skip to main |
skip to sidebar
Sadece 40 gün önce, aklima düsen Caruso'nun, yazari Luccio Dalla'nin ölüm haberini Roma'da resepsiyondaki Bay Guerino verdi. Ilk soylediginde anlamadim, telafuzunu anlamadim. Tekrar ettirdik Kay'la birlikte. Guerino'nun yari yasli gözleriyle söyledigi sözleri İstanbul'a dönünce de hayatimin bundan sonrasinda da kolay kolay unutabilecegimi zannetmiyorum: "Luccio muhtesem bir sesti. Böyle bir insan nasil ve neden ölür ki.. İnsanlar neden ölür ki.. " dedi.
Sahi, insanlar neden ölür ki?
Hayatta her şey ya da hiçbir şey için geç ya da erken... Nasıl tespit edilebilir?
Dün, bugün ve yarın; olmuş olanlar, olanlar ve olacak olanlar.
Bunlarin mühim oldugunu kim söyleyebilir?
Neye deger atfedersin? Neyi degersiz kilarsin?
Ne önemlidir dün, bugün ne anlamsizlasir? Bir anda...
Ne istiyorsun da hayattan, sana vermedigini düsünüyorsun?
Bir otel resepsiyonunda akip giden belki de cürüdügünü sandigin ömür, senin anlamli ve şaşalı hayatından belki de daha parıltılı, daha dolu, daha içli ve daha diri..
Soracaksın, sorabilirsin: Ne önemi var?
Var, hem de çok.
0 comments:
Post a Comment