Monday, December 11, 2006

Ro-bin-son, Pandora: Açtırmayın Kutuyu Söyletmeyin Kötüyü...

Sarkanlari toplayip icine sokusturdu. Sokusturduklari ile palaspandiras yol aldi. Palas Nisantasi'nda apartmanlara verilen genel bir addi.

Cumartesi (09.12) gunu iyi programlayamayip Taksim'e dergi-kitap dolasimi icin gec vakitlerde sarkma, sarkarken raydan cikma, ordan oraya dolanarak helak olma: Sokaga cikmak lazim, en azindan "arada".

Istiklal Caddesi'nin kovayla bosaltilmis gibi insan yigini ile dolan o sel goruntusu icinde yol almaya calismak insani cileden cikariyor ama ugramak istedigim kitapcilar icin o savsak ve nereye gittigi belirsiz kalabaligi yarmak, cuzdana sahip cikmak, surekli cantanin on gozunu kontrol etmek, soyulmayacagim inadi ile kararli bir atom gibi durmak gerekiyor.

Duran'a ugrayip somon-amerikan-meksika-jambon kombosunu mideye indirip klasik Istiklal seferime basla dudugunu caldim. Duran'da 1,5 aydir kasada cok kibar bir beyfendi duruyor. Muhtemelen yeni isletmecisi. Her daim kibar, temiz ve $ik giyimli. Ne zaman ugrasam ayni özende ilgi alaka gösteriyor, her musteriye, ayirtetmeksizin. Derdi tasasi yokmus gibi duruyor bu abinin. Bir dahakine soracagim.. "Tek derdiniz bu guzel sandvic dilimleri mi" diye..

Duran'in onundeki aydinlatma gereginden fazla parlak. Kapidan cikarken kendimi sahneye ya da podyuma cikan manken gibi hissediyorum. Oysa manken figuru ile uzaktan yakindan alakam yok. Fermuari acik diye kendisine surekli bakilan zanni ile dolasan biri olarak, her defasinda da Duran'in kapisinda fermuarimi kontrol ediyorum.

Mephisto-Istavrit (ki Istavrit pili pirtiyi toplamis %30 a varan indirimler uyguluyor)'e ugradim. Hala hangi dukkanin adi neydi hatirlamiyorum. Karisiyor birbirine. Hangisi Istavritti hangisi palamuttu derken cok da onemi yok aslinda. Mephisto'nun dergi reyonu oldukca ciliz ama bazen Computer Arts, 442 (English Edition), ID ve Wallpaper'i heryerden once orada bulabiliyorsunuz ya da yolunuz denk dusunce aldiginiz icin heryerden once orda oldugunu zannediyorsunuz.

DVD-VCD'lerin oldugu yerde 4 adet oldukca ucuza (3ytl) futbol vcd'si gordum. Footballhell, Football Italia (Italyan Usulu 100 gol), Efsane Goller, Magic Goals. Kapaktan hepsi fason duruyor ama rafta duracaklarina evde dursun dedim. Muhtemelen iclerindeki goruntuleri nette ya da tv'de bir yerde izlemisimdir ama aldim iste. Gala Film diye bir firma basmis bunlari. Telifli urunler mi merak ettim acikcasi. "Ver coskuyu kapak tasarimlarina" izi vardi biraz.



Cikisindan epey zaman gecmesine ragmen Umur Turagay'in "17 Mayis" DVD'sini de Ozel Kutulu halini yeni denk geldigim icin anca satin alabildim. Ozel Kutu'yu begenmedim. O kapagin uzerine arkadaki kartonet birkac kullanimdan sonra sokulecek sekilde yapistirilmis. Mantiksiz bir uygulama. Arkaya vinyl bir pencere yapilip icine yerlestirilebilirdi. (Suan kutuyu alinca farkettim ki arka kapak selobantla tutturulmus. Ele emegi goz nuru kapaklar yani, tam fiyasko).

Mephisto'da art-ist'in son sayisi vardi. Yine bir ton anlasilmaz konuyla bezeli ele gelen dergi art-ist'i de alinacaklara ekledim.

Mephisto'dan cikip Tunel civarina dogru uzarim, yol ustune YKY'ye bakarim dedim. YKY ben tam onunden gecerken kapaniyordu. Gecenlerde guzel bir futbol kitapcigi bulmustum orda. Alfred Wahl'un "Ayaktopu: Futbolun Öyküsü" adli kitabi. YKY'nin "Genel Kültür Dizisi" serisinde yayinladigi futbolun evrimine iliskin oldukca keyifli bir kitapcik.

Robinson'a ugradim. Henuz 3 sayi cikan ama ilk defa duydugum Grafik Tasarim adinda bir yerli dergiye rastladim. Boyle bir yayinin varligindan bihaberdim. Ilk 3 sayisi da mevcuttu. Novum almaya girmisken onlari attim torbaya. Grafik Tasarim dergisi 5YTL. Derli toplu bir tasarima sahip acak 3 sayi da farkli sayfa sayisinda cikmis. 3. sayinin ebati biraz katalog gibi duruyor. Alisilmis bir dergi formati degil. Icindeki konulardan birinin Ingiliz Punk Hareketi ve Grafik Tasarim oldugunu ve derginin bu yuzden ilgimi cektigini eklemeliyim. Henuz dergi hakkinda atip tutamiyorum, biraz incelemem lazim 3 sayiyi da.

Ordan döndüm meydana cikarken Pentimonto'ya bakindim. Gittikce izbelesen Pentimento'da disardaki ayakli dergi tezgahindan birinin tepesindeki En Cok Satanlar etiketi oldukca komikti. Gereksiz tuketici cekme teknikleri. En cok satsa ne olur ki bu gittikce izbelesen halinle sen Pentimento en cok ne kadar ne satiyorsun. Icerdeki kesif bir sigara dumani, heryere sinen le$ sigara kokusu ile girip cikmam toplam 1 dakika sürdü. Art-ist'i Mephisto'dan aldigim icin buradan alacak bir halt bulamadim. Birkac berbat fanzin vardi. Fotokopiye iki cizik atan fanzin basiyor.

Atlas'a ugradim. Cantaciyla selamlastim. Yeni birsey getirmis mi diye baktim. Eastpak'in guzel bir sirt cantasi cikmis notebook tasinabilir modelli. 100 YTL idi fiyati. Ordan DeForm'da cocuklarla kapidan "Helo"lasip Atlas'dan da kacarak uzaklastim Beyoglu Pasaji'na girdim. Pasajin diplerine dogru Liman'a gelmeden solda bir cantaci vardi. Oldukca beyfendi bir esnaf. Bir Dockers kemer ve cuzdan begendim. Evet boyle onu aldim bunu aldim diyerek berbat çiğ bir Hincal Uluc ve süslü kokana kadin dergisi editoru agzi oluyor ama maksat fikir edindirmek. Dockers'in bir cuzdani seti var, meraklisina tavsiye ederim. Ki 10 yillik cuzdanimi degistirdim. GÖN artik cuzdan uretmiyor eskisi kadar. Ayakustu dukkan sahibi ile lafkarken GÖN'ün 2001 krizinde cok buyuk sikinti cektigini ve tekrar eskisi kadar dogrulamadiklarini belirtti. Bir grup GÖN cuzdan da cikarip gosterdi ama kötüydü urunler. Bir de bele uyan bir Dockers kemerle cantaci-derici faslini kapatip Beyoglu pasajindan 2. kere cikarak meydana dogru verdim rotayi.

Nike ile Adidas'in klasik rutinle tavafinda gozume birsey calinmadi. Gri cotton kapsonlulardan var Nike'da, yazisiz mazisiz. Sade. 60 YTL civarinda bir ederi vardi.

Pandora'ya gozum ilisince oraya ugrayayim dedim. Iceri girdigimde kasada bir kisi, sag kosedeki bilgisayarin basinda da bir bey ile sevgilisi ya da esi pozisyonunda bir hanim duruyorlardi. Ben kitaplara bakarken bu bey, bayani cagirarak "Bak" diyerek bilgisayar ekranindan birsey isaret etti. Sahne cok enteresan geldi bana. Kadin adama donup " Aa sen kitap da mi yaziyorsun" dedi. Esi olsa dedim kocasinin kitap yazdigini bilmez mi, sevgiliyse de artik dating site'dan bulusulmus gibi duruyor o vakit. Kitap yazdigini utanarak sikilarak gösteriyor adam. "Ama kitap bitmis bak YOK gozukuyor" diyerek ekledi. Bu arada bahsi gecen kitabin adini ozel hayata saygi cercevesinde vermiyorum burada.


Neyse ben kitaplara bakinirken dise dokunur birsey buldum: Ahmet Yüksel Özemre tarafından kaleme alınmış "Galatasarayı Mekteb-i Sultani'sinde sekiz yilim" adli kitap.


Icinden GS gecen herseye karsi yogun ilgi alaka besleyen biri olarak kitabi, kasanin yaninda konuslandirilmis Wallpaper & Phaidon ortak yapimi City Guide'lardan Istanbul, Paris, Milano olanlari ile birlikte alip Pandora'dan ciktim. Kasadaki bayan nazikti. (City Guide'larin tanesi 14YTL)



Elimde öteberiler, cantamin agirligi artmis meydana giderken Birahi'de oturup bir bira soyledim. O esnada Besiktas-Kayseri macindan cikan dostlarla telefonlastim. Eve donecekken İzmir'den gelen Tunamuna'ya sözümden onlara katildim. Asmalimescit'te dumanalti basmis bir sigara kokulu mekana cokeyazarak gunun son aktivitesine imza attim. Bira-raki miksleyp yorgunlugu alkole yukledim. Gece bitmeye yakin "Sevgili Dostum Giovanni" ve zevcesi über-insan Lupita Pozetto, Asmali civarinda midir diye bir sms yoklamasi cektim ama bizim mobilizasyonu bol Giovanni'ye erisemeyerek geceyi "Gündüz acar misinizli" taksicinin gevezeligi ile eve gelerek sonladim.
Asmalimescit'te oturdugum garip musteri portfoyune sahip mekanin adini bilemedim. Bir dahakine ogrenirim artik.

0 comments: