kulubünün resmi aylik dergisi LA ROMA'nin 56. sayisinda kapak yeni transferleri Isvecli orta saha oyuncusu Christian Wilhelmsson. La Roma'nin kapak produksiyonlarini cok basarili buldugum icin buraya ilistireyim dedim. Resmi kulup dergilerinin kapak icin studyo calismasi yapmalari özenli geliyor acikcasi.


Derginin en kabiz kapagi Walter Samuel'in, bunu TR'de yaptiklarinda kiro diye nitelendirilebilecek terlik ici beyaz corapla poz verdigi kapak. Bir de 56 sayida Totti, Cassano, De Rossi, Cafu, Dacourt'un dönerek sürekli kapak yapilmasi. Yeni gelin heyecani ile 1 ve 3. sayi kapaklarinin Cafu olmasi da cabasi.
Yine de TR'deki resmi kulup dergileri, hala Avrupa'dakileri kadar iyi tipografi kullaniminin yanindan bile gecemiyor. Beter bir kazmalik TR'de fazlasiyla mevcut yani.


Resmi Sitende Düsman Topraklar Topcusu
Asagidaki capture'a dikkatli bakarsaniz, AS Roma resmi sitesindeki sag ust kosedeki Gilette banner'inda Ivan Gennaro Gattuso'nun "sizi sögüslerim" bakisini gorebilirsiniz. Roma resmi sitesinde AC Milan'li bir oyuncunun oynadigi reklam dönebiliyor. Galatasaray.org'da "Chucky"Aysegul'u görmek istemezdim sahsen. Totti ile Gattuso'nun birlikte oynadigi Vodafone Italya reklamlarini da hatirlamak gerek.,


NeubauWelt

bething ile vektor, eps, grafik uzerine laflarken adi gecen harika bir ürün: NeubauWelt
Sitesinden hakkinda bilgi alabilir, amazon.co.uk'den siparis edebilirsiniz. Aman bizim gibi kargo kerizligine gelmeyin ama...

Hayalle Gerçek Arasında, Hazin Sonlar Pek Yakında...

Hayat beklenmedik anlar ve umulmadik sonlar barindirdigi icin "the original"
Izleyiniz
http://www.4m8x.com

23


Kadim bir dost iki gun önce sey demisti: "Gereksiz manalar yüklemeyi birakmali". Insan öyle kafasina göre manalar yükler ota, boka. 23 de böyle bir obsesifligin filmi. 1 haftada 2 kötü filmi bünyem kaldiramadi. Eve dönünce kustum direkt. Sanat kusturdu beni. 23'den aklimda kalan filmin jenerigi olacak. Bildigim 23'lerse: Michael Jordan, Junichi Inamoto, David Beckham @ RM

***

PeriPetie'de bir deniz mahsulleri salatasi soledim. Salatanin icinde hadi denizi gectim, mahsülü bulamadim. Bir kiytirik kalamar halkasi, karidesten hallice böcekler.. Bu salataya 15 lira fiyat cekmek de terbiyesizlik ama heryerde deniz mahsulu salata hep en yuksek fiyattan gidiyor. Bayan İ. ile sarap seciminde kararsiz kaldik. Doluca Kav Narince'den birer kadeh alip sinemaya yuvarlandik. Et olmadiginda salata ile Narince tabi yoksa süphen mi varrrr....

Filmde bir ara She Wants Revenge duydum...

Tuesday, March 13, 2007

Alpha Dog: "Bir Atik Berberoğlu Vardı Ne Oldu Ona?"



Pazartesileri cok fena. Muhtelif isyerlerine, ajanslara, atolyelere, satafatli burolara yayilmis tum dostlar sabah 10'dan ogleden sonra 16'ya kadar calismiyor. Sahidim. Herkes kici ile dalga geciyor. Bir pazartesi sendromu icat edilmis, cikamiyoruz icinden. Lak lak united, geyik corporation, thievery corporation....


Gecen günlerde Giovanni ile eski alemleri yad ederken, hizli playboylardan Atik Berberoglu aka. "Atik abi"yi anmadan edemedik. Nerdedir ne yapiyordur derken, Atik abi dün aksam Kanyon Mars'da cikti karsimiza. Her ne kadar Gio'nun "Al bak Atik" demesiyle arkadan benzetememis olsam da o muthis keliyle profili bulusunca bingo.. Yillarin eskitemedigi "Atik Baba", yine ortanin ustu kalibrasyonda bir abla ile arzi endam etmis halk icine. En son hatirladigim hamlesi, baskinda yatagin bir ucundan oteki kosesine tek hamlede ucusuydu. Saygim sonsuzdur, vur kac yara alma teorisyenligi adina..



Tum bunlar olurken az otede Gokhan Sukur ve Okan Buruk zevceleri ile kahvelerini yudumluyorlardi. Lupisyan, Alex'i de gormus. Ben goremedim. Görsem "at bakim topu Trofolo'nun killi gogsune" derdim ama yeni jiletledim tum vucudu, kildan eser yok. Lupisyan o kadar "Okan Okan" dedi ki, bizim bücür geldi filmde Strofor'un yanina oturdu. Birkac film once de Emre Belozoglu yan komsuydu..

Alpha Dog, beklemedigim kadar iyi cikti. Film bariz makas yemis TR salonlari icin ama oynatildigi hali ile bile seyre deger bir film cikarmislar. Filmin benim icin en onemli yani kuzenim Justin Timberlake'in rol almasi. Kuzenin muziginden zerre hazzetmem, alakam yoktur ama oyunculugu iyi kivirimis sefil. Basarilarinin devamini diliyorum ona buradan...

Filmin en ilgi cekici oyunculugu da Ben Foster'in canlandirdigi "Jack Mazursky" karakteri. Kendisini kolaylikla Edwad Norton ile replace edebiliriz.

Film guzel, pazartesi günü uzundu, Nazan Soray fuayede takilip düsüyordu, düsse 2 adim otemdeki vakaya egilir de "hanfendi iyi misiniz" dermiydim onu dusundum. Bu sohretleri nerden geldigi bilinmezleri bir ara kurcalicam. Bir aksamda 2 "haybeden sohret"i gormek hayra alamet degil, Kanyon garajinda motor icin ticket almak da is degil...

(*): Espresso alirken Sanem Altan'i gordum. Karni burnuna dayanmis, hamile. Bickin gazeteci Ibrahim Seten de yanindaydi esinin. Bu ünlülerin "bana bakiyorlar mi" histerisini takip etmeyi seviyorum. Cok tarifsiz sahneler olusuyor.

Alpha Dog Trailer:


Monday, March 12, 2007

Atletico Madrid

Adamlar yapmislar, siz de seyredin sadece:
2005/medias_-_entertainment/atletico_madrid/


Sunday, March 11, 2007

El Clasico Sonrasi: "Bu Futbol Bizi Aşar"


Devre arasinda Galatasaray Dergisi Genel Yayin Yönetmeni M.Senol aradi: "Abicim bu da futbol simdi yarin da mac var, o da futbol. Yarin ki maci nasil izleyecegiz" dedi. Ben simdi her sartta Galatasaray'a bok sürdürmeyen olarak sevgili MS'ye "Abi belli olmaz" dedim :). Ama bu aksam Camp Nou'daki mac ve oynanan derbi gercekten damaklarda apayri bir zevk birakti. Damaklarda neden birakiyor bilemiyorum, dimaglarda demeliydim sanirim. Ve sen Real Madrid gercekten adam olmazsin. 3 kere one gectigin bir maci 1 puanla kapamak gercekten saskinlik verici. Yine de muthis bir 90 dakika izlettiren iki takima tesekkur etmek lazim. Sadece Ronalinho'dan keyif almiyorum. Sac bantlarindan, kadin kivirtisindaki o salvolarina kadar hepsi antipatik ve televizyon kirdirtacak kadar sinir edici geliyor. Capello sen de uza oralardan da Şuster mi Michel mi ne gelsin..

Saturday, March 10, 2007

El Clasico Öncesi Az Pişmiş

az pişmiş antrikotAksam 23:00'de El Classico var: Barcelona - Real Madrid. Kalbimiz tabi ki Real Madrid'den yana. Ruud'dan gol ya da goller bekliyorum. Mactan sonra "puan ve puanlar aldik" diye de demec versin. Mactan once 8 sularında Makro'dan et ve sarap aldim. Kuzu ile de dolasayim biraz dedim. Verdigi kontrafileyi begenmedim kasapcinin. Antrikot az pismis kivamda gayet guzeldi ama. Sarapsa Doluca'nin 2005 rekolte bir sek kirmizisi. Mac da boyle gecer umarim.... (Maydanoz vazgecemiyecegim bir yesillik türü...)

***

* Yaziyi yazmis Draft'tan cekmemisiz.. Publish edelim lakin mac 13. dakikada 1-2 oldu. Ruud bekledigin gollerini atti. Mac costukca cosuyor..
** "Lost" sezon-1 aldim sonunda, ayvayi yedim...

The Good Shepherd

Bu filmin adını, filmin çok da vurucu olmayan -ki film daraltmak namına bütünüyle vurucuydu- bir sahnesindeki "kirli sırlar" lafından hareketle "Kirli Sırlar" diye çeviren Türkiye dağıtıcısı ve bu dağıtıcıların bu işlerden sorumlu hanfendi/beyfendisine birşey ısmarlayıp, acil gelen telefonla mekandan kaçıp onu adisyonla başbaşa bırakmak istiyorum.

Robert De Niro adından başka filme girmek konusunda yönlendirmede bulunan bir etken olmadı ama filmden sonra "De Niro boyun devrilsin" dedim mi dedim.. Filmin ilk yarısı dolmadan birçok kisi salonu terketti. Angelina Jolie için geldiği sugötürmüz bir gerçek olan bu kalabalığın yine de çıkma cesaretini alkışlıyorum. Ben uzakdoğu sinemasının İzo'sundan bile çıkmayı becerememiş biri olarak bu tip durumlarda işkenceyi son raddesine kadar çekmeden edemiyorum. Hayatimda izledigim en kötü 10 film arasındaki yerini çoktan aldı.

Filme bilet alırken arkamda bekleyen ama arkam yerine yanımda durmayı yeğleyen, omzuma başını koyacakmış gibi yaklaşan sayın bayan arkadaşın bilet kesen arkadaşa "Hangi filmi tavsiye edersiniz" sorusu ve sonrasındaki muhabbet iyiydi. Ne güzel böyle kararsızlıklar, ne yapacağını bilememek. Skandal'a mı gitsek, Kirli Sırlar'a mı derken.. Biletçi çocuk "Angelina Jolie'nin filmi şuan çok seyirci topluyor ama ben izledim, nesini beğeniyorlar anlamadım. Çok kötü film. Hiç umduğum gibi çıkmadı".. Beni işaret ederek ve sırıtarak "Tabi beyfendi de aldı filme bilet şuan ama..." dedi.. Ben de mikrofon uzatılan vatandaş edasında, gayri ihtiyarı birşey demem lazımmış gibi "Tercihler.." dedim. Tercihime edeyim. Neyin tercihi, biz de sinemaya neye giderize karar vermeden gelmiştik. 145 dakika tercih oldu işte. Ablalar aka. kararsız, ağza düşeyazan kızlar Skandal'a gittiler galiba. İyi miydi acaba film ve tabi Angelina'dan gorup ogrenmeli bazilari kalcalari saran yengec bacaklari...

Friday, March 9, 2007

CISplatin

Bir yil sonra gececek, gecer denen ugultu artik canimi sikmaya basladi ya da coktan basladi ya da bu ugultuyu duymak tamamen muzigi durdurmakla alakali. Sirf bunun icin bir mp3 player aldim. Tum bosluklari sarkilarla doldurmak icin. Kulaklik ugultuya karsi bir uzvum gibi. Ve hayat az oncekinden daha degisik bir ani hep kucaginda tasiyor. Kabul etmeli ve devam etmeliyiz. Ne kadar positive oyle degil mi?


Cisplatin (pronounced sis-pla-tin) is a chemotherapy drug that is given as a treatment for some types of cancer. It is most commonly used to treat testicular, bladder, lung, gullet (oesophagus), stomach and ovarian cancers. This information describes cisplatin, how it is given and some of its possible side effects. It should ideally be read with our general information about chemotherapy and about your type of cancer, which give further information and advice.

Biz Ki Ustasıyız Sevmenin...

Birakalim bu agdali laflari da, hüzne ve hazan mevsimine olan bu düskünlük, bu raki sisesinde balikcilik, bu "ahhh" cekmelerden niye keyif aliriz bunu bir dusunelim. Insanoglu severek ve sevilerek mutlu oldugu gibi, üzülerek de kendini iyi hissediyor galiba.

"Arada salmak, birakmak lazim be abi"

***

Nazım'ın bir lafi vardi: "Beni isteyenleri ben istemedim, benim istediklerim de beni istemedi"



Sabah 06'da photo decoupe ederken...

Thursday, March 8, 2007

Anani Da Al Git YOUTUBE!

Yasakci ve sansürcü kafalarin yasadigi, capsiz insanlarin kol gezdigi bir ulkede bulunmak, bu dallamalarla ayni havayi solumak... Fittiriyorum kardesim, deliriyorum...

Hayir kendimizi ne zannediyoruz ki biz bize ait olmayan, bizim zerre katkimiz olmayan bir vahanin bir kismini kapatmak, yasaklamak, erisimsizliklere kavusturmak hasbihalina bürünüyoruz. Tavsan daga küsmüs, dagin haberi olmamis..

***
Madritista elendi, zaten canim sikkin. Yakarim bütün bloglari mloglari...

Wednesday, March 7, 2007

03'te Kalkanı Menemen Paklar

Gece 23 sularında bayilmak sureti ile Barca'nin elenisi ve Valencia-Inter meydan muharebesini kaciris. 03 gibi patates gibi uyanmak ve ivedilikle menemen hazirlamaya dogru mutfaga yol alis. Ictimaya kalktik sanki. Ona da kalkicaz o da ayri.

***

Bu arada blogsuzlar bloglanmaya basladilar teker teker, trendini set ettigimin dunyasi. Iste yeni, genc, atraktif cocuklar:
New Kid On The Blog,
Yodel
Arada, Aceto yemiyor icmiyor gece 02'lerde falan blogunu guncelliyor. Fena kaptirmis durumda, soyluyorum enerji fazlasi var...

Sunday, March 4, 2007

"Haydi Tomas Haydi Tomas Haydi...."

Lepiska Amsterdam'dan "inanip" gelmis, bir aksam once Otto'da 1-4 diye diye maca bizi konsantre etmeye calismisti ama bugun ogleden sonra M.Köy'deki "7-8 kişinin" öle inandigi falan mevzu bahis bile degildi. 50 liradan cozulen karaborsalarla yükünü alan tribüne son dakikada giris, kic kica 1600 kisi arasinda bazen " ne ariyorum ben burada " lara gark olus.. Stada, dibindeki Ritz Carlton garajina arabalari koymak genisligi ile gitmek bile aslinda maca gidis ruhuna bir o kadar uzakti. Nisantasi'ndan gecerken Zeynep Büyükbayrak'in "Pag"ini gördüm kafam orda kaldi. Birkac unique tshirt, Novum dergisi falan vardi.



Emre Asik golu atana kadar maci alabilecegimize dair bir umut yesermemisti pek icimizde ama, Emre golü cakip tribune gelip, bir de formasini gösterince, icim, icimiz bir garip oldu. Ama cok gecikmeden Mr Belcikali pimi cekilmis bomba misali, "Shakthar'a niye gitti neden geldi, geldi de bize neden geldi" dedirten Tolga'yi oyuna alip da, sonraki dakikalarda Tomas'i forvete cekince, saniriz Gerets; hafta icindeki sozlesme manevrasina, "benle oynayana alin size oyun" der gibi bir tavir takindi. "Gerets bizimle dalga geciyor"



Maci kaybetmek birsey degil de, 1,5 saat o maglubiyet uzerine beklemek insani daraltiyor. 10 45 gibi cikip evlere yönelince, Bay Strofor ile maglubiyetin o agir psikolojisinden siyrilmak icin evde ust bas degisip, kanyon-midpoint'e arkasindan suskind'in romani "koku"dan uyarlama "parfume"e uzandik. 2 saat 45 dakika bu film icin cok uzundu ama roman gibi film isteyenlere kosup gitmesi önerilir tabi ki. Yoksa ne diye lafini ediyorum. Saat sabahin 05'i, Sevilla'nin 10 kisi ile Barca'yi devirdigi macin tekrarini yakalamisken NTV'de, carsafi yeni degismis yataga uzanip, ayaklari yataga sürtmeli, denizde cirpiyormus gibi, cok zevkli birsey bu...



Midpoint'in bir buklesi sikinti veren
hampo musteri yiginini gormezden gelirsek,
yedigim beef salad'i ve storoforcugumun
sulandigim falancasoslu beefini begendim.
Sogan kroket ve cin sepeti'yse
sadece pis bogazliktan.. Olmasa da olur.
2 kisi=80ytl


ps: thanks for xuxu, lepiskacim, ozlemisim tadini...

Thursday, March 1, 2007

"perennial quest"



chuck schuldiner, "perennial quest"de şöyle demiş

"from rivers of sorrow
to oceans deep with hope
i have travelled them
now, there is no turning back
the limit, the sky
i ask my questions why? what today?
when tomorrow?"


Ne güzel demiş öyle değil mi.. Huzur içinde uyusun bu güzel insan.