Saturday, June 11, 2011

597 days ago

"Neyse ki akış, dünyada kodlanabilen tek şeydir de. Unutmayalım ki, fikirler akışlardır: Herakleitos “aynı nehre bir kez daha giremeyiz” demesinin ardından ekliyordu: “üstümüze başka başka sular geldikçe, hem biziz, hem değiliz.” Sorunun bir zaman sorunu olmasından çok, bir akış sorunu olduğu besbellidir. Yine unutmayalım ki, arzular akışlardır; davranışlar akışlardır; zaman ve olaylar akıp geçerler. Ve hepsinin kodlanması gerekir: Saçlar uzadığında iki şey yapılabilir; Orta Asya göçebelerinde yaygın olan örgü modelleri, İslam uygarlığında vaazedilen örtü, yani tesettür modeli. Bu iki estetik model birbirleriyle buluşup karışabilirler de. Kadın saçı bir akıştır; değişik kodlar tarafından kesilerek düzenlenir – bu yüzden genç bir kızın saç kodu vardır; bir dulun saç kodu vardır; evli bir kadının saç kodu vardır ve bunlar aynı modeller değildirler. Yapısalcılığın bu türden kültürel kodlara eğildiğinde göremediği tek şey, kodların kendi başlarına, soyut yapılar olarak var olmadıkları, kodlanan bir şeyin, yani akışların bulunması gerektiğidir. Haçlı Seferleri’ndeki akış da, başarıya erişildikçe yerleşikleşme adına yeniden kodlanır: Kaleler ve ruhani rejimler kurulur, Ortaçağın bütün hiyerarşik modelleri Levanten toplumlar arasında yeniden yürürlüğe konulur. Bir şey daha eklemek gerekir; modeller “özgürlük alanları” açabildikleri kadar, onları boğabilirler de. Şimdilik bilinmesi gereken esas sorun, her şeyin akış olduğu (maddelerin akışı, insanların akışı, paranın akışı) ve bu akışın pekâlâ fiziksel bir akış olduğudur. "

Ulus Baker

0 comments: