Friday, March 19, 2010

Taksi Günlükleri #002



Hastane kokusu diye birsey var. Her hastanede ayniysa bu koku, "hastane kokusu" diye birseyin uretilip hastanelere sikilmadigi ve bunun insanlar uzerinde %80 tansiyonu dusurme ve insanin kendini kotu hissetmesine yol acan bir esans olmadigini kim iddia edebilir? Alisveris merkezlerinde insanlari tuketime iteleyen kokular yerlestirmek gibi. Gece 03 gibiydi, attim kendimi refakat odasindan. Kapidan cikana kadar tansiyonum dustu. Kapidaki ilk taksiciye "Lutfen beni iyi corba icecegim bir yere götürür müsünüz" dedim. Sofor dusundu tasindi, elindeki bas konus'undan ekibi aradi. Yakinlarda iyi corbaci neresi var dedi. Bir tanesi Cengelköy dedi, bizse Göztepe Medical Park'tayiz. "Cengelköy'e gideceksek, Apik'e gidelim" demedim. Neyse ki yine ben verdim rotayi "Kiziltoprak" dedim. Zaten "Emmi" de oradaymis. Bir sokak, sonraki sokak, geri dön derken güc bela yeri bulduk. Otantik ve Zeugmatik. Duvarlarda garip Antep gravürleri. "Hanci bana bir corba" diyebilirsin, öyle hissetmek istersen diyebilirsin. Bizim kendimizi nasil hissettigimiz zaten hep dediklerimizle alakali degil mi. Agzimizdan ne cikarsa ona göre egilip, bükülürüz. Roka yigildi, mercimek geldi. Corba gecer oyu aldi. Sofor birakirken "Beni ararsan tekrar gelip alirim, ayni paraya" dedi. Garip muhabbetlere, garip insanlara ezelden beri takiliyorum. Kalkasim gelmedi, bir corba daha, bir corba daha derken, bitirimi, fönlüsü, alemden cikani, daltonlusu, sessizi, hirlisi, hirsizi... Herkes birsey anlatiyor. Kafasi güzelken insanlar hic mi sacmalamadan duramazlar ve bizim guzel insanimiz dukkan esrafi ile gedikli müsteri oyunu oynamayi ne cok sever. Fenalik geldi, benden once masasindan kalkan adam cikis kapisini bulamadi. Cunku icerden tum kapilar disari aciliyor gibi, ona da soylemistim butun yollar sana cikiyor gibi. Garson ekipasyonu topluca biyikaltindan güldü, bense gizlemek geregi bile duymadim. Tatli sarhos, cakir keyif.. Aradim, "kos yetis gel al beni bana burasi da basti" dedim. Yine sonraki sokaktan cikti sofor, yanlis girmis. Kafa kafaya karsi yonden gelen arabaya cakacakti, uzaktan seyrettim. Onumde de frenli mrenli fiyakali durdu. Daha hastanenin onunden binerken 5 dakkalik yolda bana kisa film senaryosu anlatti. Niye bu yakinlik bilemiyorum. 35 lik bir arkadaslari, "bekarmis" bugune kadar, ilk defa bir kadinla aralarini yapiyorlarmis, ben de onun uzerine gelmisim, cikmisim hastaneden.. Yani film cekiliyormus, akillari orada. Ben arada bir git - bir gel ile girince, "araya parca giren" filme dondu is. O yuzden donus 5 yerine 2 dakikada oldu. "Ne bos oluyor bu yakada yollar dedim bu saatte".. Orali bile olmadi. Hastaneye geldik, yolda 2 cevirmeden tiris gectik, inerken: "Sabah arac lazim olursa ara, ben sana arac ayarlarim" dedi. Tesekkur ettim, belki sabah arac kalmayabilirdi sehirde. Kaydettigim telini sakliyorum, o yöreye düsersem bir daha, filmin sonunu soracagim.

2 comments:

Gadno Kopele said...

güzel hikaye abi, canımızı da çorba çektirdin gurbet ellerde.

Mert said...

Mekan "Dürümcü Emmi" İtfaiye'nin karşısı. Söğütlüçeşme