Sunday, January 27, 2013

Monday, January 7, 2013

Löck




Daha once sormustum garson cocuklardan birine, bu etin iyi halini daha baska hangi saatte yakalayabilirim diye.

- Oglen gibi gel abi:11:40 gibi dedi hatta. Ilk ciktigi zamandir, Usta en güzel yerinden keser. Ben kestiririm sana

dedi.

Yolum düsünce yine sokaga, aklima geldi, gittim. Hic de yiyesim yoktu, unutmadan, bana "kestirmesi" icin sadece. Dukkanin icinde daha once hic oturmamis, icerdeki akisa da tanik olmamistim. Oturmamin arkasindan bir baba ve oglu girdi dükkana. Once 5-10 dakika durdular bir kenarda, ilgilenen olmadi. Sonra dukkanin sahiplerinden biri üst kattan indi. Baba ile konusmaya basladi. Konusmalari duymadim. Babanin hareketlerinden oglunu tasvir ettigini bir tür eti senin kemigi benim muhabbeti cevirdikleri asikardi. Cocuk babasinin soyledigi seylerde zaman zaman heyecanlaniyor, zaman zaman pabucu icindeki ayak parmaklari ile ayakkabasinin uclarini zorluyordu, belki sikintidan, daraltidan, o belli belirisiz ben ne yapacagim halinden. Bilirim, baska türlüsünü..

Hayatin icine lök diye düsmek bu. Bunu bilmek gerektigine ben de o yaslarda inanmadim, ama 25 yil sonra dönüp arkama bakinca, hayata lök diye düsmek gerekliligine inandim. Surati beti benzi atti 5 dakikalik konusmada. Yapacagi is basitti: Paket tasiyip, siparisleri goturecekti adreslere. Dukkan sahibi adresleri bilip bilmedigini sordu, babasi sirtini sivazlayarak "halleder evelallah" gibisinden karsilik verdi. Konusma bitti, baba cocugu dukkanda birakti ve gitti. Cocuk babanin biraktigi yerde, dükkanin bir kosesinde benim de isim bitmesine ve mide gurultusunu o erken saatte dindirmemin uzerine yaklasik yarim saat ne olacak diye orada oyle vakit oldurmemle birlikte bekledi durdu. Gelene gidene bakti, isler nasil yürüyor onlari kesfetmeye calisti. Ellerini tuttu birakti, avuclarini sikti, ayaklarini sürdü, tek ayak üstünde durdu. Montunu duzeltti, bozdu, tekrar düzeltti. Ama o suratindaki "Burada ne ariyorum ben" ifadesi hic degismedi.

Babasina benim degil, sorabiliyorsa bu topraklari yonetmeye talipli cevvaller sorsunlar:
"Beyfendi, bu cocugun orada ne isi var?"
Ve dahi okul vakti, ve dahi akranlari sirtlarinda canta, ellerinde kitap arsinlamalari gerekmiyor mu sayfalarca hoyrat araziyi...

Valuable



Hayatinizda en degerli addedeceginiz insanlar size lafi endirekt degil direkt söyleyenler olacaktir. Caninizi acitsa, siz söylenenleri kabul etmeseniz de, siz bu degerin farkina varamasaniz da bu hep böyle olacaktir. Kabul edilmese de bir degerler kümesi vardir ve neden a ile degil b ile sokaga cikmaya karar vermenizden, o uyduruk hayat hikayelerinizi anlatacaginiz yanci dostlariniza kadar herkesi yine kabul etseniz de etmeseniz de bu degerler kümesinden hizayla secersiniz.

Bu yuzden sizin yerinizde olsam, lafi gedigine koyan, cesur, kaygisiz, korkusuz ve düz insanlarla olan iliskilerime ceki düzen verirdim. Gün gelecek sizi gerekirse ucurumdan atacak olan da, atip sonra elini uzatacak olanlar da bu insanlar olacaktir. Digerlerini tamamen siktiredebilirsiniz.