skip to main |
skip to sidebar
Celal Abi "Balik bitti" dedi. 15 gün güzel balik cikti bogazda. Bir cumartesi hele öyle bir saat yasandi ki herkes aklini kacirdi. Sonra bir daha öyle cikmadi. "Agustos 15'e kadar sadece mavraya geliriz" dedi, "Sen de gel, takiliriz. Denize giriyoruz, ekip geliyor, muhabbet girla. Arada raki-balik yapiyoruz". Dergahta birşey var, ama ne?
Sayın Uhri, bu yazınızda diğerleri gibi insanı sarıp sarmalıyor. Özellikle benim gibi Arnavutköy ve Bebek kıyılarında balık tutmaktan keyif alan biri için ayrı bir anlam taşıyor yazdıklarınız. Okuyunca aklıma, Arnavutköydeki oltacı Celal ve etrafında oluşan dostluk kümesi geldi. Balık avlamaya ilk heveslendiğim zamanlarda bana kamış sallamayı, olta atmayı öğreten oydu. Eski model kırmızı skodasının yanında demlediği çayın keyfini Starbucks cafelerde alamazdım. Onun etrafında toplanan insan profili o kadar farklıydı ki anlam vermekte zorlanırdım. Emekli hakimler, doktorlar, işçiler, işsizler, zenginler, fakirler gibi birbiri ile alakasız toplum kesimlerinden bir çok insan orada buluşurdu. Hatta orada yürüyüş yapan bir çok beyefendi ve hanımefendinin merhaba deyip hal hatır sormadan geçmediğini görürdüm.
Yazınızda bahsettiğiniz gibi zaman zaman oltalarımız başka balıkçılarınkiyle dolaşırdı. Bu durumda sabırlı olmak adeta bir kural gibidir oralarda. Çünkü o hayatın bir gerçeğidir bu.
Şimdilerde Beylikdüzüne yerleştiğim için pek sık inemiyorum boğaza ama Avcılar sahilinin Ambarlıya yakın bir yerinde balık yakalayan insanlara rastladığımda yüzümde bir tebessüm oluştu. En kısa zamanda onların arasına katılacağım...
varol tamer (varol) - ref
0 comments:
Post a Comment