Monday, March 6, 2017

Skingasm.

Bir melodi kıvrımında, bir şarkının nakaratında, bir kreşendoda.. Kendimi her kaybettiğimde sadece buralarda buldum. Ne iyi, ne iyi.


Genocide of the starving nations

Multinational corporations / Genocide of the starving nations



Herhangi bir şeyin yoksunluğu giderildiği andan itibaren çığırından çıkan insan tanık olunabilecek en çiğ hallerden biri. Açık büfeler önünde sanki hiç hayatında kahvaltı etmemiş gibi tabak tepeleyenler, davetlerde küfelik olana kadar takdim edilen içkileri yuvarlayanlar, bir otel odasını tüm nitelikleri ile kullanma çabası, sosyal ortamını değiştirenin yeni ortamına dair bitmek bilmeyen havadis verme telaşı, sayısız fotoğraflar, sayısız bitmeyen foto-altları, tekrar eden "ağzımızdan taşıyor yemekler" gibi sevgi sözleri, sanki hiç arkadaşı olmamış o ana kadar bir mağarada yaşıyormuş gibi dostluğa ekstra mana biçenler, titri değiştikçe insan ezenler, kan kusturanlar, her haliyle taciz edenler, taciz ettiğinin farkında olamayacak haldeler. Bazen iinsanın size bakarken keşke yoksunluktan ölseydiniz diyesi geliyor. Bu halinizle, insan değilsiniz.

Wednesday, March 1, 2017

Switch Off




Birine bir şey söylemekten zaman içinde yoruluyorsun. İstiyorsun ki geçen zaman bazı şeyleri kolaylaştırsın. Anlaşılsın. Kelimeler etmeden. Kendini hırpalamadan. Tahminen karşındaki insanlar da bu yaklaşımda olduklarından, senden bir şeyler bekliyorlar. Söylemeden, anlatmadan. Hayatta sorun kabilinden şeylerin ne kadarının gerçekten sorun olduğu, çözüm bekleyen sıkıntıların ne kadarının çözülemez olduğu, neye yetip neye yetmeyeceğin, hep kafanda akan bir film gibi. Sonunu ortasını, bazı sekanslarını görmek istediğin bir film gibi. Kafam berrakken, ruhum çözelti gibi. Sürekli bir çay kaşığı kafamda çalkalanıyor.