skip to main  |
      skip to sidebar
          
        
          
        

 
"Rutke, sık gitmediği ama arada uğradığı ve
 fırsat ürünlerini takip ettiği bir ucuzcular marketinin rafları 
arasında dolaşıyordu. Raflar arasında ellerini arkadan kavuşturmuş, 
avucunda birkaç penny olan bir adam gördü. Adamı ona hissetirmeden takip
 etti. Sanki kendisi de onun dolaştığı raflarda ürün bakıyormuş gibi. 
Saçları ak, ama sigara dumanından uçları sararmış ensesine doğru düşen, 
yüzünde devasa bir mutsuzluk barındıran bu adam avucundaki birkaç penny 
ile alabileceği şeylere bakıyordu. Belki bir paket makarna, belki iki 
gofret. Adam dolandı dolandı, çaresizlik hissi her halinden belli 
oluyordu. Rutke eline alıp sepete koyduklarından bir anda vazgeçti 
kasaya geldiğinde. Kasiyere cüzdanımı unutmuşum alıp geliyorum diyerek 
çıktı. Dönmeyecekti elbette. O an birşeyler satın almak, eve gidip bir 
şeyler yiyebilmek ağır ve imkansız hale gelmişti. Sonraki günlerde de 
kendine gelemedi. Hayatı idame ettirebilecek kadar ihtiyaçların, bir 
insanın ne kadarla yaşayabileceğinin hesabını yapıp önceki yıllarını ve 
yarınını sorguladı. Bir avuçta sıkışıp kalmış birkaç pennynin parmaklar 
arasında sayıklaya sayıklaya hareketi Rutke'yi bir daha asla geri 
dönemeyeceği yola sokmuştu."