a u t e c h r e

seramik, bostanci, sonsuz gece, as, kedi, h,
authecre, tren, gar: siyah dar kapsonlu

sakin - laleler beyaz

kokunda sanki güç bela sürünüp bulduğum
elinde kaybolup uzandığım ufuklara
hoş senin de bir varoluş sebebin var
yakından uzaktan
alakam olsa mutluyum

bir gülümseten benim/miyim
bir daha daha söyler misin

tek iyim sen kalmışsın
aman ne mutluyum
uyurum omzunda

uyandığın bu sabaha
gözlerin bakmaz mı
beklenen gün geldi
açtı laleler beyaz

uzakları hayal eder
tuttuğu avucunda
söz durdu
artık sen ve ben
ve uçsuz zaman

kokunda sanki güç bela sürünüp bulduğum
elinde kaybolup uzandığım ufuklara
hoş senin de bir varoluş sebebin var
yakından uzaktan alakam olsa mutluyum
bir gülümseten benim (miyim)
bir daha daha söyler misin

tek iyim sen kalmışsın
aman ne mutluyum
uyurum omuzunda

uyandığın bu sabaha
gözlerin bakmaz mı
beklenen gün geldi
açtı laleler beyaz

uzakları hayal eder
tuttuğu avucunda
söz durdu
artık ben ve sen
ve uçsuz zaman

download

Gulet

Hersey hayal etmekle bas-lar(di)...

28 Weeks Later: Isırmak En Güclü Silah

Danny Boyle'in cektigi ilk bolum "28 Days Later" konu/kurgu itibariyle orjinaldi lakin boyle bir filme devam filmi cekmek biraz cesaret ister. Ki cesur olmuslar ama don dolas yine kosan, isiranlar, zombilerden kacisanlari tekrar etmisler. Ver bos Londra sokaklarini, ver gökten Britanya'yi pejmürde halde. USA askerleri de yine "kurtarici" rolünde. Filmden akilda kalan Robert Carlyle'in karisina yaptigi terso ve Lost'un Michael'inin helikopter pilotu Flynn rolünde yer almasi.

Scarlet rolündeki Rose Byrne'nin saglam bir kaş düzeltmesine ihtiyaci var. Doyle (Jeremy Renner) ile lunaparktaki konusma sahnesinde ka$indaki falso cok belli oluyor.

28 Days Later'da takili kalan biri illa ki izleyecek, izledikten sonra da 02:30 civari cikinca seanstan yolda giderken arkasindan kosanlar var mi diye yusuf yusuf eve dönecek...

***

En azindan efekt sosuna batirilmis kovalamaca sahnelerinin en guzel kismi bu sarki....
Caldikca kacma arzusu uyandiriyor zaten basli basina.

Eda Bündchen Oleyyyyy!

Fotografi olsa koyardim, yok... Ama Gisele Bündchen TR. O kadar.
Bu esnada merkez bayinin yeni calismasi.. Perfekto!

Aswell Island

...dönüsünde sehir, hic cekilir gibi degildi. Sehir ortalama cekilmezliginin uzerine birkac ekstra anlamsizlik daha yukleyip, iyice canavarlasmisti. Ya da Aswell ve civari "biz anlamlandirdigmiz sürece" dünya uzerindeki cennetti. Sen neye ne dersen o bir süre zarfinda odur. Nedir, tam olarak bilemiyorum. Belki huzurdur, belki mutluluktur, tatlardir, dostlardir, arkadaslardir. Kaygilarin yokolup gittigi, bir gece oyununda "sana en son kim koydu" gibi saf gercekle vuku bulan bir diyar Aswell. Eger Aswell'i tarif edersem, ederlerse; az once bindirilen anlami anlamsizliga ve cehenneme ceviren seyler yazabilecegimi de biliyorum. Bu yüzden aslinda bu tüm tavsiyeler, kulaktan kulagalar, "sen de gör, sen de tat, sen de yasa, sana de en son biri koysun"larla tükenecek hersey. Bencilce bazen elimizde birseyler kalsin istiyoruz degil mi hepimiz? Bunu alanlar, baska hicbirey almadilar. Aswell'de kaldilar, kafalari, dusunceleri, hayalleri, umutlari orada biraktilar...

Gercek bir tanedir ve herkes onu degistirmeye calisir.
Gercek olmadigin yerdedir, ulasamadigindir, tuttugunu sanip elinden kacandir.
"Gercek" ruhu kemiren en buyuk problemdir.
Yanilgidir...

left hand path

ilk plaklarimdan biri, isvec'li entombed'un "left hand path"i.
albümden: "insan yarattigini yokedebilir, o mutlu günü gün isigina cikarabilir"

Boy Sets Fire

Uzun aradan sonra böyle güzel bir hardcore... Eski ama güzel.. Dagildilar ama güzel.. Müthis bir enerji: Senli, benli...

photo by dark13

Favorim Tomorrow Come Today albümünden Eviction Article



now you’ve thrown your past agreements into the fire
your government’s become a whore
for outside interests that now enslave the poor
their suffering now stands ignored, pushed out, spat on
turn jobs into weapons to make a profit out of blood, sweat and lies
free trade sounds easy and so damned harmless
until they’re exploited by blind eyes, chewed through, spat out
the evil that you feed improves economy for the rich that run your campaign
increase the bottom line, your role again defined, out with the old and in with the same
time to unmask the devil
divide and conquer, kill off and prosper, recite the game that you’ve been sold
manifest destiny, your life atrocities, responsibility annulled, pushed out, enslaved
when will their wants meet our needs, when will their words match their deeds
when will the time come to stand and take it back from their hands
the blood is on your hands, life stealing motherfuckers
the constitution burns to ash in front of you, the people know what you are up to
your sins will come back on you

Midebulanç!

...daha bulandiranin kanalturk'deki cigirtkanlarin sergiledikleri trajedi-komedya-dram bulamacindaki aptala malum ettirir bir sekilde surekli ve surekli ve surekli, bu milletin karaktersizligini bu capsizlara oy olarak yuklemesine karsi bir cephe olarak hala ve hala varolmaya calismalari.. ben olsam bu saatte koyardim kanala bir kac iyi film, dalgama bakardim... bu milletin kaygilari, bu toplumun bir derdi-tasasi olmadigi apacik ortadadir. plazalarin stilettolu bilekli ablalarindan, bogazin yalisinda semirik ensesi ile oturan Cabba Bey'ine kadar hepsi ampulcu ve dahasi "haybeden istikrar"in arzuhalcisi iken... ne demisler deveye diken, insana siken...

Avec Le Temps

avec le temps,
avec le temps, va, tout s'en va,
on oublie le visage
et l'on oublie la voix,
le cœur quand ça bat plus,
c'est pas la peine d'aller chercher plus loin.
faut laisser faire, c'est très bien.

avec le temps, avec le temps, va,
tout s'en va…


***

Salif Keita söyler, sen de yerden parcalari toplamaya baslarsin. Ama hayat cogu zaman ici acilip tekrar kapatilmaya calisilinca disarda fazla parcasi kalan saat gibidir, toplasan da parcalari bir daha eskisi gibi olmaz.

Velib

Millet gider Mersin'e, biz gideriz tersine...

Paris'e bir gecede 10.000 tane bisiklet dagitmislar. Otomattan ticketla bisikleti cozup, oteki duraga binip gidiyorsun, gittigin yerdeki Velib parkina birakiyorsun bisikleti, Amsterdam'daki gibi. Simdi bunu Istanbul'da yapsalar, su gün yapsalar, simdi yapsalar olacaklari söylüyorum: O otomattan bisiklet çözülür, cok guzel bir kac gün dolasilip sonra hurdaciya satilir ya da bir gruplar türer bu bisikletleri parcalara ayirip dokme demircilere kilosu filanca fiyattan satarlar. Proje baslangicindan 1 ay sonra Istanbul Velib otomatlarinda bisiklet kalmaz. Yani bazen düsünüyor ki insan, "insan miyiz ulan biz"

Holiday In The Sun

Her zaman tatile gidemeyebilirsiniz, bazen tatil size gelir.. Gelmiyor mu, vurun kafasina...

Bugün direnen herkes yarin flipflopa esir düsecektir, direnmeyin.

Santorini'de Su Basmanlar

Tatil ve hayati bollastirmak bir tarz/aliskanlik olmali...
Veriyorum gazi tutarsa, yerse, mare yerse....

olur böyle, alismak lazim....

Moda Insanin Bacakli Olmasidir...

Hemcinslerinin bile sordugu soru:
"Burada neden bunlardan yok"..

Out of Eda Taspinar Stock

Delikanli Modaci Nerdesin Haneyyy.....

Aksam Storofor'un evde gec vakit çökülmesinde herkes bayilando. Alacati-Otto gazileri Lupisyan-Giovanni postu sermisler. Fatih Ekspressi kompartimanindalar sanki... Ayaklar tavanda, kalcalar yerlerde, kollar yanlarda.. Kim size yanin dedi o kadar. Neyse kanallari zapliyoruz gevsek gevsek, Anlat Istanbul'u anlatiyorum Strofor'a durum o kadar vahim gibi degil gibi... Star'da Proje-Moda diye bir program var. Bu son donem yarismalarindan hallice.. Konu adindan anlasilacagi uzere moda odakli. Birkac fashion designer adayi genc arkadas hünerlerini sergileyecekler. Kadin olanlarinin salinimlarina yapacak yorumum olamaz elbette, aglak surat durmasalar fena olmayacak ama bu modaci-erkek, erkek-modaci figuru neden hep gay, yani agir basan sekilde ince tonlu, efemine hareketli arkadaslar oluyorlar merak ediyorum. Bunlar moda ile ilgilenmeye iki dikis dikmeye basladiklari zaman mi bu kirilma oluyor, yoksa zaten kirilma vuku buldugu icin kendilerini moda gibi daha kadin merkezli mecralara atiyorlar bunu bir türlü anla(ya)miyorum. Bu kafami kemiriyor. Belki modaci olacagim ama o yolda efemine olmak zaruretine maruz kalmak istemiyorum: "Evladim ver ordan lan kumasi, ver lan makasi.. simdi cekilin kenara 2 saat beni yalniz birakin koleksiyon hazirlayacagim.. Anladiniz mi lan"

O kadar!

***

Sevgili dostum Karl Lagerfeld'e buradan sevgilerimi sunuyorum bu vesile ile.

Bundan Böyle...

...düsünerek atin adimlarinizi, elbet bir gün mutluluktan yana alırız payımızı
80ler falan Ali Kocatepe'nin söyledigi bu sarki cocukluk zamanlarinda kulaklarimizda cinliyor. Sokak aralarinda seksek icin cizgi cizilen yillar. Filhakika düsünerek adim atildigini, attigimi, attiginizi göremiyorum. Ben sucu sarkiya atarak siyriliyorum, siz ne yaparsaniz artik.. "Beni tanidilar, sen kac"

Lampardespa

adidas/roadtolisbon - lampard (chelsea FC) / London

poşu

istanbul sokaklarina ne zaman dusecegini merakla beklerken...
- "yediginiz dayak yetmedi mi" inc.

Dost Başa Düşman Ayağa Bakar

Aynen basliktaki gibi, ayak muhim bir obje. Kadinin once ayaklarina bakilir, bu baglamda yaz mevsimi "kadin ayiklamak" icin en iyi sezondur. Kisin asik olunmaz, asklar yazin baslar, kisin biter. Ayagi gorulmeyen kadina asik olunmaz. Diyorsan kisin ben ayakkabiyi ilk görüşte çözer bakarim, o zaman sana hayirli isler.. Hayirli isler demisken ayakkabi da onemli bir alisveris kalemidir. Tum bu bahsin icinde fetis bir yan yok yanliz, gereksiz manalandirma olmasin..
(not: ayaklarin kimin oldugunu artik siz cozeceksiniz, yengeniz dersem bir kacinizin nefesi kesilecek....)

"Giz burdan da Ganyon'a gideriz"

Oglen 12:45 sulari, memleketimin muhafazakar shopping mall'u Cevahir'in Food Court'a salinim halindeyiz. Onumuzde yuruyen merdivenleri canhiras cikan iki tane 120 kiloluk basortlu teyze ve ellerinde kollarinda omuzlarinda bebeleri.. Biri otekine sey diyor : "Giz burdan da Ganyon'a gideriz"

Ulkem, vatandasim, varosum, gettom, herseyiyle modernlesiyor canim.. Supheniz mi var yoksa?

Production Department

Birlikte iken üretemiyordu, yalnizken kucak kucak üretmeye basladi...
Mesai saatinden sonra tek basina kalip daha iyi is cikarmak gibi birsey bu...
"Ben sana iyi gelmiyorum"

insana e-mail gelmesi cok guzel birseydir, bazen de cok kötü birseydir, bazense insana mail gelmemesi cok cok kötü birseydir, ama e-mail genelde iyi birseydir.

****

Basin sikistikca typography'e, design'a sarilmanin elbette saglikli bir aciklamasi yoktur ama tum bunlar "iyi ediyorsa" o zaman carpik birtakim yargilarda bulunmak kisinin hakki diye dusunuyorum. Justify edilmis bir metin, guzel bir wrap, uyarina gelen iki satir, nefis karakter boslugu, fotodaki isik, logodaki tahrik edici yan, karton-kagit-makas, scanner-fotokopi makinesi, fotograf makinesi, video kamerasi, ses kayit cihazi, photoshop, illustrator, freehand... yasadiginin farkina varmiyor musun sen de bunlarla?

Her sabah ayni terane: "Bugun super isler cikartacagim" - (if, allah izin verirse)

Tam bu esnada kulakliktaki adam "it's all about the house musiccccc" diye cigiriniyordu...

Kaybolanlar: "Nerdesin Lan Daniel!"

95'de eczacibasi-ipekkagit'ta iis 1.0, gopher, ftp'yle ugrasirken o zamanlar 195.33*.* bir IP uzerinde yaptigim ilk webpage dönemleri... aklimda hep "kaybettigimiz insanlari bulabilecegimiz bir websitesi yapsam" fikri vardi.. sonra haklarinda her turlu bilgi edinilebilecek bir "human database" fikri peydah oldu, hatta evdeki pc'ye kurdugum bir webserver'da kendi capimda lokalde boyle bir calisma yurutuyordum, bir arkadas gorunce urkmustu... neyse velhasil ikisini de 99-00'lerden sonra yaptilar.. az once bunlari dusunurken, bizim o zamanki webzine'in mailing listinden tanis oldugumuz, hip production'dan daniel geldi aklima. benim hal hatir soran arayan soran kadir kiymet bilen gay arkadasim daniel, nerdesin lan acaba.. en son "israil'e gidicem buradan kacicam" mi ne diyordu. bir de ates tezer ve gazla vardi. tabi zaman illa ki akiyor, ilac olurlugunun yanisira...

liseden murat demir'i, murat özyurt'u, ilkokulda saclarini parmaklari ile lüle etme cabasidaki cigdem'i, elimden hayatimda ilk kizi kaptirdigim görkem'i, telefon hatlari karistigi icin 1 yil boyunca sevgilisine cektigi maco ayaklari dinlemek zorunda kaldigim k.k'nin, annesinin cici oglu ko'nin, arka apartmanda evlendigini yeni duydugum l'yi, mahalledeki en buyuk askim s'yi, "oglum cole haan'larla top mu oynanir" diyerek hergun beni zilgitlayan daha tiki kültürü yokken tikiligi yasatan k. m'nu, abisi pic alper'i ve bircok kisiyi merak etmiyor degilim hani...

ps: daniel'in bana sevgisini hicbir zaman anlayamadim, asla kirmadim ama ona eminim.

agir doku zedelenmesi

9 gun sonra doktora gittim, catlak sanrilari artmisti ama ceyhun hoca "becerememissin bilegi kirmayi" dedi. sargi, pomat, sprey, gunde 2 kere buz press: agir doku zedelenmesi. 10 gün sonra düz kosulara baslayabilecekmisim...
hayat biter, "kuzu" tandir bitmez... söz dinledim bu sefer, kendi kendimin doktoru olmadim... simdi geriye el bileklerindeki sikintilar/gerilmeler ve sol gogus kafesindeki sanrilar kaldi...

"karsi istikametten gelen..."

erdek yolunda ögütte bulunan benzin ikmalcisinin "fena seyler olabilir"i gec de olsa olmaya basladi. fena seyler olmaya basladi. herkes ölüyor ulan. bugün de alp abi'nin babasi ölmüs. sabah telefon caldi:

- naber, napiyorsun
- abi hayrola...
- abinin telefonunu kaybetmisim, versene
- 357901012012012
- babami kaybettik, onu haber vericektim
- abi ne diyorsunnn!!?!?!


alp bizim galatasaray tribunun simgelerindendir. coskunun merkezidir, sinerjinin allahidir cogu zaman. cok kavga ederiz, cok sirnasiriz, ama abidir gerceginden sonraki otekiler gibi.

yillardir tvde izleyip de karsi istikametten gelen aracin carpip bictigi ve sonunda ölüm listesi okunan haberlerde "tanidik var mi" diye ekrana baktigimiz mal yillara saygiyla, bizim cevrenin ölüm sirasi sanirim. her sabah bugun kim ölecek diye uyanmak cok fena birsey. fena seyler oluyor, agzini ... benzin ikmalcisi...