Wednesday, December 31, 2008
Tuesday, December 30, 2008
One year in 40 seconds
1 senelik sabir kimde var?
One year in 40 seconds from Eirik Solheim on Vimeo.
Thursday, December 25, 2008
Man of the West
Man Of the West (1958)
Gary Cooper'dan harika bir western.
Dün aksam tesadufen yakaladim tvde.
Wednesday, December 24, 2008
Openhouse
Tuesday, December 23, 2008
Batan Project #9
Etiler'de meydanda köşede konuşlanmış, kendini yıllardır gizlemeye çalışan, açıldığı günden bugüne kadar bahçesini sayılı kez kullanmış, bu daha çok gizli konken partisi evi kılıklı Paul şubesi nalları dikerek Etiler'den ayrılmış. Paris'tekinde mutfağında fareler cirit attığı için kimsenin yüzüne bakmadığı Paul'e İstanbul'da insanlar kazıklanmak ve oymalı burmalı sandalyelerde kıç masajı yaptirmak için gidiyorlardı. Bir kez gitmek hatasında bulunmadım değil, o yüzen böyle sallıyorum arkasindan rahmetlinin.
Sunday, December 21, 2008
Levrek Fileto
Hastayim bu minimize/minimal "fiti fiti"mutfak figurlerine.
Ince bir iscilikle isliyor şef eldeki filetoyu.
Kaz cigeri nerden buluruz orasi muamma.
Ristoranti Re Degli Amici
Ristorani De Regli Amici.
Domuz eti ve Bucattini (bir tür makarna) karisimi.
Tavalari sevdim.
Saturday, December 20, 2008
Fortunato
Roma'da tur devam ediyor...
Trattoria Del Pantheon'daki Fortunato restoranindayiz.
Chef Sergio Baltasari ufak olgun/etli enginarlarla cosuyor, costukca costuruyor.
Şunu anliyoruz ki İtalyan mutfagi ançuezsiz yapamiyor.
Dana budu yapimina dikkati cekerim...
http://www.ristorantefortunato.it/
Ristorante Fortunato Al Pantheon
Via del Pantheon 55, 00186 Roma
Tel.: 06 6792788
Fax.: 06 6793683
Checchino
Roma sehrinde ufak bir tur, sonra ver elini Checchino Restaurant.
1887'den beri varolan restoranda Elio Mariani, ancuezli yesil salata yapiyor.
http://www.checchino-dal-1887.com/
Yaşar Alptekin
Gecen gün "Din bir ticari meta midir?" diye sormustuk havaya ve suya. Herkesin kendine gore kiymetli degerlendirmeleri var suphesiz. Konunun merkezindeki Yasar Alptekin benim icin, bu son donem muminliginden ziyade 80'lerdeki diskocu genclik filmleri ve universite yillarimda Bakirkoy'de bir arkadasin evinde tünedigimiz zamanlarda, sokaktan "ekibi(timi)" ile gectigi post 90 döneminden yer etmis hafizamda. Yasar Alptekin, aslinda Yusuf Azuz, Engin Koç, İsmet Özhan ve Atilla Saral gibi dalyan modellerin ortamdaki hanudu kaldirdigi zamanlarin piri ve o tarikatin şeyhi olarak da hatirlaniyor. Dergahadüşmüşlüğü pek yeni degil yani.
Şahin Uruk'un "Kadıköy Felsefesi'ne Giriş" adli kitabindaki Bob Dylan Konseri baslikli hikayenin son paragrafinda Yasar Alptekin'den söyle bahsedilir:
"Konserde sunucu Yaşar Alptekin'di. Yaşar Alptekin, hepimizin bildigi gibi ibneydi. Sahnede dans etmeye başlamıştı. Ayağunda uzun bir çizme, üzerinde de deri bir pantolon vardı. Dans ederken arada bir ayağını eliyle tutup, sırtına değdirmeye çalışıyordu. Tabii başaramıyordu. Çetin onun hakkında bir yazı yazmıştı. Yaşar dans ederken ayağını götüne sokmaya çalışıyormuş. Bunu gazeteye basacaktı"
Şahin Uruk'un kitabi Altikirkbes'ten cikmadir. Daha sonra cok aranan bir kitap oldugu icin, Phoneix adinda bir yayinevi tarafindan da tekrar basilmis, kapak tasarimi degismis.
Sütlü Günlüğü #005
arada bos zamanlarinda websitelerini valide etmeye calisiyor...
Sütlü'de durumlar sütliman degil. Evde hakimiyetini kurmus durumda. Kah bir odada kalorifer altinda, kah salonda bahceye ayar veren bahcivan kivaminda. Kuslar, böcekler. Az önce kakaolu kekimden de yiyerek beni yine sasirtti. Kedileri bu yuzden cok seviyorum. Ne zaman ne yapacaklari ve ne yiyeceklerini kestiremiyorsun. Makarna, tavuk parcalarini kuru mama disinda daha fazla tuketmeye, mutfaga ne zaman gitsem hazirladiklarima salca olmaya devam ediyor. Hastasiyim!
David Rocco
David Rocco ve tabi ki Vespa...Memleketi Yemekteyiz adli yemek masasi etrafi harp hümayünü ve ona dair binbir cesit lakirdi malzemesi sarmisken, her isteki bu adaptasyon kazazedeligine karsi nefes almak icin solugu Home TV'de aliyorum gece vakti. Karsima 1'i Roma taraftari 2'si Juventuslu ve 1 biri Fiorentinali 4 kisinin oturdugu bir evden italyan lezzetleri cikiyor. David Rocco, Fiorentina taraftari (izledigim bolumde Artemio Franchi'de bir maca giriyorlar, yemek sonrasi). Hayati Floransa, Sicilya ve Amalfi kiyilarinda geciyormus. Italya'nin Jamie Oliveri'i diyorlarmis. Ne fena, birsey olunca en fazla "falancanin filancasi" olmak... Ama yigidin hakki yigide Jamie ayri bir alem. Bir ara NTV'de yerli Jamie, Isvec patentli Mehmet Gürs vardi, Lokantadan Eve, yerilebilen ama izlenebilen bir programdi. Neyse David Rocco, 3 futbol delisi arkadasina Serie A bol soslu salonunda yigdi yemekleri. Not aldim yayin saatlerini, bundan sonra kacmaz.
Mesela bugun su saatlerde var;
- 20 Cmt 10:30 DAVID ROCCO'S DOLCE VITA
- 20 Cmt 11:00 DAVID ROCCO'S DOLCE VITA
David Rocco hakkinda daha fazlasi..
Wikipedia'da David Rocco
Digiturk'te programinin yayin saatleri
Friday, December 19, 2008
Gabriel Obertan
Kurayi gorunce aklima Giovanni ve obsesifi Obertan geldi.
Cekirge bir sicrar (CL), iki sicrar (Uefa Cup), ucuncu de artik tokatlamanin vakti geldi. Sonrasinda hamburger, islak hamburger, bol soslu.
Son 8'den sonra 5 mac kaliyor geriye.
18/18 Subat 2009 Chaban Delmas Girondins de Bordaux - Galatasaray SK
26/27 Subat 2009 Ali Sami Yen Galatasaray SK - Girondins de Bordaux
Giovanni - "Yavas .... kirma"
Thursday, December 18, 2008
Chuck is not dead, He is Death!
"Doğum günü olan 13 Mayıs 1999'da beyin tümörü olduğu teşisi konulur. Bunun üzerine diğer gruplar ve hayranları yardım kampanyaları,konserler düzenlerler. Chuck için yeterli ameliyat parası toplanır ve ameliyat olduktan sonra Chuck beyin tümöründen kurtulur. Bir süre sonra Chuck'a gene beyin tümör tehşisi konulur,yeterli parası olmadığı için ameliyat olamaz. Tedavi masrafları 70.000 dır ve bu ailesinin karşılayamayacağı bir miktardır. Gene de müzik yapmaya devam eder. Kemoterapi ve radyoterapi gören Chuck zayıf düşer.Chuck'ın ilaçlar ve tedavi yüzünden zayıflayan vücudu daha sonra zatürreye yakalanır. 1 aylık komadan sonra 13 Aralık 2001 saat 3.00 'te hayatını kaybeder."
http://tr.wikipedia.org/wiki/Chuck_Schuldiner
Tuesday, December 16, 2008
tasev #13 (Woonhuizen)
Grosfeld van der Velde's S House
http://www.grosfeldvandervelde.nl/projecten/woonhuizen/woonhuis-s-breda
Monday, December 15, 2008
John Zorn & Extreme Noise Terror
Sabahin 04:30'unda ben bir yandan is yetistirmeye calisirken, Fünf'le motivator muzik arayislarina Viyana'dan cok sert bir cevap gelince Naked City ile.. John Zorn dalgasi, James Bond Theme icrasinda uzerindeki ENT tshirtune kadar uzadi. Evet bir ara is yapmak lazim.
Moda insanin kendisine Extreme Noise Terror t-shirt'u giydirmesidir
Yarida kalan Quantum Of Solace'in hikayesi de ayri bir posta, insallah&masallah.
Eskilerden bir yaziyla Grindcore
Breakcore
Eskinin tüm x-core stilistleri, elektronikle harmanlanmak zorunda kaldilar. Tercih meselesi ve tabi ki disiplin. Oldschool kalmak ne kadar mumkun bu acimasiz dünyada heyhat! Carcass öldü, Napalm Death yasiyor. Grindcore, Breakcore'a mi donusuyor?
80'lerdeki ND albumlerinin studyo olanaklari ile simdikiler ayni mi?
Bu harmonizer(*) kullanmayan tek vokalin Barney oldugu gercegini de degistirmiyor.
Breakcore icin son günlerdeki favorim Larvae.
Bir ara onlardan da bahsederim.
Merak eden varsa Breakcore nedir, ne degildir, asagida bir documentary var.
What is Breakcore? (baby don't hurt me, don't hurt me, no more) Breakcore is the bastard hate child of jungle, happy hardcore, gabba, speedcore, drum 'n' bass, techno, electronica, IDM, acid house, ragga, electro, dub, industrial, noise, grindcore, hardcore, metal and punk. This is a statementvideo/documentry on one of the most progressive music scenes. (german/english | color | stereo | 30 min. | Austria)
(c) 2006 Bertram Koenighofer & David Kleinl
(*) Harmonizer: Sesi brutal ve scream vokale donusturmek icin kullanilan yasal doping maksatli vokal kiti, araci
Sunday, December 14, 2008
Lafın tamamı deliye söylenir
...lakin delilik de tanriya yakin olma halidir. Delilik mertebedir. Ulasmaya calisma.
Saturday, December 13, 2008
Friday, December 12, 2008
Zorla Rui Costa'lık Olmaz
Vasatların İktidarı #1
Bir "Vasatlarin Iktidari" orneklemesi.
Capsizligi ilk gününden ana rahmine yerlesmis, haber bultenlerini Omur Varol gibi sahsina munhasir TV korkuncuna emanet eden bir Türk TV kanallamasinin Istanbul'un gobeginde Akmerkez'in duvarlarina "muhtemelen" kriz firsatciliginden dikeyazdirdigi essek kadar reklam panolari. Reklamini yaptigin mal da mal olsa.
Varoş
Hazine arazisine coken devrimcilerden menkul varoslar. Banliyo yasam formu da bizim sark kurnazi insanimizin kolonilestigi yerlerde elden gecince, baska anlamlara bürünüyor. Yurtdisinda da gordum ki banliyo sehrin disinda, olabildigince imkanlardan, kozmopolitlikten, estetiklikten yoksun, robotiktir. Siz hic bogaz manzarali varoş gordunuz mu?
Birol
... hep ayni kaldirimda karsilasiyoruz. Mahallenin bakkal tarafinda daha cok takilsa da -Irfan'in ekurisidir- Birol ile tesviki mesaimiz hep bahce tarafindaki kaldirimda. O evden cikar, ben evden cikar, ortada bulusuruz. Sozlesmis gibi. Birol nereye, "asagi ganyana ordan da kahveye, gelsene" der. Ben de hep ayni yalani atarim, "Bir yukari cikiyorum, islerimi halledeyim ugramaya calisirim" Simdi gidecegim duman alti olacagim. Bitirim kahvelerinden de epeydir uzagim. Universite yillarinda bir ara Besiktas Koyici'nde avludaki ganyan bayine sarmistim. Bir de Mehmet Eksi'nin toprak sahasinin oradaki ganyana bundan 5-6 yil once seri kosturmuslugum var. Birol acaip bir adamdir. Yillardir degismedi ama gittikce cokuyor, biliyorum birseyler kullaniyor. Irfan da soyluyor. Ama kazik kadar adam, ona biz mi yol yordam gosterecegiz. Ne is yaptigi da muallakta. Isi gucu birakmis artik evde kendini iyice tukenise vermis dedi en son Irfan. Bakkala takilan bir Ahu Tugba klonuna sarmisti. Filiz sahi ne oldu acaba, epeydir gormuyorum. Irfan, Filiz'le kanka olmus, sabaha kadar ayakta duran Filiz hanim sabahlari bakkala iniyor, Irfan cayi koyuyor, ben spordan cikiyorum, Filiz kaşar ve salam kesiyor, beni buyur ediyorlar "spor yaptim yok yemiyeyim" diye elimin tersi ile itiyorum, Irfan Filiz'e Birol'un ona nasil asik oldugunu anlatiyor. Birol gece gunduz Filiz'e sms atiyormus, agdali siirler, ozenilmis satirlar. Birol'un bunu bildigimden haberi yok. Ayni kaldirimda, kahve, ganyan, naber abi, Cimbom bu hafta ne yapacak, boyle oyunun icine sicayim, boyle futbol ligine tukureyim gidiyor, geliyor, hep ayni seyleri konusuyoruz karsilasinca. Birol kendini yiyip bitiriyorsun o karidan birsey olmaz sana diyemiyorum. Sirf sac boyasi yer bitirir seni. Birol kosturuyor kahveye, ben yukari cikiyorum. Ozcan abi ile Ercan abiyi selamliyorum, Ercan abi "Hani fotograf cekecektik " diyor. Tamam diyorum Besiktas macindan once halledelim. Yine sözlesiyoruz. Birol'un "tamam kahveye gelecegim"i gibi olmasin diyorum icimden. Ne kadar nefret ediyorum verilip yapilmayan sözlerden, unutulan islerden... Birol ansizin bir gün evde nallari dikecek biliyorum, hayatin da bir istiap haddi var.
Wednesday, December 10, 2008
Pireylist #005
Tüm atlanmis pireylistler adina,
tek sarki herkese iyi gelecek.
Billy Idol'in 1993 tarihli albumu Cyberpunk'tan.
Fazla kasmayin, salin kendinizi diyor Billy baba.. Uyalim lutfen, relax!billy\ idol\ -\ adam\ in\ chains.mp3
Dinlemek için
do you want to be hypnotized
all you have to do is move your body
in what ever way feels comfortable for you
just let yourself sink into the groove
and move
fix your eyes on a spot
it doesn't matter where
just fix your eyes on on espot
and begin to relax
feel your mind and body
beginning to wind down
wind down, wind down and relax
if you have any thoughts
just let them drift through your mind
like beautiful clouds
across a clear blue sky
just through your mind and away from you
through your mind and away
as you relax
deeper, deeper and deeper relax
just let go of stress and tension
let go of worry and doubt and relax
imagine a staircase standing in front of you
with ten, wide, safe, stairs
down, down to a perfect relaxation
down to peace and contentment
down towards the happiness that you deserve
and as i count down from ten
take one step with each number
one step down
10, 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1
deeper, deeper, deeper relax
that's it just let go and relax
you've stolen my heart it's true
you see the shape of things to come
why give up our lives to the brutes and fools
tear it all apart
you see the shape of things to come
why? this now girl
will we kill each other
like adam in chains
i want revenge
like adam in chains
i want revenge
adam in chains
they've broken your heart
ah yeah, they're gonna tear your world apart
why make up a lie
and believe it's true
ah, tear it all apart
i know the shape of things to come
why this now girl
will we murder each other
like adam in chains
i want revenge
like adam in chains
i want revenge
like adam in chains
i want revenge
want revenge
in the mind of a madman
there are colour explosions
an eclipse of emotion
why tear our world apart
why tear it all apart
why tear our world apart girl
Thursday, December 4, 2008
28 MILLIMETRES
39€
PORTRAIT OF A GENERATION (2004-2006 in Montfermeil/Clichy-sous-Bois)
FACE 2 FACE (2007 in the Middle-East)
WOMEN (Current project including sections from Africa and Brazil).
JR: 28 Millimetres also includes a number of never before seen photographs from exhibitions including Amsterdam, Paris, London, Berlin, New York and Brussels, as well as a section dedicated to JR's artwork and pieces.
An annex part presents an original project called 'Los Surcos de la Ciudad - The Wrinkles of the Town' (Cartagena, Spain - 2008).
All texts included are in English.
Compiled and edited to coincide with JR's most recent exhibition in London, October 2008, this limited edition book is the first anthology of his work. It promises to be an essential book for all Contemporary Art enthusiasts and libraries."
JR / 28 Millimetres
154 pages, colors
cover high quality, vernis sélectif et tissu
31 x 23 cm - ISBN : 978 0 9560007 0 5
édité par Steve Lazarides, Londres, octobre 2008
Wednesday, December 3, 2008
Ne zaman gelecek o büyük gece....
...bekliyoruz sizi Kemanci girişinde!
NAPALM DEATH 1o OCAK'TA İSTANBUL'DA!
Hac zamani 10 Ocak 2009'da. Biletler sinirli, 350 adet. 30ytl'ye satilan biletleri Bakirkoy Riot'ta bulmak mumkun. Diger satis noktalarini bilmiyorum, tanimiyorum.
Bu arada yeni album Time Waits For No Slave de online ortamlara düsmüs. Meraklisi, kaşarlisi, yaslisi, gencine.... Acilen kulaklara zerk edilmek üzere...
Graffiti Art Styles
This book presents a classification system for graffiti art styles that reflects the expertise of graffiti writers and the work of art historian Erwin Panofsky. Based on Panofsky's theories of iconographical analysis, the classification model is designed to identify the style of a graffiti art piece by distinguishing certain visual characteristics.Tested by image cataloguers in archives, libraries, and museums, the system assists information professionals in identifying the iconic styles of graffiti art pieces. The classification system also demonstrates the relevance of Panofsky's theories of iconographical analysis to the provision of access to non-representational or abstract art images. The result is a new paradigm for Panofsky's ...
Satin al...
Tuesday, December 2, 2008
Vespa #21
Gecen cumartesi derbi oncesi apar topar lotarya pesine kosturdum. Yagmura ragmen ciktim, semsiye ile. Katlanamayan uzun semsiye ile motora binilemiyormus. Sol gidona taksan freni sikistiriyor basi, sag gidona koysan gaz ayarini engelliyor. Bacak arasina alsan, ya ondeki arabaya koydugumda karnimdan girip sirtimdan cikarsa semsiye? Sürerken tepemde duracak sekilde, telefonu hani cenen ile omzun arasina sikistiriyormus gibi sopa kismini alsam ole yanak-omuz arasina. Tepemde semsiye gidebilir miyim.. Gidemedim ole de. Bela oldu semsiye. Acilmadi semsiye...
Dün aksam Sanat Cafe'den donduk Enis'le, otoparkta motorlar uzerine lafliyoruz. Benim ayak marsi basmiyor dedim olmuyor. Akü ile basim zaten dertte. O kendi endurosunu atolyeye goturmus. Kışı orada gecirsin diye. Akü baglantlarini sök dedim, 15 gunden fazla yatacaksa motor, akü bosaliyor... Cikarip direkt sicak ortamda evde tutmak da bir cozum dedi. Sen akü ile ne ugrasiyorsun ki bitse de ayak marsin var dedi. Olmuyor abicim olmuyor, basiyorum olmuyor dedim. Bir kenara cekil dedi basti marsa motor calisti. Cocuklar gibi şen, cocuklar gibi şakrak.. Arkasindan ben bastim calisti. Simdi motor sicak diye calisiyor dedim. Bu iste bir is var.
Monday, December 1, 2008
medeniyet
bir medeniyet lafidir gidiyor. herkes kendine göre medeniyet tarif ediyor. efendim medeniyet o degil de budur su degil de budur. medeni olmak budur. nedir bu medeniyet? bakin sunu soyleyebilirim, vergisini istediklerinde fellik fellik kacilan bu jeeplerinizde giderken kaldirimdakileri boydan asagi islatmak degildir mesela medeniyet. ona eminim. simdi herkes kendi olcu birimleri, damdan duser ahlak anlayislari, fasit dairelerinin otesinde degisen, bozaran algilari ile medeniyet olcusu vermeye devam edebilir. belden asagi verdi dalgayi, serefsiz.
tüyleri diken diken eden
iki sey tuylerimi diken diken eder: eski tuplu tvlere kolumu yaklastirmak ve tezahuratlar. epey zamandir bir tezahurat benim tuylerle bu kadar iyi iletisime gecmemisti. kotu mactan, iyi beste, seviyor tabi herkes herkesi kümeste...
giden her sevgilinin ardından
hep biz olduk el sallayan
haykırsak duyarlar mı sesimizi
hangi sevdadan galip çıktık ki
yürüyoruz sessiz ve kederli
nevizade geceleri
inletiyoruz her çıkışında
istiklal caddesini
boşuna çekilmedi bunca çile
içiyoruz gündüz gece
haykırdık ama duymadı hiç kimse
peşindeyiz heryerde
zaten aşklar hep yalan dolan
sonu hep acı hüsran
bize her sevdadan geriye kalan
sadece Galatasaray
cimbombomum cimbomum
canım feda olsun sana
hiç bir şeye değişilmez
senin sevgin bu dünya da
http://www.youtube.com/watch?v=a4ZWclUR_Fs
Subscribe to:
Posts (Atom)