skip to main |
skip to sidebar
Herkese iyi yillar. 2009 cok debdebeli bir yil oldu bana. Belki ilerde anlatirim. Senenin son gününü senenin en iyi günü ile kapatiyorum :) Bazen beklemek iyi oluyormus, inanin buna. Sevgiler, bu yil da buralardan gecerken bana eşlik ettiginiz icin tesekkurler.
2010'da bol saglik ve askla dolu hayat herkese...
Ron, Dalla, De Gregori - Una città per cantare
Lamb - Gorecki
... salon dedik buna.
Casa Barone via (ArchDaily)
Hayata dair ne varsa hepsi detaylarda...
Away We Go
Aşk...
...bilgelik, cömertlik,
bencillikten arınma.
Sabır.
Sabır.
Gecenin üçünde herkes İbrahim
hastalandı diye kalkmıştı...
...ve o tuvaleti bulamayıp, Katya'nın
yatağına kusmuştu.
- Uyku sersemiyken bile sabır...
- Bu çok kötü.
Sabahın 5.30'u olduğunda
yine uyku sersemi kalkman gerekir...
...ve her gün, her hafta, hayatın boyunca
böyle yorgun olacağını bilirsin...
...ama sen oturup,
"Yunanistan'a ne oldu?"
"Yunan sahillerinde çıplak
yüzenlere ne oldu?" dersin.
Sonra elinde ne var ne yoksa
onunla bir aile kurmak istersin.
Bu hayatin icinde nereye gidiyoruz?
Yolumuz nerde basladi, nereye gidiyor?
Dahasi hepimizin bir yolu, bir yol haritasi var mi?
Yasar Kemal ve Tuncel Kurtiz.
Yollari İETT'de başladı.
Tuncel Kurtiz, elektrik lambalarini,
Yasar Kemal da havagazi saatlerini kontrol ediyorlardi.
Peki onlar bu isleri yaparlarken nereye gideceklerini biliyorlar miydi?
Siz nereye gidiyorsunuz?
Bilmiyorsunuz.
Bilenlere, bildigini söyleyenlere inanmayin.
Kacin o insanlardan.
Benim soyla, sopla isim olmaz. Kendin kaderini cizmedigin bir gecmisin nesiyle ovunc duyma telasina girip yahut neyinden utanc duymak sikintisinda heder olacaksin. Kimsenin kendinden oncesi, onu digerlerinden bir adim one tasimiyor. Ilk nefeste herkes ayni baslangic cizgisinde. Soy ve soptan avantaj sahada gecmez. Sahada ve yarisacaksan herkes kadar once bir hicsin, sonra belki artarak cogalirsin. Her defasinda soy kartini koyacaksan masaya, siginacaksan bir kelime arkasina, tribune cikmalisin.
Saveur dünyanin otantik mutfaklarina kendini adamis bir yemek dergisi.
2010'un ilk sayısında bir 100'ük seçki listesi var. Yemekler, tarifler.
Aşağıda dergiyi paylaşıyorum. Önce göz atın, sonra bu yemekleri yemeden ölmeyin.
Download
Twitter'a laf atanlarin hepsi Twitter kullanmaya basladi. Bu ulkede garip bir asagilama kompleksi var. Asagilik kompleksi demiyorum bakin asagilama kompleksi. Asagilik kompleksi de ayrica zaten var ama kullanmadigi, bilmedigi, dahasi gercekten hakkinda bilgi sahibi olmadigi seye hemen fikir beyan eden "o da ne, ne halta yarar" diyerek kötüleyen, bunun icin ekstra enerji harcayip kendi istifade etmiyor, edemiyor diye cevresine de propaganda yapanlar var.
Twitter bir mikroblog servisi ve bundan 6 ay once dost meclisinde "ne ise yarar" diye biyikalti gulmeceli soru soran tum arkadaslarim artik twitter kullaniyorlar. En basit ve elestirilen haliyle twitter salt bir ozel hayat ifşa sahası degil. Elbet bu sekilde de kullanilabilir ama peki bundan kime ne? Hangi icerigi, neyi, kimi takip edeceginizin kontrolu sizde iken insanlarin siber uzaya neleri firlattigina neden bu kadar takiliniyor bunun uzerinden araclara giydiriliyor anlamak zor. Hayatta her turlu bilgi kirintisinden, her turlu detaydan birsey kapabilmek, kendi payina sebeplenebilmek mumkun. Cunku bu kestirilemez, ongorulemez ve onceden planlanamaz birseydir. Lazim olan bilgi ile bizi bekleyen, ogrenilecek bilgiler farklidir. Kimden neyi alacagimizi bilemeyiz. Tabi tasamiz almaya ayarli bir dedektor gibi yasamaksa...
Mikroblog kavrami kisa metinler, tek tük fotolar ve kisa ses kayitlarinin paylasilmasindan geliyor. Anlatacaginiz, paylasacaginiz seyi daha dar alanda paslasmadan, kirmadan, dokmeden vermenizi istiyor. Bu yuzden aslinda mikroblog dalgasinin dalga boyunun artmasi ile klasik blog sanayinin sekteye ugradigini soyleyebiliriz. Meram, dert, tasa, tepki dillendirmek isteyenler artik sms kivaminda yazmaya basladi. Bu bizim gibi yazma-okuma sikintisi olan toplumlarda faydali da oldu denebilir. Twitter bu baglamda aslen sms'in webe inmiş hali. Kısa mesaj servisini (sms) de çok tüketen bir toplumuz. Artik 140 karakterde derdimizi anlatabiliyoruz.
Burada aslında Twitter'a baska bir yerden bakmak icin lafa daldim. Wired dergisinin UK edisyonunun Aralık'09 sayisinda The Twitterati baslikli yazida (syf, 24) İngiltere'de Twitter uzerinden uygulama gelistirenlere (-üzerinden derken sunu kastediyoruz; Twitter kendi altyapisinin uzerinden türlü baska kopru uygulamalar, programciklar ve baska türlü fasiliteler uretilmesi icin programlama altyapısını dis dünyaya acik tutuyor. bkz. API nedir-) "ne yapiyorsunuz anlatin" diye sormuslar.
Burada rol oynayan kisileri ve Twitter uzerinden is gelistiren birkac siteyi/servisi derledim:
Remy Sharp (31, Brighton)
Kendi sitesi remysharp.com'da twitter üzerine hack tabir edilen eklemeler, yeni özellikler, eklentiler hakkında calisiyor.
Bill Fischer (40, London)
Twitterjobsearch.com'un kurucusu. Sitenin işlevi çok açık sanırım.
Paul Johnston (32, Milton Keynes)
Twimages.org, kim kiminle konusma halinde, takip edebilmek icin.
Daniel Saxil-Nielsen (24, Reading)
Tweetmeme.com'da front-end developer. Sitenin ozelligi bloglara eklenen bir buton ile artikellerin twitterdan dagitilmasini, tweetlenmesini sagliyor. Herhangi bir linki kimlerin meme'ledigini gorebiliyorsunuz. (Meme, siber dilde bir icerigin tutulmasi, depolanmasi, tekrar dagitilmasi, paylasilmasi isi.)
Daniel Williams (23, London)
Chirpalarm.com, twitter uzerinden saat alarmi kurma. (Henüz tamamlanmadi)
Neil Glenister (25, London)
Tweetminster.co.uk, sizi İngiltere'deki politikacilar, yorumcular ve belli başlı haber kaynaklarina baglayan bir twitter servisi.
Mario Menti (44, Tooting Bec)
Twitterfeed.com'un kurucusu. RSS feed'lerdeki verinin belirlenen zaman araliklarinda twitter hesabiniza gonderilmesini saglayan servis. Blogunuzdaki yazilarin linklerini, bu site ile twitter hesabinizda otomatik olarak paylasilmasini saglayabilirsiniz.
Janos pToth (27, Kew)
Picfog.com, gerçek zamalı twitter foto takipcisi. Dünya uzerindekim tüm Twitter kullanicilarinin paylasilan fotolarin canli takibi.
Iain Dodsworth (35, Silicon Roundabout)
Tweetdeck.com'un kurucusu. Twitter için gelistirilmis bir masaüstü ve mobil twitter client. Twitter websitesinden sonra Twitter'a en cok erisim saglayan kopru.
Tim Whitlock (32, Shoreditch)
Twitblock.org. Twitter hesabinizi tarayarak sizi takip eden spammer kullanicilari, ise yaramaz follower'lari tespit ediyor. Cok acimasiz.
Mattias Gunneras (28, London)
BakerTweet.com. Fırınların taze-yeni ürün çıkardığında twitter hesaplarından bunu yaymalarını sağlayan mutfak-to-twitter uygulaması. Twitter uzerindeki en innovatif çaba.
Andrew Spode Miller (25, Tonbridge)
Journotwit.com. Tweetdeck'in web uzerindeki hali gibi. Twitter'i daha efektif kullanmanizi saglayan bir web arayüzü. Desktop client'i da var.
Türkiye'den şimdiye kadar bilinen Twitter üzerine geliştirilmiş ilk innovatif çaba bir arama motoru pazarlama şirketi olan SEM'in çalışanları için şirket tuvaletine yerleştirilen "tuvalet dolu mu boş mu" uygulaması. SEM'in WC Twitter hesabı (http://twitter.com/semwc) üzerinden çalışanlar ofiste tuvaletin durumunu takip edebiliyorlar ve durumuna göre kullanımı paylaşıyorlar. Bu şüphesiz çalışma süresi ve iş verimine pozitif fayda olarak geri dönüyordur :)
Uzun lafin kisasi kazin ayagi bazen oyle degildir, baskadir. Bakmak lazim.
Bakip gormeye calismak da.
Gönderilmiş tüm mektupları açıp açıp tekrar okuyanlara...
angel i can see myself in your eyes
angel won’t you feel for me from your heart
do return my heart to me
no don’t insist i’m already hurt
elephant girl
it was an accident unfortunate
angel threw me like a rubber man
aiming for the ground
why amuse yourself in such way
no don’t insist i’m already hurt
lay me down on the ground softly softly
don’t remove my head hurts much too much
you never return it
well i wouldn’t miss it
i shed no tears for broken me
you never know it my peace of mind
now inside and outside are matching
why amuse yourself in such way
no don’t insist i’m already hurt
if you never return it
will it break your wings
will you shed no tear for broken me
Blonde Redhead - Elephant Woman
Hayatin sihirli bir yani da sahip oldugumuz bazi seylere uzanamiyor, erisemiyor, dokunamiyor olusumuzdur. Sahip oldugunuz herseyin yaninizda oldugunu dusunuyorsaniz tekrar düsünün derim. İlla ki atladiginiz birseyler cikacaktir.
Tipki sihir anı gibi. Gordugumuz aslinda gercek degildir. Yanilsama.
Peki "görmeden inanmam"a ne olacak?
Pekapeka Beach, Yeni Zelanda - 2008
DNS cache poisoning is a maliciously created or unintended situation that provides data to a caching name server that did not originate from authoritative Domain Name System (DNS) sources. This can happen through improper software design, misconfiguration of name servers, and maliciously designed scenarios exploiting the traditionally open architecture of the DNS system. Once a DNS server has received such non-authentic data and caches it for future performance increase, it is considered poisoned, supplying the non-authentic data to the clients of the server.
http://en.wikipedia.org/wiki/DNS_cache_poisoning
İnsan da zehirlenir. Gerçel datayla ya da dezenformasyonla. Bu zehiri benliğinden atabilmesi öyle servis temizlemekle, restart ile formatla olmaz. Bellekte kalır, hasar yaratır. Zehirlenmemek için bol bol yoğurt yiyin.
Deniz mahsulu ile yoğurt yenmiyeceği tamamen hurafedir. Lakerda ile haydari aynı masada gitmez mi, gidiyor.. Balık bayatsa süt ürünü ile çılgınlık yaratıyor. Sen denizden gelene dikkat et, karada herşey sütliman. Berhudar ol evladım!
"Günaydın kalbimin prensesi..."
Serdar Orcin kosuyor, kostukca kosuyor, costukca cosuyor.
Siz bu hikayeyi bir yerden biliyorsunuz, suphe yok.
Seni sevgilin de aglatir, ama takimin seni hickira hickira aglatir. Salya sümük, zangirdatarak. Kendini şaşırırsın, aklin basindan gecer, duramazsin. Ta ki biri seni dürtene kadar. O biri yine sevgilin olur.
Dün aksam maca 1 saat kala stad civarindaki bir köfte arabasi. Bir yarim ekmek. Köfteleri secerek koydu köfteci, 3,5tl. Kesmedi bir 15 dakika sonra bir tane daha. Cepteki bozukluklari uzattim. 2.85 var dedim, 1 köfte eksik koyun lütfen. Begenmissin ki tekrar geldin farketmez tam yapiyorum dedi. Tesekkur ettim. Isler nasil dedim, az seyirci gelir, is oldu mu bari bugun. Kesat ama idare eder dedi. Her maca geliyor musun dedim, burada misin. Buradayim, surekli musterim de var bellidir. Istanbul'da tum maclara gidiyor musun dedim. Hepsine giderim dedi. Nerde oturuyorsunuz diye sordum, Kartal dedi. Bu kofte arabalarini nasil tasiyorsunuz dedim. Minibus var dedi arka tarafi isaret ederek. Söküyoruz, bunlar kolay sökülüyor. Tüm maclara giderim abi mecbur dedi. Tam karsisindaki diger arabayi gösterdi. Bak o da benim hanim dedi. Böbrek hastasi, masrafi cok. Haftasonlari maclar, hafta ici de kebab salonu var orada calisiyorum dedi. Sizin mi dedim kebap salonu. Bizim dedi. Sosyal hayatimiz yok böyle it gibi calisiyoruz dedi. Cocuk da var, calismak gerekiyor ama siz de abartmissiniz dedim. 7 gun de calismayin bari. Olmuyor ki, gidiyoruz bir yere goruyor bir elbise istiyor, almadan edemiyorum. Masraf cok, calismaliyiz dedi. Kolay gelsin dedim uzaklastim.
Hayat herkese mi hopasinanay....
http://www.primmagazine.com
http://www.idontlikemondays.us
http://www.complex.com
http://concretecrayons.blogspot.com
http://www.shootinggallerysf.com
href ~ hard reference
HREF indicates the URL being linked to. HREF makes the anchor into a link. So, for example, this tag creates a link to sevmek-koca-bir-deniz?.html
Calinan herseyinizin yerine yenisi alinir. Ama hayallerinizin asla.
Hayallerinizin kopya haklarini satin alin.
Satin alma ofisinin duvarinda bir tabelada aynen su yaziyordu:
"Kimse ile paylasma ve aksi istikamete dogru kosmaya basla, durma.."
Her yeni gün yeni bir hayat gibi olabilir,
İstersen,
Yani uyumak ölmek gibidir,
Sonra uyanir yeni bir hayata baslarsin,
Bir gün uyandiginda basladigin hayat,
Gercekten yeni bir hayat oldugunda,
Artik hic uyumak istemeyeceksin,
Bir baska dünya mümkün olmasa da,
Bir baska hayat mümkün.
Deterjanlar herşeyi söker bir terbiyesizligimiz kalir baki. Herşey unutulur ama insanlar terbiyesizlikleri ile anilirlar, bilinirler ve unutulmazlar. Terbiye de nasil desem, limon ve soganla ovdugum etin terbiyesi gibi degil ki anlatayim. Ki insan da kedi gibi degil ki ovdugunda kendine gelsin.
Sıkı giren ve introsundaki ayak oyunlari ile Ganz'in "Berbat film"ine ragmen sans verdigim Tony Scott direktorlugundeki bu film iyi bir gune baslangic filmi olamadi. Belki de germedi, oksamadi, sevip sarmalamadi ama sistemle dalgasini borsa manipulasyonu ile yapip cukkayi goturecekken evdeki bulgurdan olan Travolta figuru bir baskasina, bunu okuyan sana birsey ifade eder.
10M$: Federal Kasa'dan bir seferde çekilecek nakit miktari.
"Artık gidiyorum
Beni uğurlayın kardeşlerim
Hepinize eğilerek ayrılıyorum
Yalnız sizin son ve nazik sözlerinizi bekliyorum
Uzun zaman komşuluk ettik ama
Verebildiğimden çok aldım
Şimdi gün ağardı
Karanlık köşemi aydınlatan lamba söndü
Bir davet geldi ve ben yol için hazırım
Bu ayrılış gününde bana bol şans dileyin arkadaşlarım
Beraberimde ne götüreceğimi sormayın
Seyahatime boş eller ve ümit eden bir kalple çıkıyorum"
- R. Tagore, Çeviri (1944) Bülent Ecevit
(şiir 02:41'de başlar...)
seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyim istiyorum.
benim olduğu kadar dostlarının,
dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum.
nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı.
birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız.
paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız.
öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
güzel günlerimizi, evimizde bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız.
yada bazen dostlarla ucuz biralar içerek...
böylece yaşamalıyız işte.
sonra çocuğumuz olmalı,
düşünsene senin ve benim olan bir canlı.
geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız.
sen arada mızıkçılık yapmalısın ve ben söylenerek almalıyım sıranı.
yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın.
hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı.
herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden mutluda olsa, kötüde olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı.
saçlara düşünce aklar, yada gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden.
kavgasız, her sabah cinayetle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz.
geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız.
eve gelip benden kahve istemelisin.
çocuklar gelmeli ziyaretimize, geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız.
ben, "bey" demeliyim sana, sende "hanım".
öyle sevmelisin ki beni bu yazdıklarım korkutmamalı seni.
tebessümler açtırmalı yüzünde.
birgün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde.
birbirimizi sevmenin gururu olmalı herşeyde....
CY
Sevgi ertelenmez dedi birileri, ölmeden sevin birilerini....
Yine de guzel bence Tuncel Kurtiz'i Ramiz rolü ile de olsa sevmesi bu milletin. Tiyatro görmez, kitap okumaz, tarih bilmez, kendisine yabanci, kendisinden baska herkese düsman bu halkin Seyh Bedrettin Destani sahnesinde kosan, sayisiz Turk sinemasi bas yapitinda yer almis "dayi"yi populerlesmis bir dizi ile tanimasi guzel. Bazen Populer Kültür demisti hoca, "iyi seylere de vesile olur".
Bazen ayna bulamaz bir millet, ayna gelir tam karsisinda durur, halk o zaman bakar aynaya ve "Haaaaa" der.. Haaaa demek de guzeldir bazen.
yagmur ciseliyor, korkarak yavas sesle...