Sunday, December 23, 2007

Çıldırmış Çılgın Şair

deathroom'un "violate the newborn baby" albüm kapagi.
fallik mübadelede esir düsenlere...
"penis yoksa cucumber kullansinlar" - madame hovarda
Oturup ucbes hosbes edilmislik yokken bile insanoglu bir baska ademogluna "saydirabiliyor". Ekseri "insani yormaktan, ademoglu yermekten" kacinilsa da hep bu hataya düsülür. Bir obje yorumlayabilmek gibi düsünerek bir baska insanevladinin ipi cekilebilmekte. Hatadir yapar, sundandir yapar, bundandir yapar. Kendi disimizdaki hicbir nefesaliciyi alip bu kantara oturtmamak gerekiyor ama hatalar yapilmak icin var.

Altay'i, fanzine scene'i hakkinda talihsiz bir kitap kaleme alana kadar ne sairaneligi, ne jinekologlugu, ne yazarligi konusunda bilmemek pek ala cehalet olabilir. Ama bu cehalet bor'dan nasil enerji uretilecegini bilmeme cehaleti kadar midir? Olabilir...

Yil 2000 gibi, bir plaza katinda sürgün hayati var. Çıkar para üzerine, gerisi cok fazla baglayici degil. Ama plazalara girmemek icin cok direnmislik de var. Sonra olmadi tabi, "yemeden durulabilen maksimum süre 4 gün" gibi birsey bu da. Telefonun ahizesi kaldiriliyor. Bir girizgahin ardindan arzuhaline olumlu yanit alamayan Radikal Gazetesi Kültür Sanat İşleri'nden bir kadin saydirmaya basliyor.. "Size gününüzü gösterecegim"... Oysa kimsenin röportaj vermek gibi bir zorunlulugu yok diye tahayyul ediyor insan. "Konusacaksin lan benimleeeee"

Konusmayi en sevdigin insanlarla bile bir süre sonra konusmamaya basliyor ve bunu hayatin icine yedirip, siradanlastirip, alisip kendine de kabul ettiriyorsan, israrci bir kadinin röportaj baskisina tassak sallamanin yeter sarti "istememek". Orda toplanan hirs bir süre bela gibi caglayip geliyor. Basit bir reddedis, tehditler, iftiralar, bir ton sacmalik ve dezenformasyon dolu hikayelere birakiyor kendini...

Ondan birkac yil sonra. Bir gazete sütununda, bu israrci kadin Altay'la birseyler vizildiyor. Düsünce sadece bok boku kenefte, iti iti İtalya'da bulurmus oluveriyor...
Yeri geldikce sallanmalar, sallamalar.. Uzaktan bir gelin güvey hali anlayacaginiz. Tüm bunlar da "hicbirsey olmak istememis"lere karsi "birsey olmak cabasini gizleyemenlerin" eylemleri.

Penguen'de kimi yazinlarini "buralarin bir sokak edebiyatcisi neden yok"una yükleyip, sivazladigi oluyordu insanin, ta ki 5 yasindaki kiz cocugunu seksuel namelerine sakiz edene kadar..

Derken "Cilgin Sair" sanilan o ki o satirlarda aradigi belayi buldu.


Şair-doktora "hatalı sünnet"ten tazminat davası
Öküz ile Penguen gibi mizah dergilerinde yazı ve şiirleri yayınlanan ve gerçek mesleği doktorluk olan Altay Öktem, çalıştığı Etiler'deki özel bir poliklinikte gerçekleştirdiği sünnet nedeniyle mahkemelik oldu. Doktor Öktem?in geçtiğimiz Haziran ayında yapılan lazerli operasyon sırasında yaptığı hata ile oğlu Y.K.K.'nın penisindeki damarların yanmasına sebep olduğunu öne süren baba Raşit K., 150 bin YTL değerinde manevi tazminat davası açtı. Olay sonrasında yapılan çok sayıda müdahaleye rağmen oğlu YKK?nın durumunun ciddiyetini koruduğunu, gelecekteki cinsel yaşamının bitme noktasına geldiğini öne süren baba, bunun ileriki yıllarda bir travmaya neden olabileceğini öne sürdü. Raşit K., operasyonu gerçekleştiren doktor Altay Öktem ile meslektaşı Cihan Yıldırım ve görev yaptıkları polikliniğin toplumun gelenek, göreneklerine göre düğün ve bayram havasında kutlanacak çocukluktan delikanlılığa geçişi olan bu dönemi son derece üzücü bir havaya dönüşmesine neden olduklarını kaydederek, oğlu YKK adına bin YTL'si maddi, 150 bin YTL'si manevi tazminat davası açtı.



Altay Öktem, cok bilmisligi icinde tek ve en önemli seyi bilememistir. Yasayanlar aleminde en büyük kusur, birinin istemi disinda uyandirilmasidir. Bazilari uyandirilmak ve günyüzüne cikmak istemezler. Bilinmek, varolmak, varliklarini tescillendirmek, bahsedilmek, konu olmak, anlatilmak, bir baskalarina haklarinda fikir sahibi oldurtmak istemezler... Ademoglu kusurludur ama iste, öte yandan yufka yürek 150bin icin birkac cikma yapabilse der, esekligin baki oldugunu bile bile...

150bin icin yufkayi börek yaparcasina, yine kendisinden: "hiç kimse başkasının yerine acı çekemez. hiç kimse bir başkası adına mutlu olamaz. kiralık katil hedefi şaşıracak kadar salak değilse eğer, kimse bir başkasının yerine ölemez. daha da kötüsü hiç kimse söz vermiş bile olsa, öyle canı istediği zaman çekip uzaklara gidemez."

Tam o esnada arkada "fatih erdemci - ben ölmeden önce" caliyordu...