Monday, July 16, 2012

Umudunu Yitirmiş Bir Ülke

Son 10 yili her günü bir öncesinden daha kötü, daha sarsan bir ülkede saglikli ve mutlu bir hayattan -uzun vade talep etmesek de-, bir gündelik hayattan bahsetmenin bile mümkünati yok. Kalmadi da artik. Hep fillerin tepindigi yerde yine ve yine ezilen çimler. Direksiyonda kimin oldugunu önemi yok. Her eline kontrolu alan bir bedel ödetme cabasinda. Önce birileri, simdi bir baskasi.
Takintim baska türlü. Dün Diyarbakir'da olanlari gördün mü dedim bir arkadasima. Haberim yok dedi. Artik smartphone'u olmayan yok. Kabul edemiyorum. Zemini bu kadar kaygan, günü gününü tutmayan bir ülkede olan bitenden bu kadar bihaber olmanin kabulu yok. Ama böyle. Kizilabilir de bulmuyorum. Arzu edilen tam da bu, "bikkinlik" yaratmak. Anormal oluslari, normallestirerek sindirmek.

Bilemiyorum, bir intikam tarlasi mi sürüyorlar. Kendilerine mi sormak lazim. Bilemiyorum. Dün ugradiklarini düsündükleri -ki ugradiklari- mezalimin bir öcü bu. Baska bir aciklama mümkün olamiyor. İyi de ne kadar? Nereye kadar intikam? Kac litre kanla doyar bir insan? Hangi görmemislik, hangi cehalat, ne ebatta bir cüret esir alabilir bunca insani bir ülkede?
Sikayetci olan kime sorsan, hepsinde bir cekip gitme türküsü. İyi de nereye? Neresi seni bekliyor? 
Kaldı ki, seni burdan gitmek fikriyle dolduranlara, kacmanin cozum olduguna inandiranlara bunu yaptigina pisman etmen gerekiyor.  Densizligin, hadsizligin, kastetmenin de bir siniri var sanki. Kacmadan önce,senin sinirin, kabulun nereye kadar bunu düsünmeli önce.
Bunca sacmalik yasanan bir ülkede, aci veren bu sacmaliklari yaratanlar degil bunlari kabul edilebilir, siradan seylermis gibi gören yiginlarin varligi.
Sevmediginle bir arada ne kadar yasarsin?

 ***


Acaba aralarında bilmediğimiz tuhaf bir kültün inancıyla bağlantılı bir gizli anlaşma mı var? Bizim bilmediğimiz hangi zaferin nişanesi oluyor ölü Yunus’un bakışları. Onları mutlu eden nedir? Yunus’un son anına yetişip fotoğraflarını çekebilmiş olmak mı? Kaldı ki o da bir fotomuhabirinin başarısı.

Pekiyi, ey pazar günü okuru, sence bu fotoğrafta bütün sınırları zorlayan bir tuhaflık yok mu? Kime danışsak da yaptırsak bu resmin okumasını? Psiko-patoloji uzmanları elimizden tutmaz mı? Nörologlar, sosyologlar, siyasetbilimciler, el aman!

Aklımızı korumak zorundayız. 
Yıldırım Türker, 15.07.2012

***


Dayanılmaz, çekilmez, kabul edilemezsiniz, kusura bakmayın.
Evlat olsanız sevilmezsiniz.
 

2 comments:

anotherstar said...

"gelecek uzun surer" huxley'e gore..ve hicbir sey ayni kalmaz, sonsuza dek surmez. bir seylerin bittigi yerde baska seyler baslayacak onlar bas olacak, baslar ayak. ama bunlar sadece bizlere yani omru bicilmis insanogluna uzun gelecek, yoksa dunya tarihi insanlik tarihi icin kisa bile sayilabilir donemler bunlar.

boyle de ciddi yorumumu birakirim...

Najaz said...

Hepimiz bir lağım çukurundayız; bazılarımız yıldızlara bakıyor.