Friday, May 3, 2013

Aslan abi

Bazı insanları, ötekilerinden daha çok severiz. 


Dergah'ı keşfetmem ve ayağımın alışması ile beraber, dönüp baktığımda en çok konuştuğum kişinin Aslan abi olduğuna karar vermiştim. Siyaset, spor, yemek, balık, İstanbul konuşabiliyorduk.. ama işin fena tarafı fanatik bir Fenerbahçeliydi. Şu kendi doğruları olan ve onlardan hiç şaşmayan. Şike mevzularının ayyuka çıktığı dönem haberler Dergah'a başka türlü düşmüştü. O yaz Aslan abi'nin hiddetli savunuları ve müthiş mücadelesi ile geçti. Dergah'in Pir'i Celal Abi'ye -ki da o fanatik bir semtten Beşiktaşlıdır- ile olan kavgaları. Doyamazdın. Evvelsi gün epeydir uğramıyordum (1 ay olmuştur) dergaha indim. Lafladik, çay sohbet derken. Celal Abi'ye "Aslan abiyi göremiyorum" dedim. Celal Abi döndü:
"Oğlum, Aslan öldü. 40 gün oldu, ohoo haberin yok mu" dedi.
"Nasıl ya daha geçen gün burada konuştuk" dedim.

Geçen gün dediğim işte 40 günün öncesi, onu son gördüğüm, hatta Celal Abi'nin dediğine göre, onu herkesin son gördüğü gün, benim de gördüğüm o gün. Akşam tekneye dönüyor, kalbi tutuyor ve kalp krizindan vefat ediyor.

Ne diyeceğimi bilemedim. Kabullenmek zor oldu. Anlamak da. Müthiş bir hayat hikayesi vardı. Çok kısa zamanda (2 yaz sezonu) çok şey anlatmıştı bana. Fırtınalı geçen ve büyük paralar kazandığı deri sektörü, 70'lerin politik ortamlarında maruz kaldıkları, başından geçenler, yeraltı dünyasından anekdotlar. Dergahta bir bankın üzerinde bana anlattıklarına hiçbir zaman doyamadım. Aslan abinin bir gün ölebileceğini düşünmedim çünkü. Sağlıklı, çakı gibi, her gün Arnavutköy - Emirgan arası gidip gelen bir emekli hayat profiliydi... Parayı batırmış, işler bozulmuş, ama çocukları iyi yerlerde okutmanın ve sepetlemnin huzuru ile kendisini sahil hattında balıkçı teknelerine atmıştı. Bana anlattıklarının ötesinde hiçbir zaman ona fazlasını soramadım. Garipti, tuhaftı, cesaretine hayran kaldığım ve zaman zaman da imrendiğim bir terkedişti onunkisi. Ama kendisiyle barışıktı. Hep güler yüzlüydü. Nezaket sahibi olduğunu, farklı olduğunu hep belli ederdi. Sahilden geçip giden çoğu insan için köhne bir teknede yatıp kalkan bir balıkçıydı belki de. Öyle görülmekten de imtina etmezdi. Saç, sakal karışmış, belki bazen pejmürdelik içinde..

Celal abi, "Aslan öldü" diyince, Mehmet abi girdi lafa:
- Cenazesine 600 kişi geldi. Aslan müthiş adammış, o anlattığı her şey de gerçekmiş. Gerçekten çocuklarını Boğaziçi'nde, Amerika'da okutmuş.. dedi.

Tuhaftı bu sözler. Benden daha eski ve daha çok tanıyorlar, birlikte daha çok vakit geçiriyorlardı. Anlatıklarına cami avlusunda inanmış olmaları acıydı. Mehmet abi'ye döndüm "Abi anlattıklarından hiçbir zaman şühe etmemiştim ki" dedim.
***

Hayat böyle Aslan abi. Tam da bana anlattıklarındaki gibi. Öyle bir yer işte burası, öyle bir havası var. Sevdiğimiz, bildiğimiz, hazzettiğimiz ama hep birilerini inandırmak zorunda kaldığımız bir hayat, bir akış..
Yarı finali ve çok sevdiğin Fenerbahçe'ni ve dün geceyi görmedin. Belki iyi ki de görmedin. Biliyorum, kahrolurdun. 
Bana bir sabah 05'te Tarabya'da verdiğin iki fırdöndün var. Hakkını helal et.

3 Mayıs 2013, Dergahta.

Saturday, April 27, 2013

Sahipli ama kullanışsız

Kullanışlı kılmadıktan sonra sahip olunan mekanların bir kıymeti yoktur.




Beverly Hill House






Varenna // Poliform

 

Friday, April 19, 2013

The Quality Mending Co. (NYC)

The Quality Mending Co. is a men's clothing company located in NYC, specializing in vintage 1950's and 1960's work wear and classic original clothing made in New York. The employee featured in the video is David Kirby.

The Quality Mending Co. (NYC) from Co.MISSION on Vimeo.

"Only Love Can Break Your Heart" - Saint Etienne

Lö Kafa

Kafama hükmedemiyorum.


Wednesday, April 10, 2013

Bu hikaye bu akşam bitecek büyük ihtimalle






bu hikaye bu akşam
bitecek büyük ihtimalle
ama iyi bir insansın sevgilim
sende kendi özünde

bu olmak zorunda artık
inkar etmek anlamsız
ikimizde yaşayacağız
öyle yada böyle

bu olmak zorunda artık
inkar etmek anlamsız
ikimizde yaşayacağız
öyle yada böyle

madem umuttan bu denli yoksunsun
her şey şimdi şu an burada son bulsun
duymak istediğin her şeyi duydun artık
vicdanın rahat daha ne bekliyorsun

hiçbir nokta düşüncemiz yokmuş geleceğimiz hakkında
hiçbir yere varamayız böyle sabaha kadar konuşsak da
kimseyi suçlayamayız ikimiz de hatalıyız
söyleyebileceğim tek şey sabah git çıkma bu yağmurda

madem umuttan bu denli yoksunsun
her şey şimdi şu an burada son bulsun
duymak istediğin her şeyi duydun artık
vicdanın rahat daha ne bekliyorsun

Monday, March 11, 2013

Hafifliğe

Gereksiz samimiyetlikler, ağdalı diller, üç adım sonrasının hasadına zamanlanmış ağızlar, nasıl olur böylesi şaşkınlığında yolda yaya bırakacak ucuzluklar, koleksiyoner gibi insan biriktirmeler, insanın kendisinin bile içinde olduğuna ertesi gün "bu ne" diyeceği dialoglar, sahteliği ödüle koşar sertlik, hayatla hesabı hiç kesilmemiş uzun akşam yemeği faturalaşması, kırık plak gibi sürekli tekrarlanan tafralar, her yeni gün başka gün yeniden başlayalım umut sarrafçılığına... Bir uçak gibi insanlar, ama pek de öyle söyledikleri gibi yolculuk etmiyorlar sanki, yolcudan ziyade kargo uçağı gibiler.

Oysa herşeyin yoluna girmesi için fazlalıklardan kurtulmak gerekiyor. Atın, silin, bırakın, yok edin ya da vazgeçin. Hafifleyin.

Tuesday, February 19, 2013