...iyiligimizi düsünen dostlarin bizleri teskin etme cumlelerinden biridir bu. ve hep de "aslinda ben kendim yapamam ama insan baskasina söylerken daha kolay söyleyebiliyor sanki" diye de eklerler.. o zaman söylemeyin ve dilemeyin ve teskin etmeyin bana kalirsa.
***
az once, yani sanirim 10-15 dakika önce, Datca'dan bir haber geldi. Osman Akin, nami diger Garbo ya da Yahudi Papazi, sevgil esini kaybetmis. Insan görmeden de dost olabilir mi, ortak akil koprusu kuralabilir mi, arkadascasina sever mi, beraber gülüp beraber aglayabilir mi, dert yanip dert dinler mi diye düsünür yani hani... biz bunu da uzun zaman sonra yikmis olsak da, kah kimimiz istanbul'da osman'la bir meyhanede karsilikli kadeh tokusturmus, kimimiz istanbul'dan daralip datca'ya göcmeye karar verip osman'in rehberligine kendisini birakmis olsa da.. ya da kah inat edip, inatlasip 2 ay once benim gibi cok fena kizip Osman'a küsmüs olsa da.. bazi arkadasliklarin ve bazi dostluklarin nasil basladigi bilinmez, bitmeyecegini hic kestiremedigin, hic bilmeyecegin gibi..
***
adini animsamayacak kadar kafamin ambale oldugu su dakikalarda bildigim tek sey Osman'in o kadini cok seviyor oldugu. dünyevi urunleri 8-9 yaslarindaki kizina gösterdigi ihtimami istanbul'a akittigi fotolariyla gösterir, bizim onumuzde bir "baba profili" olarak hep yol göstermeye, kmlerce öteden metanet asilamaya calisirdi.
simdi ben metanet dilemek istiyorum ona ama bugunlerde kafam daha cok pesisira gelen ölümlere, kayboluslara, yitirislere, gitmelere, bitmelere takiliyor... bir iklim gibi çöktü sanki üzerimize, tüm bunlarin altinda "hakedecek ne yaptik" diye düsünürken ben... bitmiyor bu firtina.
derwall öldü, osman'in esi öldü.
babam zaten ölmüstü.
ve biz, ben, o, abim, annem, raul, bu yaziyi okuyan sen suan nefes aliyoruz.
onlar yok, biz variz; sanki düpedüz caresizligin farkindayiz.