Sunday, June 15, 2008
Ready Or Not?
Ready or not, here i come, you can't hide
Gonna find you and take it slowly
Ready or not, here i come, you can't hide
Gonna find you and make you want me.
Ready or not, refugees takin' over
The Buffalo soldier, dread-lock rhasta
Friday, June 13, 2008
Wednesday, June 11, 2008
Markalar neyi pazarlar?
Neden Prada bir kıyafet 1000 dolara alıcı bulurken
aynı kalitedeki yerel bir marka yaklaşık
beşte biri fiyatına satılır?
Çünkü İçinde bulunduğumuz bilgi çağında teknoloji (ürünler) kolaylıkla taklit edilebilir hale geldiğinden markaların pazarlamakta olduğu soyut değerler giderek daha fazla önem kazanıyor. Bir ürünü kopyalayabilirsiniz fakat bir markayı asla. Çünkü markalaşmak orijinal olmakla ilgilidir. Bu nedenle tüketicinin zihninde önemli bir pozisyon edinebilmek için her markanın kendine özgü kavramlar ve belli değer sistemleri üretmesi gerekiyor. Çünkü ancak bu sayede diğer markalardan farklı bir kültür yaratılabilir.
Urban Reflections Weekend
14-15 Haziran 2008, Kanyon-Istanbul
Urban Reflections Weekend, köklerini ve esin kaynağını tamamen şehirden ve şehirdeki yaşamdan alan spor ve sanat formlarının yer alacağı etkinliklerden oluşacak ve 14-15 Haziran tarihlerinde Kanyon’da gerçekleşecektir.
“Modern Zamanların Samurayları” olarak tanımlanan “David Belle Team” , Yamakasi filminden aşina olduğumuz “Le Parkour” gösterileriyle şehir sporlarının en yeni ve en heyecanlı formunu Kanyon’da sergileyecekler.
“L'art du déplacement” (yer değiştirme sanatı) olarakta tanımlanan “Le Parkour” sporu, son on yılda Paris sokaklarında, David Belle ve arkadaşları tarafından yaratılmış olup, sporcuların sadece kendi bedenlerini kullanarak, şehirde varolan engelleri en kısa zamanda aşarak bir noktadan diğerine hareket etmelerini hedefliyor.
David Belle ekibi, “Le Parkour” gösterilerini cumartesi ve pazar günleri saat 14:00, 16:00 ve 18:00’da Kanyon’da gerçekleştirecek, katlar arasında uçacak, Kanyon’da ki engelleri, kendi bedenlerini kullanarak en kısa sürede aşacaklardır.
Esin kaynağını şehirden almış ve daha çok şehir sokaklarında rastladığımız graffiti, stencil, grafik çalısmaları da, Özlem Ölçer, Deniz Çift, Turbo (Tunç Dindaş) gibi şehrimizin genç ve yeni nesil sanatçıları tarafından Kanyon’da canlı performans olarak gerçekleştirilecektir. Ayrıca, Istanbul sokaklarındaki bu tür çalışmalardan örneklerin yeraldığı bir fotoğraf sergisi de olacaktir.
Gün boyu Ilker Aksungar ve Cem Salman'ın dj performansı eşliğinde, Kanyon’a kurulacak rampalarda skateboard ve BMX bisiklet gösterileri yapacak olan ‘720 team’ ise şehir sporlarının diger iki formunu izleyici ile buluşturacaklardır. Arzu eden gençlerin kendi kaykayları ile katılabilecekleri gösteriler günboyu devam edecektir.
Linkler:
http://kyzr.free.fr/davidbelle/
http://en.wikipedia.org/wiki/Parkour
http://www.hippro.com/
SAP
- benden kaçmaz, kıza takıldın, kovalıyorsun
- hoş kız ama sapı varmış
- oglum bu alemde sadece kerevizin sapı vardir, geçiniz rica edeceğim.
ahlaka mugayir seans, lush hotel
Tuesday, June 10, 2008
Monday, June 9, 2008
açmak illa ki kapamayı icap ettirecek-tir
alternatif baslik: korkunçnetwork
dün kilyos olmadi, neyin sezonu oldugu belli olmayan bu sezon acilisi da... olmadigi isabet bir hava ile kucaklasti istanbul. oysa pazar sabahina mel-un başlangic saat 04 sularinda verilmis, kagit üzerinde cizilen plan bay c, k ve i; aportta kedi gibi bekleyen bayan d. ve o.'ya iletilen mesajlarla pratize edilmis, sabah uyanir uyanmaz bu surprizle kucaklasmalari amaclanmisti. hepsi sevgilisi ile bulusacak kadar "dertli"ymis. en son evden cikarken arayan heykeltras efendi'nin ön ek kullanmadan harcadigi "ben özlem'le bulusacagim"i, kahvalti kadrosunu daralttikca daraltti: "özlem kim ulan?"
hangi siniftan hangi sosyal statuden hangi dertli mecradan olursa olsun hala insanlar "sevgilileri ile olan" cemberlerini ayri tutmakta ve iki farkli yasami yasamaya sartli goruyorlar kendilerini. "arkadaslar ile olan" hayat ve "sevgili ile olan" hayat. bir zamanlar sevgilisini yiyecegiz (manen elbette) diye kizlari hic gormedigmiz bir obek arkadasimiz oldugu gibi, sivilcesinin derdinden kariyer planina kadar herseyine asina oldugumuz bir baska öbek arkadaslarimiz da oldu: "kendi sevgilimden cok seni goruyorum, sikildim sanki lan"
pazarin erken saatlerinde twitter&pda ayari yapmaya calisirken göz seyrelerek facebook'daki bir harekete gidiyor: yakin bir arkadasin babasi, evlilik ruzgarindan kendini bi`sansla disari attigin ex-girdapin aktuel kayinpederi ile arkadas olmuslar: "vay babayin sarap canagi". dünya ne kadar ufak ve tefek.
kahvalti sonrasi telefona bir mesaj geliyor: "kilyos'dayiz, paintball oynadik, suanda da birseyler icmeye gidiyoruz". afiyet olsun lady darbanville, bizim yörede yagdi yagmur cakti simsek.. isabet olmus kilyos'a gidip sezon sezlong acmamak: "karsilassak ne fena olurdu lan sanki"
yagmur durup dolu yaginca, telefon caliyor, arayan bahceden: "camlari kapa, dolu yagmaya basladi". balkona cikiyorum camlari cekerken, telefon caliyor: "naber napiyorsun".. "dolu yagiyor camlari kapatiyorum", "bizim burda yagmiyor ne tuhaf"
tuhaf tabi yasadigin sehrin "gocaman" olduguna asina olmayacak kadar tuhafil, yabanil, uzaklarda-siniz. kapansa da telefon gitsek artik... bir telefonlari kapatamiyor, iki magazalardan eli bos cikamiyorum: "ayip olmasin ama sikildim lan sanki"
cok is yapacagim, cok calisacagim, üstesinden gelecegim hepsinin mazereti ile gitmedigim ankara'da oysa akil. ankara'da "bizim cocuklar" coktan vurmuslardir eglencenin beline diyorum 870'de. yok, ogreniyorum sabah sekreter'den, kimse gitmemis: "bu ne şans" diyorum.
erken kalkan erken yol alir diye bir aritmek var, social networking araclarinin bakim ve onarimini yaparken goze "hayatlarinin her anindan haberdar oldugumuz güzide arkadaslar" arenasindan bir bukle fotograf takiliyor: "paintball yaptik ve birseyler icmeye gidiyoruz"un an be an görüntüleri. fotolara bakiyorum, gecen gun bebek'te bankta otururuken rastladigim balikadam furyasi, maaile karedeler. dünya diyorum ufak ve tefektir; "onu taniyan bunu da tanidi" bakma sen aslinda sadece bir tekerlemedir...
korkunc diyorum korkunc bu network ve meraklisi, lafcisi, dedikoducusu ve uckuruna metre döşemecisi, uçkuru çukur'dan türeme bir kelime sanip icine "düşecesi" bol, bu akli ve seceresi kabarik, bitmez, doymaz, haşin kalabaliklardan siyrilmanin ve tüm bunlardan kaçabilmenin bir yolu olmali, aklima tek sarkidan sonra ortadan kaybolmus ali güven geliyor: "ardina bakma yolcu, arama beni gittiginden yerden"
***
harici kutup ayilari:
* zamaninda cok seks yaptim,
* how to be idle : an interview with tom hodgkinson
Subscribe to:
Posts (Atom)