Sunday, April 29, 2007

Kalkisma

Kalkismalar ülkesi Türkiye'de son günlerin rovacta sözü: "Kalkisma". Dillerden dusecege benzemiyor pek. O halde hepimiz teker teker trende uyup birseylere kalkisalim. Kalkisin!

Wednesday, April 18, 2007

Bir Zamanlar Bir Belgrad Vardı


Pazarlari, Belgrad ormani. Gecen pazar, valide, abla ve kuzen 4'lusu dogaclama toplanip ormanin yolunu tutuyoruz. Sezonu acmak uzere. Her yil yaptigimizdan mi, hayir. Bu seneye sezon diyip her pazar konsantre olalim diye. Ad koymadan birsey yapamaz Türkler genelde. Herseyin bir adi olsun. Sekli semali belli olsun.

Pazar ormanini molla güraniler, secdeye yatanlar, pestemal sanayi ve basortusu limited sarmis. Bir yandan mangal kokulari, kuyruk yaglari, ama esiyor püfür püfür hava. Göletin cevresindeki rotayi pek etrafa kulak asmadan dolasirsaniz ne ala. Kulaga muzigi atip yürüyiyeyim dedim, bizimkilerden de koptum, tempo yapicam diye. 2 yila yakindir kosmuyorum bir ara yuklenmeyi denedim, olacak gibi degil; daha var. Bir duzlukten gecerken James geldi aklima. Sans o ki server'a sallamisiz, cok afedersiniz ormanin ortasinda ipaq6915'den baglanip sarkiyi aliyorum Belgrad'da, Born of Frustration diyor James, ben veriyorum surati ayak bileklerine... Ayak bilekleri demisken, incesi makbuldur degil mi Coco?

***

Bizim sportif faaliyet bu kadar. Orman cikisi acikhava mangalcilarina abayi yakip, cokuyoruz bir havuzlusulu mekanin yanina. Halkim yayilmis, etlere rakilara vermis. Koku zaten gecerken esir aliyor adami. Ver diyoruz bize ordan ondan, bundan, sundan. Ohh be acik havada iyi geliyor.. Hazir "cirt cirt Yuco"yla kucaklasmisken basliyoruz, kt günleri, O, ben ve eskileri laflamaya.. Bitmiyor mavrasi...

Tuesday, April 17, 2007

Bardak Alan Adamlar: BAADAM MENHOFF!

Iki adam orta ölcek alisveris merkezindeki bir dükkana girdiler. Gelenek yerlestirmis, türlü eve girmis bu dukkanin raflarinda istedikleri bardagi aradilar. Aradilar, aradilar, muteber bir ürün alip ciktilar. Bir tanesi otekisine dönerek söyle dedi: "Bu sehirde, birak bu sehri bu ulkede kac tane adam var isyerinde kullanacagi cay/kahve bardagini sirketin verdiklerine itibar etmeyip gidip zuccaciyeciden alan, secen, bu konuda bir tercihi olan..." Sonra kafasini ukalaca saga cevirdi, disardaki sefil insanliga bakti. Tercihleri olmayan, seckisiz, zavalli süprüntü insanlara... Secim sanslari olmadigina inanan, kendi secimlerinin pesinden kosmayan zavallilara. Secmek yaratmaktir!

***

"De Layarraque Life" kitabindan alintiyla...

Friday, April 13, 2007

Nokta.

Nokta eve peder varken girerdi, peder yokken dergi kicini toplayinca tekrar girmeye basladi. Bugun de Nokta'nin ofisine girmisler. "Hatrinizisormayageldik" sesleri ile. O sesler inletiyor tribünleri. Simdi az öncesinden daha güvende, sonraki dakikalara süphesiz süpheyle bakar haldeyiz.. Bunu bu insanlara reva gorenlerinin topunun köküne kibrit suyu, NOKTA!

Tucker'a birsey olmayaydi bari...


***
» Nokta Dergisi'ne destek yagdi...

James..James...James

Ben severim James'i. Mencistir diyarindan has cocuklar. Unutamadigim sarkilari var. Bugunlerde tam da diskografilerinin pesine dusmusken Radar Live 2007'e geleceklerini isittim. Hoyda bre... Bir Born Of Frustration soylesinler kafidir benim icin. Yoksa Kustepe Center olan Solar Beach'de isimiz olmaz...
Elit Pezevenk Konvansiyonu
***

Radar Live 2007 Kadrosu:
MARILYN MANSON, JAMES, THE RAPTURE, DUMAN, JULIETTE AND THE LICKS, COCOROSIE, BEIRUT, NOUVELLE VAGUE, CSS, PETER BJORN AND JOHN, THE RAKES, THE HORRORS, PLAN B, JAMIE LIDELL, BOOKA SHADE "LIVE", EASY STAR ALL STARS, ELLEN ALLIEN AND APPARAT "LIVE", PIANO MAGIC, OSUNLADE YORUBA SOUL ORCHESTRA, NORMAN JAY, JOAN AS POLICE WOMAN, RADIOSLAVE, SCSI 9, BABA ZULA, REPLİKAS, NEKROPSİ, FUAT, RASHIT, GEVENDE, SAKIN, NEON, FUNGU, SUPERCHARGER, TATUFLY, CLIQUE, POPCORN, SELIN DAMAR, GRANGULEZ, TNK
Boldlari bayinizden israrla isteyiniz... Gerisini salla çöpe... Gerci Marilyn abi ile bir gogus kafesi tokusturabilirim, dusunmem lazim...

* MTV'de lansmani yapilan bir festivalin www. radarlive.com'da yayinda olmayan websitesi de 2 yilda para pesine dusen Radar hadisesinin isiklarini yakiyor karanlik plajlara dogru, ru, ru, ru...
* Su festivale The Gossip getirilmez miydi yani simdi...


wooooowooooowoooowooo
wooooowooooowoooowooo
all this frustration
i can't meet all my desires
strange conversation
self copntrol has just expired
all an illusion
only in my head you don't exist
who re you foolin'
don't need a shrink or an exorcist
lalalala
lalalala
lalalala

Thursday, April 12, 2007

Pasta Cila 25

1 saat kadar önce.. Eski Godet'nin sokagi. Karsidan gelen direksiyonda kaybolmus biyikli bir "tag-sici". Durma, yol verme istemi. Kuzuyu saga dogru yatirma, Valentino Rossi hesabi. Tag-sici gecerim kaypakliginda sen kapiyi mars ayagina cartttt diye sürt. Kapi acilir, tag-sici iner, gözler kapi ic gözündeki levyevari aksamda. Isim acil, vaktim dar: "Oluru ne bunun", Pasta cila, 25.. Bu kadar fazla bahsedersek pastadan böyle gelir kitlenir iste. The Secret'ta denilenler dogru mu ne yoksa: "Neyin uzerine odaklanir, dusunurseniz, mutlaka o olur, sizi bulur, kilavuzu karga olmasa da bazilarinin burnu boktan kurtulmaz, maz, maz, maz..."

Never The Same

Bazi seyler asla eskisi gibi olmaz, aynisi olmaz, bazi seyler asla "olmaz"


La French Candan'in da "Olmaz"i vardir, iyidir...

Wednesday, April 11, 2007

Batan Project - 2

Kültür Merkezi'nin kültüre ne zaman kucak acacagi merakla beklenen Akatlar MKM'nin girisinde acilmis, suan yerine Burger King'in konuslandigi bir cafe-bistro idi Look. Yani eger hafizam beni yaniltmiyorsa adi Look idi. Batmaya namzetti cünkü icinde sadece ChampionSA olan bir komplekse gelen kitle icin gereksiz bir mekandi. Ha biz alisveris oncesi mademoiselle ile oturup, dark Efes'i bir kosu ChampionSA'dan alinan bu bistroda iki cene calip anilara islemedik mi bir sekans, isledik tabi. Batmasi icin bu bira tedarik yöntemi bile kafi bir görüntüydü. Duvarlarindaki Vogue sayfalarindan kirpilmis dekoru da anlayamamistim. Illa bir manasi vardi. Sehrin garip cizgilerle ayrildigi; lüks gettolarla varos gettolari arasinda sikismis diger bütün saskin mekanlar gibi, sessiz sedasiz kaybolup gitti. Yerine en azindan eve uc adimda bir "vuaaapir" aniti dikilmis. Ihtiyac halinde cami kirariz falan ve filan...

Tuesday, April 10, 2007

Sen De Gel Oyna Susam Sokagi'na...

Is cikisi "Susam'dayiz" cagrisina kapilip entelijansimin semtine dogru akayazdim. Giovanni ile Lupita penne arabiatalari mideye indirmis, espressoyla cilayi cekmisler. Soguk getirilmeyen dandik birayla, sicak konulmasi lazim olan ama haslanmis et kivamina gelmis bonfilesi ile bir bonfil-salati lupletip kendime geldim. Can bogazdan gelirken, Cagla Kubat da tuvaletten geliyordu. Göz göze geldik. "Trofolo'cum seni buralarda görmek gercekten heyecan verici" gibi gayet gereksiz bir cümle sarfetti. "Canim yeni bir windsurf aldim, bu yaz Alacati'da seni yanliz birakmayacagim suda" gibi gayet gereksiz Alacatimarketingcisi Hasmet kivaminda bir kontracevapla selamladim bu alemlere rab olarak gonderilen kadini.

Masasi 5N1K masasi ama benim dikkatimi ceken tahminen besnebirkack nin emekcisi gorunumundeki sessiz, efendi, kendi halindeki kardesin sarap kadehi ile 1,5 saatlik raksi oldu. Vay be dedim masumiyet ölmemis. Ister misin masa altindan Cagla ayaklarini uzatip bu arkadasin ayaklarini oksuyor olsunn. "Ister misin ha pezevenk sana söylüyorum"

Püüüü allah kahretmesin, memlekette terbiye, ar, namus kalmamis!

Söyle Lesli Round söyle, her kimsen söyle. Neredeyse 10 yildir böyle güzel vokal dinlemedim. Bir kadeh vodka alim ben ya...

Monday, April 9, 2007

Batan Project - 1

Gonlumdeki bu beyaz sayfayi batan projelere ayirdim. Rastladikca teker teker irdelicez. Etiler - Levent yolu uzerinde; Marmaris Bufe'yi gecince solda kalan Noter sirasindaki Zeytin ve Zeytin Urunleri dükkani nallari dikmis. Önünde park sorunu olan ve henuz zeytinyaginin mana ve ehemmiyetini cozememis kodaman Etilerli havzasinda batmasi muhtemel bir dukkandi. Batmis. Bebek'te de bir zeytinyagi dukkani vardi ne oldu ona?





Saturday, April 7, 2007

color of the night

Gece "Lesli Round - Calling Back" fonda calana degin; guzel cumartesi, sicak cumartesi, kalabalik Bebek, taş bebek, kolda Zara paketli düs kizlari, bilinc poset, torba hayat, youfka kaput, vur Kirecburnu, ye meze, ye börülce, kalamar salata, limonlu karides, acili ezme, ezme dur yolda kimseyi ezme, bir duble raki, dönüs yolunda "kuzu" sanki bir sarki, iste kuzu kuzu geldim diledigince kapandim dizlerine, bebek-dünya dergiler, fiyatlari kol gibiler, aksamüstü trafik herkeste haller oldukca terrific....

Engin Hoşgörü

Isim olsa makara malzemesi olmasi kacinilmaz olurdu. Kimbilir belki de bu isimde birileri vardir. Nufus memuru degilim. Muhtarlari da sevmem. Ekseri kaypak ve kendilerini begenmis olurlar. Ikametgah ve nufus sureti kesmekten baska bir ise yaramayanlari oldugu gibi, "ben bu mahallenin herseyiyim ben olmazsam bu mahallede hayat durur" gibi devasa hezeyanlara kapilanlari vardir. Bir de kendileri "Ben ne bileyim kardesim, mahallenin muhtari miyim" lafindaki kisidir. O acidan da ünlüdür. Ben cok sik kullanirim. Surekli birsey sorarlar bana mekan, yer, kisiler hakkinda. "Mahallenin muhtari miyim" der cikarim. Cok zevklidir söylemesi.

Ha Engin Hosgörü mahallemizde oturmuyor. Oturamiyor. Bazen yani. Hosgoru ile kabalik ve insanliktan cikmak arasindaki dengeyi cogu kez tutturamiyoruz. Yalakalik ve yalaklik kiyisinda dolasan bir hosgoru ile "bulunmus olmak icin bulunulmus" bir hosgoru ruzgari altinda yasiyoruz. Bir kadini bir baskasina birakmak, gidisine ses etmemek; kaybedilen rakibin elini sikmak, isyerinden kovan patrona "ben olsam ben de beni kovardim" demek; kuyruklara kaynak yapanlara hayatimin süresinden calisiyorsunuz dememek (diyememek); aylik yillik odenti, kesinti, harc, masraf adi altinda tirtiklanan banka hesaplarimiza karsi "olur boyle ufak seyler" demek, bizi yonetenlere yada yonettigini sananlara karsi bir tokad gecirmeyi denememek engin hosgörü müdür?

My name is Engin Hosgörü, voulez-vous coucher avec moi?

***

* Bugun cumartesi, hava guesli; Kuzu ile turlayip, para harcamak icin iyi bir gün. Rahatlamak icap ediyor...
* Gazeteler, dergiler, sahil, koyu cay diyorum.
* Aksam IstanbulSS'in party'si var. Sirf cooking hadisesini merak ediyorum. Karin doyurucu olur mu acaba..

Friday, April 6, 2007

"Soğan Kokuyorlardı..."

Otobus sogan kokmaya basladi. Buna neden olanin duraktan binen hangi yolcu oldugunu kesif icin herkesi kokladim. Teker teker.. Süskindvari olmasa da hedef kisiyi buldum. Sans o ki -ki bu sans hep boyledir- bana dogru gelip bir de yanima dikildi. Burnumu acik camdan disari uzatmaya calistim. Bu duzgun sakal trasli, orta karar vatandas giyimli abi'nin kesif sogan kokusunun sabah'in 10:30'unda uzerinde ne is var bilemiyorum, bilmek de istemiyorum. Etli yemekte, salata guzel gider de insan üstünde gitmiyor. Bunca insanin Gucci'lere, Gio'lara, Boss'lara döktügü paralarin bir mantigi olmali. Aylik kazancin bir parcasini temizlik, dezenfekte ve saglikliliga harcamayan halka saygi duymayarak, itinayla selamla...

Wednesday, April 4, 2007

"Biz Nasil Zengin Olacagiz Abi"

Muhim olan gönlünün zengin olmasi diye girer biri genelde böyle dedigin zaman da, kardesim gönlümüz zengin oldu da ne oldu diye cevap veririm bak ona ben de. Konu o degil, bir suredir 22'den once sirketten cikamamanin yarattigi baski ve stres altinda "Sen mi kurtaracaksin lan sirketi" ve "Sen simdi paranin .....a koymussundur" nidalari yükseliyor, kus sesleri ovalara yayiliyor... derken hakkaten napiyoruz boyle millet Cempions Lig'e yazilmistir simdi ekran karsisinda biz burda toplasan 180 dakikalik isi 980 dakikada yapma zevzekligindeyiz. Taburre koyim, koyim de üstüne oturayim.

Zengin olmak ne icin gerekli... Pek yakinda deginecegim bu konuya.

Son güldügüm foto
akabinde sunda
ten points for Sena

Storofor Rezidans!

Nihayet o mutlu gunde Storofor'un yeni dekore ettigi yuvasindaydik. Pazartesi aksam gayet emprovize sekilde yapilan cagrilara Giovanni ile uyup Storofor Rezidans'in gayri-resmi acilisini gerceklestirdik. Duvarlarda flat-tv'ler, mobilyalar Ikea, henuz american-bar yolda, sütunlar, sütunlar, sütunlar. Enerjik aksamlara vesile olsa bari :)

Monday, April 2, 2007

Siz Ne Giyiyorsunuz Kuçular?

Elin oglu yememis icmemis sokak modasi namina yakalamis tipleri fotograflamis, sonra da yorumlamis. Denilen o ki bircok kisi bloglardan artik sokak modasini takip etmekte ve uygulamaktaymis. Bunun bir de Istanbul sokaklisi var: http://www.istanbulstreetstyle.com/

Öte yandan: Tokyo Street Style

5 Liraya Su

evden apar topar cikma, 21'de kapanacak bankalari akmerkez'de koseye sikistirma ama o apar toparin bir faturasi olur illakiden kelli ciseleyen yagmurla buz pisti olan merdivenlerden asagi kic ustu ucmak sureti ile tam kuyruk sokumu uzerini freddy'nin parmaklari ile cizilmiscesine yardirma, elde avucta ne varsa yere ucmasi, o esnada kapidan cikan 4-5 bayanin elimden avucumdan ucanlari toparlayip bana vermek ve beni kaldirmak istemeleri, "yok birsey iyiyim" tiriskasini az once sürülen ben-gay'dan anlama...

kaput beli alip tribün ve futbolun agir abilerinin cagrisi uzerine 21 gibi nisantasi-kosebasi'na oturma, sef garsonun israrli bakislarinin arkasina sagdan gelen bir konusma talebi ve konusma ve 15 yil geriye gitme, sef garsonun liseden arkadas cikmasi "hey hayat nerden nereye" ic gecirisi, agir abilerle uc bes lafin belini kirma, o esnada kosebasi'ndan cok birsey anlamama, genis zamanda tekrar tavaf etme sozunu sef garson mesut'a verme, 23 gibi mekandan ayrilarak, lupita ile giovanni'nin çökeyazdigi topagaci mania'a ugrama, sonunda bu gurme dukkanini gorebilmis olma ama tam kalkayazildigi icin bu dukkandan da birsey anlayamama ama lupita'nin "sen buraya hasta olursun" demesi ile dukkana ac gozlu bakislarla bakma, arada chianti 05'den bir kadeh goturme, lezzetine hasta olma, aceto (açeto) fiyatlarini sorma, en ufagi 35'den basladigini ogrenme, mania'dan cikip manisa'ya uzanma, pes6 turnuvasina sonradan gelen kale arkasi tribunu olma, raki ve chianti arkasina smirnoff elma ile cilalama, cilalandikca aslinda tu$e olunacak gecenin sinyalini alma, lupita'nin sualti rugby takimi ile olan maceralariyla yerle yeksan olma, hasan shota'nin rakiplerini bir saga bir sola yatirisi sonrasinda cumbur cemaat "parti" adi verilen yere dogru yol alma, gidildiginde anlamak ki gelinen yerin dinamo fm francois k partisi olmasi, mekanin sürmeli otelin eski gazino olmasi ve ne kadar "acccaip" tipleme varsa hepsini bir arada bulma, ole ki bir ara sirketin patronunu da gorme, arada galiba super genislikle sirkete dair elestiriler getirme-akibetini ilerleyen gunlerde gorecegiz-, ufak capta bir istanbul-florida-miami klikine tanik olma, arada karsilasilmamak istenen insanlari da gorme ve kalabalikta itinayla kaybolma, biraya 15 jack e 30 suya 5 bayilma, bayilirken oha deme ama yapacak birsey yok'la ictikce icme, set basinda calan pacoza bak diye aksam ole kafadan gecirme ama pazar kalkinca anlamak ki adam francois kevorkian adiyla malum bir dj olmaca, bu kulturle uzaktan yakinda alakamiz olmadiginin tekrar suratimizda patlamasi, bir ara oray egin'in hafif yuksekce bir yerden ziplarken o kilo ile bacagi kirar diye endiselenme (cimbomlu cimbomlunun dert ortagidir), 04 civari artik bayilmak uzereyiz diye gio, lupit'le birlikte 76'yi cozup eve uzama.

Ekstra olarak eve donus rotasina araya Ulus-Lale almam fena sahneler katti geceye. 4 u tornadan cikisli sari ablanin, yanlarinda ne isi var bilemiyorum sorularina gark ettiren universite arastirma gorevlisi ile donanmis feci pezevenkten bir masa, masaya gelen giden hersey tekrar geri gonderilmesi, ne istedigini ve dahasi hayattan ne istegini bilemeyen bir kerane 5lisi seklide arzi endam, oradan sikilan basimi sola cevirince, komsu teyze kivaminda 2 kadinin 2 enseli pis abiyle sen sakrak kahkahalari, tam caprazda anlayamadigim bir tv cekimi, hayir arada kadraja girdim galiba, tam onumde her an cikarip makineleri masaya koyacakmis gibi duran 4 abiler abisi ve tum bunlara fazla bulasmadan cek corbayi, yaprak cigeri ve fazlalar fazlasi ayiklanmis basi ve evin yolunu tut. "Acilirim belki" diyerek en leyla yurume temposu ile. Ancak pazar 18 sularinda ayilirken tek umit ettigim cuzdanin, kartlarin ve telefonun kaybolmamasiydi, oyle de olmus netekim.