Saturday, November 17, 2012

Dag

Bir memleketin en kemiklesmis meselesini sinemasi hic mi anlatamaz? Ya da anlatmaya kalkistiginda bu kadar mi kötü isler cikarir ortaya. Cekim asamasinda türlü yönlendirmeler ve akis degisiklikleri yedigi dedikodulanan "Nefes" adinin yanina "Vatan Sagolsun"u ekleyip son düzlükte direksiyonu ratinge kirmisti ama "Dağ" icin dusundugum tek sey bu üzerine direksiyon kirilan kitleyi salona cekip cekmeyecegi. Malum hassas "mevzular" bunlar. Ne zaman konusu acilsa herkes baska yerinden içleniyor, ki içlenmemek mümkün mü?
Jack Gyllenhall'un yanina koysan ikizi sanılacak "Oguz" karakterindeki Caglar Ertugrul, "Nefes"in olmaya calistigi FMJ cast'ina konsa siritmayacak esvapta. Ama ne Dağ'da durmus, ne konunun icinde, ne de gercekligin. Evet kaşınası bir "hep aynilari ölüyor bu daglarda" durumu var ama bunu film boyunca "düşman"dan başkan bir tanimla karsilanmayan öteki tarafla beraber böyle mi yapabileceksin. Filmin sonunda 28 senelik muhasebe ekrandan akarken ve filmin basinda da TSK'ya selam cakarken, klark yaparken sorsalarmis onlar "Düşman" diyorlar mi?

Ziyadesiyle kötü, ziyadesiyle Amerikansinemaciligi-savaşkahramanciligi rüyasinda.
Bazi yerlerinde trajedisinden degil absürtlügünden gülmek zorunda kaldim.

0 comments: