Monday, February 26, 2007

Can Not Access

Death'in Pull the Plug'indan Bob Sinclair'in World Hold On'una gecis yapmak ciddi sorunlara isaret ediyor aslinda, kabul edilebilir.

Topa Kafayla Giren Adamlari Sevmek Gibi: John Terry

Haftasonu Curling Cup'da Arsenal ile Chelsea arasinda oynanan final macinda, Chelsea'nin belki de tek sevimli yüzü "büyük kaptan" sifatina yakisir adam John Terry, 6 pas icinde ayaga kafa uzatmak suretiyle gönüllerdeki yerini saglamlastirmis, saffini peklestirmistir. Medya, o su bu "ölümden döndü" demis ama, böyle adamlara birsey olmaz, yani olmamak zorunda, olursa hep beraber ölelim.


"cinnet"

cuma erken cikis, kos yetis, vipte dedikodu, kongre oncesi tiriskadan nameli muhalefet sesleri inletemiyor hicbir yeri, mac patates, futbol yok, mactan sonra Güler yalan oldu, otelde kumar var, mactan sonra sokakta bira, aferin cocuklar aferin cocuklar, lupita, yodel, giovanni elele, mactan sonra evlere, köprüler yerlesir, festivaller kacirilir, kacan festivalin sizisi creative review ile dindirilir mi, -se de olur -samasa da olur, samast sapkalari üstüme üstüme geliyor, agizlarinin ortasina cakasim geliyor, gelirken tüm bunlar otto'ya ayaklar kayiyor, daver or dilaver bir bira veriyor, ustune bir bira daha veriyor, sea salad'i güzel oluyor, ondan sonrasi cok daha güzel oluyor, zaman akiyor, akiyor, aksam oluyor, bardaklar bosaliyor, takat tükenirken kosarak festivale gidiliyor, lunacy'e kalan tek biletle k19'laniyor, oluyor oluyor güzel oluyor, atki unutuluyor, kacarak eve gidiliyor, dergiler, kitaplar, gazeteler, yigintilar; odanin tez zamanda çöp eve benzeyen daginikliktan kurtarilmasi lazim geliyor

Thursday, February 22, 2007

Vatandaşın Fotoğrafla Sıkıntısı

Evvelki akşam Mecidiyeköy'de köprü altında orayı burayı falan fotoğraflaya fotoğraflaya meydandaki duraklara kadar yürüyorum. Bir kere halkın elinde fotoğraf boynunda atkı olan tipe "göte bak" gibi bakması -ya da ben öle zannediyorum- sinirimi bozuyor. Sanki şerefsizce bir iş yapıyoruz. Sokakları börtü böceği çekiyorum kime ne.

Durakların orda da, karınca perspekifine tutuk haldeyim, yerden bir kaç görüntü alayım dedim; 4-5 kare çektikten sonra bir genç yanaştı ve şey dedi:
"Abi paparazzi misin?"
Fotoğraf makinesi olan herkes paparazzi mi? Halkı, vatandaşı çekmek paparazzilikse hem papa'yim hem ragazzi'yim. Cok gecikmedi:
"Samdan a gidiyor musun" dedi.
Hoppala dedim icimden. Neyse arada iki shot uc laf derken, ayni otobuse binme, gencin $akimaya devam etmesi sonucu arkadasin TGI Friday's de guvenlikci oldugunu anladim. Yani kendisi söyledi. Gel bir birami ic demedi ama fena bozuldum.

Fotograf cekerken sıkılıyorum. Toplum daraltıyor. Çekip hemen kaçmak gerekiyor. Acele işleri de sevmem. Çözmem lazım bu sorunu.

Wednesday, February 21, 2007

Nevale Vekeyşın'dan Öte

Hic "auto vacation reply" hazirlama ihtiyaci duydugum bir hayatim olmadi. Bazi arkadaslar var mesela, mail atinca onlara, autoreply geliyor: "Suan falanca santiyedeyim, sehir disinda, lutfen X hanimla kontakt kurun" yahut "Paris'e tatile gittim, gelicem. Ben gelene kadar beni kiskanmakla gecirin o deli vakti" gibisinden.

Ben nevale alisverisinde iken sms atan ya da arayanlara autoreply vermek, "carsida pazarda deli divanelerdeyim, taze sogan pesinde, roka tere avindayim" demek istiyorum. Ama Turkcell'in bu servisleri ile ugrasacak kadar zihnim acik ve bos degil. Ben dolu bir adamim yahu, onu demeye getiriyorum.

Doluydum hakkaten. Cumartesi haftasonunu validehanimla keyifli bir haftasonuna cevirmek icin Levent Carsi'ya daldim, once Sirvan'dan 20 adet acili lahmacun siparis ettim. Onlar hazirlanirken ciktim Fishport'tan deniz cuprasi aldim. Ayikladilar sagolsunlar. Gozum karidese takildi. Ufak karides alicaktim, yok. Jumbolarin da fiyati kol boreginden hallice: 90 YTL kilosu. Birgun "ver ordan 1 kilo" diyecegim biliyorum ama o günler daha gelmedi. Ufaktan goremeyince "tezgahtar" hazira yöneltti, gaza gelip 200 gr dedim, 10 YTL ederi. Evde tattigimda begenmedim, tadi yoktu. Raki yaninda gitti iste olesine, karidescesine, kardescesine.

Lahmacunlar, es dost gelir arada kazinti olurlar diye aldim. Sicak yemeyi sevmiyorum. Ciktigi gibi. Valide götürmüs ama karambolde 2 tane. Sirvan iyi yapiyor bu mereti, bir de haci-hoca olmasalar guzel olacak hayatimiz. Kalanlari ufak paketlere bolup, folyolayip deepfreeze kaldirdim. Pizza sevmiyorum ben. Cok hamur geliyor. Gerci en son dostum Giovanni ile Cihangir'de Miss Pizza'da yedigimiz ince hamurlu pizzayi begenmistim. Yine de turkish pizza, FLP-Forza Lahmacun Partisi. 2-3 gun dolapta kalip, cikarip eski bir tavada isitip yemesi cok zevkli oluyor.

Ciktim Panex'e ugrayacagim. Panex'in yerinde yeller esiyor. Carsi'nin emektar Unis'ine döndük, köklere yani. Birgün Kalipci Sokak'a da dönecegiz, Giovanni "gel gel" yapiyor zaten.

***

Etilerpool
1 yil sonra masada kaldim bilardoda. Hem Kerem'i hem Cem'i arka arkaya patakladim. Cakma stile son, artik teknik oyuncuyum.

"Taksiye verdigim parayi araba taksidine versem Real macina da yetisirdim. Bir yerde yanlis yapiyorum."





Bommel'in O Elini Alirlar....

Ofisten cikis vaktini kacirdigin zaman, sanki servisi kacirmissin gibi oteki servisi beklemek gibi manasiz bir hissiyata kapildigimdan ya da arabam oldugu rahatligindan degil, her ne kadar kuzu company otoparkta misil misil uyusa da, aksam maci kacirdim, sinirliyim o baglamda giremiyorum yaziya.

00 00'da ancak intikal ettigim eve giderken mobile olarak wap.livescore.net den maci takip etmek bizim gibi insanlara ne kadar koyar anlatsam anlar misiniz bilemem. Ya da sms yolu ile gelen maci izleyen insan manzaralari. Neyse ki eve vardigimda PSV-Arsenal macinin yalandan ozeti vardi. Heyecanla Madritista'nin macini bekledim. Ilk yari adamim Ruud Van'in guzel asisti, biri Helguera'dan odunc olmak uzere iki golle "sag el yuzuge opucuk-buyuk kaptan" Raul'un golleri ile panzerleri 3-1 ezmisler. Dilimizden dusurmedigimiz "GS'a gelesi var gibi sanki" Ottmar'in cocuklari skoru 3-2'ye tasiyinca -ki Pizzarro'nun kacan golu akil alacak gibi degil, kötü vurdu zaten kendi de kabul etmistir- Munih semalarina umutlu döndüler Hanslar, Grateller.

Mactan hatira kalansa umut golünü atan Bommel'in tribunlere cektigi hareket.
Bu harekete ne yapilacagini da baslikta yazdik zaten...:




Pete Namlook'tan Yadigar


Herifi tanimazken, Pete Namlook'la ortak calismalarindan "böyle bir Türk varmis" diye haberdar olup, mp3'lerini toplardik. Az once Seray Sever TV' de:
-"Hic Viagra Kullandin mi" diye soruyor..
Bey cevap vericek ama "Hö, o ne" der gibi bakti..
Seraysever "Viagra??" diye tekrarlayinca,
- Bana Vayagraaa de, ben öle anlamam dedi.


"Neydim ne oldum, nerden geldim" dünyasi.

Friday, February 16, 2007

ICON

IDW Istanbul'da rastladigim ve Kasim gibi cikacak denilen ICON Turkish edisyonu Ocak basinda piyasaya cikmis. Ben arada "di oricinil"ini almaya devam ediyordum. Megerse raflara düsmüs. Hatta 1. sayiyi kacirinca, mail attim, aninda $rakkk diye cevapladilar, "ucretini eft'lerseniz, dergi kapinizda olur" dediler, ler, ler. Iyiymis. Dergi geldim sabah hakkaten kapida bekliyor.
Simdilik ayiklayip alacagim bir icerik bulamadim ama bu topraklarda buna da "sukur", kral atti kralin golü. Ele gelen dergi, mizanpaji guzel dergi, "zaten Ingilizler yapmis abicim" dergisi. Ederi 7YTL, halk otobusunde okumak elbette Alem okumanin dusurdugu garabetten "better" degil.
Ya bir zamanlar bir Domuss vardi ne oldu ona? ve tabi yine bu dergide parmagina rastladigimiz, Sari aka. Mehmet Aktop.


Wednesday, February 14, 2007

Festival Gibisin Katilmak İstiyorum!

IfIstanbul kapsaminda, AFM Fitas Beyoglu-2 nolu salonda oynayacak iki film var 24 Subat 2007 Cumartesi günü.
Gerisini sallayin festivalin.

Bu filmler;
13:00 - Sonrası: Bir Sokak Sanatı Rehberi
(Next: A Primer On Urban Painting)

15:00 - Bir Terörist Olarak Hayatım; Hans-Joachim Klein’ın Hikâyesi
(My Life As A Terrorist; The Story Of Hans-Joachim Klein)

"Şiddete meyyalim vallahi dertten!"

"Ben Size Oksijenli Su Yerime Septik Soptik Vereyim"

2 gündür evde yatay turizm online... Evden calisacagim diye deklare ettim ama serdim postu, dikisimin dusmesini bekliorum. Derken ogleden sonra attim kendimi kuzuyla sokaklara. Gittim disciye köprü ölcüsü verdim. Discinin bosalan yerlere gecici dis sözünün dinlememenin cezasini cekiyorum 5 gundur. Dis eti soguk suya ne kadar duyarliymis onu anladim. Dis etlerim kasiniyor, cikan dislerin yerlerinde büyük bir aci mücadelesi var. Birkac gun daha dayanmaliyim.
Bugun ölcü, cumartesi kaliplar gelicek; prova. Sonra bir prova daha. Nerden baksan 1 hafta daha acilar company'e gönüllü isci.

Sonra ciktim güzel discim Banu Hanim'dan, Levent'in icinde dolasiyorum. Gideyim de Levent Polikliginde pansuma olayim. Cuma'dan beri pansuman olmadim dikise. Gittik ki yerinde yeller esiyor. Levent poliklinigi "az öteye" tasinmis. Dünyadan haberimiz yok, isimiz dusmedigi icin olmuyor tabi ki bundan sonra da sittin sene isim dusmeyecek. Saat 15 30'da pansuman yapacak bir allahin kulu yoktu. Darlandim, gittim Levent-Garaj'in yanindaki eczaneden pansuman malzemesi aldim, aksam sagolsun evde Enis operasyonu halletti. Bir de isi bitince "gecmis olsun" dedi doktor gibi. En guzel kismi orasiydi.

Eczaneeye de girdim, "bana tendürdiyot, oksijenli su, gazli bez, tampon falan gibi pansuman malzemeleri lazim" dedim. Yani iste pansuman yapicam, ne lazimsa alayim. Adam direkt "Artik oksijenli su kalmadi, size septik vereyim" dedi. "E iyi olur" dedim. Poliklinigin degisen yerinden sonra bu oksijenli suyun tarihe gömüldügü haberi ile beraber kendimi cok yalniz hissettim hayat icinde. Sanki ben uyurken olmus tüm bunlar, ben olani biteni kacirmisim. Bu yüzden cogu aksam uyuyamadigim olmustur. Gece olanlari kacirmamak icin. Sanki kiyamet kopacak da naklen izliyim, kacirmayayim paranoyasi.

Neyse, dus altinda rahat rahat raksedebilecegin bandajlardan da aldim uc bes, uzayiverdim. Yanimdan o esnada 80-90'la vespalar gecti, hatta biri delimtrik bir kizdi. Hic orali olmadim, 40'dan sasmadim. Gaza gelmiyorum, tahrik ediyorlar, ama gaza gelmicem.

Aksam da bizim saykopatik ortam Sanat Cafe'de Enis'le biralari tokusturduk, her ne kadar bizim buralar yokus olmasa da...

Eee sizden naber ?

Tuesday, February 13, 2007

stragonof is back!

Hayata dönüş operasyonu: danastragonof*, exotic portakal, tekrar iş, çiş, piş!

stragona is back

(*): kekik asla et piserken konmaz, pistikten sonra...

Sunday, February 11, 2007

Sish Kebap Rising!


Silence of the Lambs ile baslayip, Hannibal ile devam eden, araya Red Dragon ile soslandirilan Lecter efsanesinin baslangici olan Hannibal Rising icin sadece sunu soyleyebilirim: Bu film sis kebap aleyhtari bir filmdir. Nokta!

***

Iyi bir kuzu sis icin etlerin bir gece onceden sosa bulanip yatirilmasi cok muhimdir. Unutmamali, sevgiyle anmali, lopcik lopcik etler icin kalp küt küt atmali...
Sos: cok az yogurt, pul biber, zeytinyagi, birkac dis sarimsak

Saturday, February 10, 2007

Istanbul'da Bazi Yollar Monoblok'dan Geçer!


28.11.2003'de Olimpiyat Stadi'nda Petre'nin golünden sonraki yikilmada aldigim darbe ile baslayan serüven, dun 9 Subat 2007'de Capa'nin ameliyathanelerinden birinde sona erdi.

20.07.2005'de gogus kafesinin sag tarafindaki 3 kotun rezeksiyonu ve araya giren 2 kürlü Kemal Tropi (Cisplatin'e selamlarimla) ile baslayan seruven, 18 ay sonra nihayete erdi. Varligina alistigim ama tasinmasi risk olan celik bar/platin/cabuk yerlestirildigi yerden 45 dakikalik bir operasyon sonrasi cikarildi. Havaalaninda, magazalarda, plazarda ötmeye artik son! Ve hosgeldin kosuleybil, kardiyoleybil hayat. Ve tesekkurler tum bu macerada basindan sonuna yer alan herkes ve Capa Gogus Cerrahi Servisi'ndeki tum hocalar.

***

Marlyn Manson kendi istegi ile kaburgalarini aldirmis.
Yani oyle cok da kafaya takmamak lazim belki de...



Serhan Hoca'dan celik bari istedim ameliyat sonrasinda. "Ne yapacaksin abicim dedi" bunu. "18 ay icimde tasidigim seyi saklamak istiyorum" diye cevap verdim. Bir de merak edip gormek isteyenler var, nasil birsey diye. Gumburtuye geldi, tum gogus cerrahi takimi yukari ciktigi icin parca ameliyathanede kaldi. Musait bir ara gidip alicam.

Bu vesile ile gecen yil katledilen Göksel Kalayci hocayi da anmadan gecmeyelim. Arkasinda muthis bir ekip birakip gitti.

***

Sıra Beklemek
Hastabakici odaya geldi. Hadi gidiyoruz dedi. Ameliyat zamani geldi dedi. Yuruyerek inebilirdim ama ambiyansa kapilmak icin tekerlekli sandalye servisine hayir demedim. Oturdum. Asansore gittik. Hastanede ciddi bir asansor sorunu var. Servisler katlara asansoru telefon etmeden cagiramiyorlar. Ameliyathane katina (-3) inmek icin bir tür "ic kiyak" almak gerekiyor. Icinde bir asansor gorevlisi olan asansor kata geldi. Bizi aldi ve asagi birakti. Her katta durarak giden diger vakalari da topladik. Ameliyata alinma oncesi beklenilen bir odaya geldim ve orada beklemeye basladim. 6-7 yatak. Uzerinde oturup bekliyorsun.

Yanimdaki yatakta kemoterapiden artik bir deri bir kemik kalmis, kafa derisi ve surati kahverengilesmis bir adamin umutsuz yatisi, onun bir onundeki yatakta artik 60'li yaslara gelmis ama her ne hikmetse dogum ameliyati bekleyen, kafayi usutmus bir kadin; benden sonra yatagi ile birlikte gelen oldukca kilolu ve midesine kelepce taktirmak icin bekleyen bir orta yasli kadin (aglamakli), sağ el parmaklari arasinda normalden az bosluk olan ve plastik cerrahi ile bunu duzelttirmek icin bekleyen bir genc cocuk ve Ring filminden bir sahneyi andirir sekilde, ameliyathanelere giden kapiya en yakin yatakta ayaginda spor ayakkabilari ile oturan ve kapiya dogru bekledigimiz 60 dakika boyunca sabit sekilde bakan, ayaklarini ritmik sekilde sallayan bir kiz.

Anatomy'den bir sahne gibiydi ortam. Gergin olmadigimi soyleyemem. Ilk ameliyat suphesiz cok daha buyuktu ama yine de celik bardan kurtulacak olmanin heyecani ve operasyonun nasi gececegine dair merak.

Bekleme alanindaki herkesi tektek aldilar. En son Ringu kiz, ben ve plastik cerrahi bekleyen cocuk kaldi. Artik daraltidan yandaki ameliyattan cikanlarin bekletildigi uyanma alanina gecip oradan tuvalete derken ortalikta dolasma isinin suyunu cikardim. Ustunuzde ameliyat gomlegi varken ole don paca dolasmak ve birazdan nesterle dogranmayi beklemek garip bir his. Nester gören vucut iflah olmaz da derler bazilari, Istanbul'da bazilarinin yollarinin mutlaka Monoblok'a cikmasi gibi.

Kapi acildi. Bir tekerlekli geldi. Beni aldi. Trinnn trinnn gidiyoruz. Once saga donduk, sonra bir kez daha saga. Bir ameliyathaneye girdik. Yerlerde kanli bezler, gazli bezler, igneler, iplikler. Bir onceki operasyondan kalan kalintilar. Görmeyeyim diye duvara dogru cevirerek koydular tekerlekliyi. Lokal anestezi yapacak kadin geldi. Ameliyatta kullanilacak malzemeleri hazirladi. Alan temizlendi, masaya gectim. Yattim. Kollarimin baglanmasini istedim. Iki kolu da baglattim. Herhangi bir irkilme ya da coskuya karsi önlem. Once bir sakinlestirici, arkasindan örtü ortuldu ve perde: Mac basladi.

Lokal anestezi, etimden sanki biftek kesiyormuscasina cekistirmeler.
Serhan Hoca "Aci var mi?" .. "Hayir hocam" cevabina "Tamam o zaman" devami. Gözlerimi kapadim, 2-2'lik maci düsünmeye basladim. Sonra buraya kadar olan tum tedavileri, olan olaylari, 2005 yilini, herseyin bir cirpida yasanip sona ermesini, o zaman yanimda olanlari, simdi olmayanlari, tum telasi, ihmalkarligi.. derken hocaya "Hocam bar ne alemde" diye sordum.
"Dikiyoruz bile" dedi. Barin cekildigini hissetmedim. Kirtt kirrt sesleri geldigi zaman cekiliyormus. "Hadi gecmis olsun" sesi ile inen perde ve Serhan Hoca'nin elinde gordugum 22cm'lik cubuk. Ameliyati eglenceye ceviren bir ekip, 45 dakikada yeniden basladigim cubuksuz hayat. Bu yaziyi buraya kadar okuduysaniz onerebilecegim birsey var, kaale alin lutfen: Kendi kendinizin doktoru olmaya calismayin asla!


Friday, February 9, 2007

Çubugu Çıkarmaya Gittim Gelicem!

"Döncem size"...
22 cm x 1 cm x 1 mm stainless steel bar



Wednesday, February 7, 2007

Gümrükten 31 Olsa Çekilmez
Bir Amazon.co.uk Drami

Amazon.co.uk'den Ocak ayı başında birkaç kitap ismalardim. Adamlar xmas arkasi salmislar tabi, bir de kitaplarin temin suresi o bicim. Neyse Ocak 7'deki siparis 1 ay sonra bugun elime gecti ama bir sorun?? nasil?? gecti..


Ogle saatlerinde once bir "havadis kagidi" getirdiler. Gelin iste 30 gun dolmadan alin yoksa pakedinize cokeriz, hacilariz yaziyor kagitta. Kosarak gittim. Topkapi'daki Posta Gumruk Gecirme Genel Bas Kic Mudurlugu'ne. Yakin zaman once Karaci'den gelen kobra yilani mi kokain mi oldugunu anlamadigimiz paket icin gitmis ve daralmis, beklemedigim bir kargo icin 10 Ytl vererek cikmistim.

Neyse evragi giristen alip, 8 nolu bekleme mahaline gidip kagidi biraktim. Baktim millet mal gibi bekliyor. "Neyi bekliyoruz cok afedersiniz" dedim, gisedeki adama. "Dagitici gelmesi lazim" dedi. E nerde bu adam, ogle tatili bitmis. Bir zahmet gelse. "Ben bilemem karismam" dedi. "Gidin mudure sikayet edin". Anlasilan o ki bir ic zitlasma ortami var. Herkes her an birbirini satabilir bu gumruk deposunda.

Neyse esas adam salina salina geldi, notebook'unun basina oturdu. Evet o izbe binada bir notebook var. Sasilacak teknoloji. Ama sorun bir ne icin var? Adam muzik dinliyor yahu notebook'dan. Yaptigi is ile alakasi yok.

Baba kendi mesrebince kutulari acan adama emir veriyor, kalkiyor kutulara bakiyor. O olmaz, bu gecmez diyor. Sira beklerken, 3-4 kisinin cep telefonu kargosu geri cevrildi. Hediye olarak bile yurtdisindan cep telefonu getirilemiyormus. Iyi halt etmis alanlar.

Bu kutu acma paketleme reyonunda aslen insanlarin kutulara bakmasi yasak bariyerin arkasindan. Yazi asmislar "namahrem" diye.. Yanimda Karlo'ya "Abi iyi ki vibrator falan ismarlamadik" dedim, halimiz nice olurdu Topkapi halki arasinda. Biterdik.
Bekliyorum birilerinin kirli camasirlari ciksin, salak salak gülelim. Daralmisim zaten sira beklerken.

Benim pakedi gordum, orda usulca yatiyor Amazon. O gitti bu gitti sira bana geldi. Anons ettiler "Eet eet eet benim" dedim. Verin kitaplarimi gidim kardesim.

Nereye gidiyorsun ulan, nereye gidiyorsun. "Ithalata giriyor" Cattttt vergiiiii..
Neeee? 100€ dan cok olan seyler... "Neylerde???" kutularda, paketlerde, kargolarda, onda, bunda... Navlun, sigort, kil, tuy yun parasi oduyorsun.

Esas adam aldi hesap makinesini hesapliyor. Bay dallama cikardi onume 56 YTL odeme. "Odeyecek misiniz" dedi.. Odeyecegim tabi dedim ulan, herseye ragmen odeyecegim, bu savasi kazanacagim. Inegiz tabi odeyecegiz. Kitaplari bekliyorum 1 aydir. O kadar para zaten toslamisim, "ithalat yapiyorum" zannina yenilip geri mi gonderticem mallari. Bekledigim sira da cabasi.

Baktim bir garip sayilar var kagitta. Vezneye gitmden once geri dondum. Bagirip cagirmaya basladim. " Ya beyfendi bu mallar 147€ , sen toplamina 356 YTL den sey etmissin de, ona vergi bindirmissin de.. cikarmissin 56 .. olur mu canim, nasil is bu.. mallar toplami 147€ dan 256 yTL ediyor. Suna bir bakin. bakin bakin bakin. Beni deli etmeyin"

Arkasindan bir de "Hem kardesim burada cizelge, fiyat listesi, ne nasil nasil oluyor, bu oranlar ne navlun ne bir aciklama listesi yok mu, biz nerden bilelim kazik yemedigimizi"..
Cikardi bana 3 tane ansiklopedi gosteriyor. Al bak bunlar mevzuat diyor. Kosakoca gumruk musavirligi sektoru var bosa mi ? dedi.. Orda bendeki tel koptu.

Zaten binadan iceri girince bu mezbelenin koca bir sacmalik oldugunu goruyorsun. Gumruk musavirligi de bu mezbelelikten dogan bir sacma sektor iste. Ben bu mala zaten essek gibi posta parasi vermisim. 250 YTL lik mala, 60 YTL bir de vergi oduyorum. Cikarken bir de 2 YTL falanca adama damga pulu odedim. Ya bu ne fittiricam.

8 e git, Ordan don 1 e kagidi ver. Vezneye ugra. Al ordan 9 a git. Tam bir ona gir buna git devlet dairesi. Binanin ici zaten kasvet yuklu.

75 dakika sonunda kitaplari aldim. Sirada arkamda bekleyen adamin dedigi gibi " kacakcilik yapiyoruz ya".. Evet kacak getirdigim kitaplarla ilim irfana kulac aticam.

Sitkim siyrildi gümrük mefhumundan. Bundan sonra siparisleri 99€ luk paketlere bölüyorum arkadas. Benim boyle sacmaliklar ile ugrasicak bol vaktim yok.

Kitaplari sonra bahsederim. Once ben tadina bakayim.
Listeni vereyim ama:

  • 1 of: Stencil Graffiti (Street Graphics / Street Art)
  • 1 of: Graffiti Brasil (Street Graphics / Street Art)
  • 1 of: Street Logos (Street Graphics / Street Art)
  • 1 of: Art of Rebellion: The World of Street Art
  • 1 of: Berlin Street Art
  • 1 of: Wall and Piece
  • 1 of: Izastikup: The International Sticker Generation


Tuesday, February 6, 2007

"7 yıl Paris'te yaşadım ben"

- Sema Çelebi: "Buz pistine korkarak çıkıyorsun, kendine güvenin yok."
- Tuğba Ekinci: "Sizin kendinize güveniniz yok. Hâlâ 15 yıl önce boşandığınız eşinizin soyadını taşıyorsunuz."
- Sema Çelebi: "Ben 7 yıl Paris'te yaşadım. Bu sporu da çok iyi yaptım."
- Tuğba Ekinci: "Eee ne olmuş? Sonunda balıkçı olmuşsunuz işte"
(Sema Çelebi Amerika'dan ıstakoz ithal edip lokantalara satıyor)

Monday, February 5, 2007

MTV "Bokgibi" Weekend

Cuma aksam Catania-Palermo maci ile Sicilya derbisinde cosan Ultras'larin, bir polisi molotofla öldürmeleri ve Serie A'da kepenklerin inmesi ile baslayan haftasonunun hos olabilecegini zaten pek dusunmedim. Hayir hayatimizi Sicily's Pizza yönlendirmiyor ama icime bir huzursuzluk ta Cuma'dan cokuverdi onu demeye calisiyorum. Prekazi ve Aceto, Catania vakalarina deginmisler ben ona girmeyecegim...


Bizim Cimbom cumartes günü, bizim evin salonundan hallice bir ortamda, Kayseri'de "Blood Diamond"a gidince, sinerjidir, ayni gundur, boyle bir ruhaniliktir falan demekten degil ama biz de ctesi aksam kanyon de la mars'da kanli elmas'a yazildik. Amirotti'ye cekilen sinyale gelen "cumartesi aksam olmaz, hele kanyon'da hic olmaz" ikazlarina aldiris etmeden genel sekreter beycigimle, once NumNum'da bir drinke yatip, sonra telas ile filme yetisme kosturmasi ve 00 30 'da baslar ilani edilen filmin 01:05 de baslamasi bizim fittirmamiz: Ya kardsim bilsek son bardak biralari fondiplemezdik.

Yaptiklari esseklik resmen.

Gerci bizim de derdimize tasamiza bak. Yasadigimiz yerlerin ve gezegenin keyfini binbir türlü bokla kaciriyorlar, biz de hala daha gundelik skimsonik zevklerin kendi ic celiskilerine kafa yoruyoruz. Tamam bir yandan da "napim sufi mi olayim allah kahretmesin" diyor insan. Gel ise, dön eve, öde fatura, telefon et hatun, ilgilen valide, sık portakal, vur yastik, dagit yorgan. Oysa Pozetto vermis iksiri satir aralarinda

Nasihattan Patatese: "Beni Duyuyor Musun?"

Ogleden sonra Rampulla ve Heineken adli arkadaslarla Sade Kahve'ye cokmeden once DukkanIstanbul'a ugrayip 2 baton sucuk, 4 parca da antrikot aldim. Dukkandaki arkadas "bu havada motora devam mi, cok tehlikeli ama" diyince, yeni gelin heyecani dedim, daha 2 hafta oldu. Yaptim oyle bir delilik ciktim bu havada da. Gun icini es gecim, hele BU'nun yanindan inen karo yoldaki rezaleti de anlatmiyim, en son 23:30 sularinda Taksim Meydan Park'ta kuzu altimdan kacti gitti. Mancare olmaya ramak kaldi. Nasihat patatese bildirdi, "Daha gencsin püre olmaya degmez"
Bir de benim disci bana surekli "daha gencsiniz" diyor. O dedikce benim gozum onun karsi duvarda asili diplomasina takiliyor. Sen mi gencsin ben mi diyesim geliyor. Köprüler, implantlar, ne F16'lar ne de füzeler.. Saka maka 18 aylik celik bar cilesi sona eriyor cuma günü. Oleyyyista, sandinista.

Friday, February 2, 2007

Aşk Y(e)mek İster!

Öyle yani...

24 Saatte Şifresini Unutan Adamın Doğumgünü

"Geçmişi Olmayan Adam" gibi oldu değil mi? 24 saatte şifresini kaybeden geçmişini de unutabilir aslında. O jakuzi ile masif yer dosemesinden vazgecerse bir Franka Potente'si de olmayacak, ama uyanirsa ne ala... Sen 3 tane yassi dose eve, sonra cimrilik edip laminanttan git. Müstehak sana sifre unutmak Strofor.


sahte strofor


Aksam dogumgununu bahane ederek nihayet 1,5 haftadir suregelen Güler çökmesini yapabildik. Çöker çökmez de Bay Güler'in bizi dumura ugratan hosgeldini ile karsilastik. Trofolo'daki Güler fotolarini görmüsler, parca parca montajlamissiniz, cok guzel olmus falan diyince anladim ki google fena birsey arkadas. "Sordum adini sevgilim Gugil'a yokmussun orada"dan beter birsey.

dukla prag
Ecnebinin xxl anlayisina isyan edeyim, guzeli Dukla Prag kara topraga yar olmasa da bize cuk oturamadi...

"Residence insani" Waruy, "sahte Dj redbull icecegi" Gökçe, sevgili dostum "Giovanni" ve esas oglan Strofor'la baslayan yolculuk her zamanki gibi dukkandan son kalkan masa olma serefine nail olana degin sürdü. Yanniz bu sefer birsey yedigimi animsamiyorum, cenem düstü, 2 büyügün 1 tanesini ben ictim (Giovanni oyle diyor) ve tahmin edilecegi uzere ertesi güne yamuldum. Aksam donuste olan bitenleri ve eve nasi geldigimi hatirlamiyorum. Bir ara masaya gittikce Robert De Niro'lasan Soral da dahil oldu ama yeni iklim degistiren kus misali erken havalandi yatagina dogru...

30'lar kulubune hosgeldin genel sekreter...