skip to main |
skip to sidebar
"Çocukluğumdan beri bir tabiatım vardır, oturduğum evde ne ana, ne kızkardeş, ne ahbapla bulunmaktan hoşlanmam. Ben, yalnız ve bağımsız olmayı, çocukluktan kurtulduğum günlerden başlayarak daima tercih etmiş ve sürekli olarak öyle yaşamışımdır. Tuhaf bir halim daha var: Ne ana -babam çok erken ölmüş-, ne kardeş, ne de en yakın akrabamın, kendi tutum ve düşüncelerine göre, bana şu veya bu tavsiye ve nasihatta bulunmasına tahammülüm yoktu"
Herhangi bir fotoğraf karesinin, onun çekenle arasında kurulan bağ ve çektiği anda düşündürdüğü hissettirdiğinden öte yanda, bu fotoğrafı yayarak düşündürmek istenen ile algılanan arasında bazen hiçbir alaka olmayabilir. Birbirine zıt haller de içerebilir ki bir fotoğrafın asıl hikayesini bilebilmek çoğu zaman zordur. Çekildiği anda tanıklık eden, edenler kadar, o ana ilintilenecek bir başka an ya da an'a dair hikayeyi bilmek, tanık olmak da gerekebilir. Bir fotoğraf bazen sadece çekenine bir şey ifade ettiği gibi; her bakanın başka anlamlar çıkaracağı bir şeye de dönüşebilir. Tüm bunların elbette insanın sakat beyni ile yakın ilişkisi vardır. Olmasın mı?