Saturday, October 30, 2010

All Fight Long






Carry On



One day, on us the sun may shine
God knows we've waited for awhile
There are less and less ideas these days
Lost years in shadows of mistakes

Don't worry my love, don't worry my love
'Cause most of what, 'cause most of what happens
Happens without you

So carry on, carry on, carry on, carry on living
Outside our own time
So carry on, carry on, carry on, carry on living
Outside our own time

Trying not to lose our fire
Compensate with focused desire
Oh, we're dreaming of the years gone by
Finding them in boxes of wine

So have another glass, another glass
Please don't ask, please don't ask what's happening
What's happening without you

So carry on, carry on, carry on, carry on living
Outside our own time
So carry on, carry on, carry on, carry on living
Outside our own time

You'll know all about it when we're gone [x4]

Carry on, carry on, carry on, carry on, carry on, carry on
Living outside our own time
So carry on, carry on, carry on, carry on, carry on, carry on
Living outside our own time

Thursday, October 28, 2010

Rose Elinor Dougall

Uzunca bir süre yola bu kadinla devam edeceğiz:
"Nesi varsa toplayin"
http://www.rosedougall.com/


Tuesday, October 26, 2010

Mark Ronson & The Business Intl - The Night Last Night

with Rose Elinor Dougall & Alex Greenwald, 29/9/2010.
Rose'un sesi sizi de saracak, eminim.

Rise

What should I do?



http://www.youtube.com/watch?v=cdtejCR413c

Wednesday, October 20, 2010

Sahada İşini Yapanlara Saygı

Sahada işini yapanlara saygı, tribünde centilmenlik.


Fairplay / Tribün Dergi from Atilla KARABAY on Vimeo.

Reklamveren: Tribün Dergi
Reklam Yazarı: İlkay Yıldız
Sanat Yönetmeni: Atilla Karabay
Yönetmen: Mert Baykal
Prodüktör: Sevinç Metuçin Öktem, Berna Parlak, Eser Fırat
Prodüksiyon: Zihin Açıklığı

Tuesday, October 19, 2010

Ulus Baker üzerinden Blogging

ODTÜ Sosyoloji Bölümü'nde Ulus Baker anısına düzenlenen toplanmada Ünal Nalbantoğlu hocanın Baker üzerine şu lafları, bugünün "neden bloglanıyor"una bir tanım sağlıyor gibi, bir yandan:

"  ...Ulus belki de herkesten daha kolay geri dönebileceği okula belki de bu nedenlerle sırt çevirip arada dolaşmayı seçti. Hafızayı deterjanlayan eğitim sistemi ona galiba pek uymadı. Ama gene de neden gitti İstanbul'a da, başka üniversitelerde ders vermeyi seminer vermeyi tercih etti. Onu şöyle açıklayabileceğimizi sanıyorum: Kendisi söze hep öncelik tanıdı. Çünkü seçkin yalnızlığın içinde ne kadar zarar çekerse çeksin insan, eğer bunu birileri ile paylaşmazsa, bir duygu ve söz cemaatiyle bunu paylaşmazsa, sözleri orada dolaşıma girmezse, çıldırabilir."



Unal Nalbantoglu from Bilge Demirtas on Vimeo.

Saturday, October 16, 2010

Olympic Provisions

Olympic Provisions, Portland Oregon'da bir "amerikan şarküteri". Avrupa ve Kuzey Afrika mutfağından etkilenen Şef Jason Barwikowski ve ekibinin çalıştırdığı OP'de, lokal üreticilerden aldiklari ürünleri kullaniliyor.

Portland'da Olympic Mills Commerce Center içerisinde yer aliyorlar.
07 SE Washington Street, in Portland, Oregon.
info@olympicprovisions.com
503-954-3663








Saturday, October 9, 2010

Notre Jour Viendra

Vincent Cassal'in 2010 yilinda oynadigi iki filmden biri olan Notre Jour Viendra (ötekisi Black Swan), 15 Eylül'de Fransa'da gösterime girmis. Filmin yönetmeni Costa-Gavras'in oglu Romain Gavras. Türkiye'ye ne zaman gelecegi suan belli degil.

Patrick et Remy n'ont ni peuple, ni pays, ni armée: Ils son roux.
Ensemble, ils vont combattre le monde et sa morale, dans une quête hallucinée vers L'Irlande et la liberté

Filmin sitesi:
http://www.notrejourviendra.com
Soundtrack'ten: SebastiAn - Dies Irae (Glitch's Horrifying Remix)
Download




Friday, October 8, 2010

New Era: 35/36

Köprüden önceki son cikistan ciktim, yolun buradan sonrasina eseklerle mi yoksa baska birseyle mi devam edecegimi zaman gösterecek. Ilk dönemdeki esekleri ve tum eseklikleri geride biraktim, en azindan psikolojik sinirda biraktim. "Bir de gözlerinizi kapatip tekrar okuyun"...

   Mad Planet- Love Addicts by artofbroadcast


yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
dante gibi ortasındayız ömrün.
delikanlı çağımızdaki cevher,
yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
gözünün yaşına bakmadan gider.
şakaklarıma kar mı yağdı ne?
benim mi allahım bu çizgili yüz?
ya gözler altındaki mor halkalar?
neden böyle düşman görünüyorsunuz;
yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
zamanla nasıl değişiyor insan!
hangi resmime baksam ben değilim:
nerde o günler, o şevk, o heyecan?
bu güler yüzlü adam ben değilim
yalandır kaygısız olduğum yalan.
hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
hatırası bile yabancı gelir.
hayata beraber başladığımız
dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
gittikçe artıyor yalnızlığımız
gökyüzünün başka rengi de varmış!
geç farkettim taşın sert olduğunu.
su insanı boğar, ateş yakarmış!
her doğan günün bir dert olduğunu,
insan bu yaşa gelince anlarmış.
ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
her yıl biraz daha benimsediğim.
ne dönüp duruyor havada kuşlar?
nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
n'eylesin ölüm herkesin başında.
uyudun uyanamadın olacak
kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
bir namazlık saltanatın olacak.
taht misali o musalla taşında.


cahit sitki taranci