Sunday, May 31, 2009

Bent - Magic Love

Hatirlanabilen tüm kokular gibi, kokularin goturdugu tum gecmisler gibi.
Calinca goturen sarkilar vardir. Bu da onlardan biri...

we've been here before
like a book i read
in the hall that leads to the door
my words hang in the air
when i spoke to you
i believe it's magic, magic...




Bir de burdak yak...

Saturday, May 30, 2009

Sefalet Sürekli Midir?


Sefalet sürekli midir? Vucutta virus gibi yerlesir ve varsilliga karsi hep kisiyi ona alisik mi tutar? Ya sefil diyenlerin sefalet icindekilerden daha sefil oldugunu kim anlatabilecek onlara?


via Hey Okay / Gutter Cat

Mactan ciktim. Motora binmeye hazirlanirken biri geldi. Sirtimdan dürttü. Irkildim.
- Pardon dedi
- Buyrun dedim
Elini uzatti elimi sıkmak istedi. Elimi uzattim elimi sıktı. Taniyamadim. Birine mi benzetti acaba dedim. Konusmaya basladi. Kusura bakma hayat cok tuhaf dedi. Ne gibi dedim. Az once surada Gima'nin onunde birini birine benzettim dedi. Adamlar benzettiniz galiba dedi. Evet dedim, benzettim. Adlarini sordum soylemediler. Sanki ne var dedi, onlari mi yiyecegim. Bir garip olmus insanlar, korkuyorlar, cekiniyorlar. Simdi aslinda seni de rahatsiz etmek istemem dedi. Ansizin geldim ama az onceki olayi hemen biriyle paylasmaliyim dedi. Icimden gulumsedim. Anlattikca anlatacak hali olan biri gibiydi. Birsey arzedeceim dedi, tabi dedim tekrar buyrun. Eve gelmisler dedi. Dun babam soyledi. Eve gelip beni sormuslar. Babam evde yok demis. Bir de babam tul perdenin arkasindan bakiyormus, evin onunde arkasinda dolasiyorlarmis. Yok demis babam. Gercekten de yoktum. Borcunu odesin demisler. Odeyecegim. Daha once devlete 2 milyar odedim ben. Herkes borcuna sadik olacak. Bugun maca geldim bak, biri sozu vardi borcu vardi verecekti bana gelmedi buraya, maca. Kusura bakma yanlis anlama, birsey soyleyecegim dedi. Buyrun dedim tekrar ve tekrar. "Birkac milyon var mi uzerinde, karsiya gidecegim" dedi. Tabi dedim, cebimde 5 lira vardi, cikarip verdim. Gozlerini kisarak bakiyorlarmis dedi. Kim dedim. Boyle iste garip, yabanci insanlar. Ben iceri de girdim yattim ciktim, borcuma sadigim ama dedi. Gelmedi bugun herif, o yuzden kusura bakma tekrar. Rica ederim dedim. Ayrilirken arkadan bagiriyordu hala, "tül perdenin arasindan bakiyoruz, gelmicekler bir gün artik yorulacaklar" dedi. Adi Cem'di.


Epic

Her şeyi istersin ama sahip olamazsin...


Friday, May 29, 2009

Playa la Isla house


Playa La Isla Evi
Peru'da...



Kader Yine Ördü Ağlarını



karşı yaka memleket,
sesleniyorum varna’dan,
işitiyor musun?
memet! memet!
karadeniz akıyor durmadan,
deli hasret, deli hasret,
oğlum, sana sesleniyorum,
işitiyor musun?
memet! memet!”...


***

Yapay Örümcek Adam aglariyla da orsek ana yurdu bir bastan baska bir basa...
Neye yarar... Sonucta hep beraber sana geliyoruz, bugün, yarin, bir zamanda...


mehmett


Halas Sokak'ta Bir Zamanlar

Halas Sokak (Beyoglu)


Epeydir Taksim'e gitmiyorum. Ayaklarim da gitmiyor. Düne birkac gun kala Alex'le Yudum'un Prokopi'sini ziyaret icin Kurabiye Sokak'a vardim. Kinaliada'daki yazlik Prokopi'nin Istanbul'daki muadili. Herhalde Taksim'de bir yere gitseydim ya da gidecek olsam Prokopi'ye giderdim. Yumi yoktu, Alex'le lafladik. O esnada dukkanda bulunan Izmir Sirince'den gelmis bir sarap saticisinin Ahududu sarabinden ictik. Daha once meyve sarabi pek tatmamistim. Soguk olmayan bu tatli sarap ufak ufak carpti. Keskin kokusuna ragmen icimi leziz. Aklimin bir yanina not aliyorum sarabi. Aleks, mekani dolastiriyor bana. Ev gibi, evin gibi. Sokagin adini Kurabiye olarak bilmiyordum ya da sokagin adini bilmiyordum ama o sokak devaminda dort yol agzindan sonra Halas Sokak'a devam ediyordu. Gelmisken bir ugrayip ne var ne yok diye bakinmak amacim. Oncesinde Kemal abi'ye ugruyorum. Sahaf... Kucuk dukkaninda ayni biraktigim gibi. Tanimakta tereddut etmiyor. Once Mehmet'i aniyor, sonra nasilsin diyor. Nasilim iste bildigin gibi, en son nasil gorduysen simdi de aynen oyle. "Sende ne var ne yok" diyorum, ayn, boyle guzel. Bu kadari bana yetiyor diyor. Yani sonu yok zaten diyorum. Kazanmanin da sahip olmanin da bir sonu yok bu bir ego savasina dondugunde. Ne olacak simdiden daha fazlasina sahip olsan. O yuzden bu dukkanda buradayim. Kimse bana karismasin, ben kimseye karismiyim. Cikiyorum dukkandan, Halas'a giriyorum. Halas'da dukkan kaybolmus, bina yenilenmis. Otel mi, bekar odalari mi oldugunu anlamadigim bir hale gelmis. Birkac adim otedeki Karaoglan'a ugrayip selam vereyim diyorum. Dukkanin onunde oturuyor zaten. Artik yas gittikce ilerlemis Kara Bey'e selam ediyorum. Tanidigini saniyorum ama birkac kelime ilerledikce konustugu kisinin ben olmadigini anliyorum. Mehmet diyorum, ben ufak olani... Bir bana bakiyor, bir dukkanin oldugu yere omzum ustunden.. "Vayyy be" diyor.. Nasilsin diyorum. Nolsun diyor. "Boyle iste". Halas Sokak'da fazla duramiyorum. Sokagin sakinleri birkac kare fotograf cekmemden rahatsiz oluyor. Seri adimlarla uzaklasirken Aga Cami agzina dogru, onunla her zaman yaptigimiz gibi Bursa Iskender'e oturuyorum. Bana "1" diyorum. Sirma biyikli, yillarin degistirmedigi nezaketiyle "buyrun" diyor. Yiyip uzaklasiyorum Aga'dan da Cami'den de.. Seri adimlarla..


Halas Sokak (Beyoglu)

Thursday, May 28, 2009

i'll buy you a kebab

Dergi/Kitap Kapağı Fetişi

Bir derginin kapagini koparip getirmisti. Cantasindan heyecanla cikarip gosterdi. "Baksana sunun baskisina, tasarimina". Tum bunlar, baska diger herseyden daha kiymetliydi. O kapagi gece boyunca daha 2 kere cikarip gösterecekti. Tutku boyle birseydi.




Danielbaer

Last Day Dream

Last Day Dream [HD] from Chris Milk on Vimeo.

Valencia CF

Buralarda akil ederler mi?



The Final Break

Bitse bitmez, satsan satilmaz, atsan atilmaz.
Niye hayatta bazi seylerin kökü kurumuyor?



Benle Yaşa

Benle yasa, gel ve benle yasa


Monday, May 25, 2009

Giancarlo Capelli aka. BARON dedi ki:



"It was not a protest,” he insisted. “We just wanted to make it clear what we thought about some of his comments and behaviour over the past years. We were not protesting against him at all"

5

Zamaninda birakmasini bilmeyenlere inat, Tugay Kerimoglu göklere aç kanat.
Kaç Türk oyuncusunun hem de 17 yasinda iken posterini asti Galatasaraylilar duvarina...


Sunday, May 24, 2009

Life Playing Game

Mutlu olan herkesin rol yaptigini varsayarsak bunun altindan kalkamayiz.
O yüzden rol kesmeye devam...

Martingen Şıtırazgeee - O alarm çalsın be abiiii

Türkiye'de iyi reklam mi, belki, bazen.. Iste:


Ajans: TBWA
Yönetmen: Eralp Vardar
Oyuncu: Ferdi Sancar

Saturday, May 23, 2009

Vespa #26

Flower Power


Riomaggiore

Sarp sabah "teknenin bakimi vardi 50 lira" dedigi esnada Riomaggiore fotolarina bakiyordum. Denize kiyisi olan bir yerde yasayan herkesin bir sandali, bir teknesi olmasi lazim. Sudan bu kadar uzak yasanmaz...



Sarp'in tekne de "kayik" bu arada :)
Bir Gulet vardi ne oldu ona?

Friday, May 22, 2009

Prekazi: "Burasi Benim Evim"

İstanbul'a her geldiginde havaalanindan direkt Florya'ya gecen adam. "burasi benim evim". Prekazi, kulupten futbolcuya vefanin degil, futbolcudan kulube vefaninin en baba ornegi. Artik cocuklari Galatasarayli yapan adamlar da oyle kolay cikmiyor be Cevad.
Kartondan şapkam, yün atkım, pelerin bayragim, meysu içecegim ve pidemle kalenin tam arkasindayim, gol at diye bekliyorum...

Cevad Prekazi

Ecoute Moi Camarade (Rachid Taha)

Muskulpesent bu guzel sarkiyi, "jusqu'ici tout va bien" postuna yorum olarak birakmis. Cok begendim.
Rachid Taha'nin kiligina da en guzel yorumu Ganz yapti: "rachid taha nolmus bole ya, ferda anil yarkin attila atasoy kirmasi"


oh écoutez-moi camarade
laisse tomber cette fille
tu m'entends
elle va te rendre malade
et tu vas souffrir longtemps

je sais bien que tu l'aimes
tu lui as donne ton âme
je sais bien que tu l'aimes
tu lui as donne ton âme

ne compte plus sur ses promesses
elle t'aimera pas
meme a cent ans
elle t'a joue la double face
elle changera a chaque instant

ce n'est pas pour tes beaux yeux
au fait si elle t'a pris le bras
devant les gens
toi tu veux jouer romeo et juliette
mais elle ne pense qu'a ses amants

je sais bien que tu l'aimes
tu lui as donne ton âme
je sais bien que tu l'aimes
tu lui as donne ton âme

tu deviens saoulard
a cause d'une fillette
toi qui te crois intelligent
excuse moi vraiment
tu es bete
ce n'est pas de ta faute
monsieur pigeon

mais qui est ce camarade?
je parle seul
personne n'est la
alors c'est moi le camarade
le pauvre con
et me voila

je sais bien que tu l'aimes
tu lui as donne ton âme
je sais bien que tu l'aimes
tu lui as donne ton âme


bu da türkcesi:
(eksisozluk'ten antimatter'in cevirisiyle)
beni iyi dinle dostum
bu kızdan kurtulmalısın
duyuyorsun beni değil mi?
hatun seni hasta edecek
ve kıvranıp duracaksın

nakarat:
onu sevdiğini gayet iyi biliyorum
ona ruhunu* verdin
onu sevdiğini gayet iyi biliyorum
ona ruhunu verdin

onun verdiği sözlere aldanma artık
seni sevmeyecek
yüz yıldır böyle bu
daha önce de yüzüne güldü,
sürekli bir öyle bir böyle davranacak.

kara kaşın kara gözün için değil,
diğer insanların yanında sana sarılmış olsa da.
sen romeo-juliette olmak istiyorsun
onunsa tek düşündüğü diğer sevgilileri.

nakarat

berduşa döndün
bir küçük kız yüzünden
kendini akıllı sanıyorsun
ama kusura bakma da, aslında
salağın tekisin
bu da senin suçun sayılmaz
sayın bay keriz

iyi ama kim bu "dostum" dediğim?
tek başıma konuşuyorum
kimse yok yanımda
öyleyse, bu "dostum" ben olmalıyım
bu zavallı hıyar
işte benim karşınızda!

Thursday, May 21, 2009

jusqu'ici tout va bien

jusqu'ici tout va bien, jusqu'ici tout va bien... mais l'important, c'est pas la chute c'est l'atterrissage


Vespa & Fred Perry

Fred Perry, 100. yildonumleri munasebetiyle Vespa ile bir ortak calisma yapmislar. Vespa, kendi 60. yili icin renove ettigi klasik modellerden birine giydirme uygulamis. Bu güzide aractan 100 adet uretilmis ve Agustos 2009'dan itibaren sadece Ingiltere, Japonya, Amerika ve Fransa'dan alinabilecekmis.

Buna su okumayi da layik goruyorum:
"Ingiliz "firm"lerin casual markasi, West Ham, Millwall ve en bi kuduruk zamaninda Chelsea'nin Headhunter'inin favorisi Fred Perry, Italyan Ultras'larinin favori binek araci Vespa ile kucak kucaga..."







http://www.fredperry100years.com

Spiller - Groovejet

Zaman su gibi akip gecer, geciyor...

Nike V (Victory)

Dükkanda siyahti bu, bakarken.. Eve geldi rengi degisti.
Geri goturmedim. Renklerle sikintim yok. Evde ve antrenmanda giydigim en sevdigim tshirt de sari lacivert.

Nike V (Victory)
Nike V (Victory)Nike V (Victory)

Wednesday, May 20, 2009

Tuesday, May 19, 2009

Base Valley House



Base Valley House - Modern Japanese House with Natural Energy Source

Akin Duban yollamis. Tas ve ev diyince geliyorum akla.
Zaten mimarlik yazip, endustri muhendisligine giden falsolu yolun yillar sonra boyle portleyecegi belliydi. Bir de ev insanin en temel ihtiyaclarindan biri olan barinmaya tekabul eder, daha fazlasina degil...

Monday, May 18, 2009

Ölümden Sonra



Sürekli saldirdiginiz birilerini kaybettikten sonra o ana kadar yaptiklariniz icin pismanlik mi duyarsiniz, biraz agzinizda tatsizlik, genzinizde bir tiklaniklik mi hissedersiniz; yoksa, yoksasi yok iste...

via abesle-istigal

Scofield


Iste simdi bosluga düstüm...




..Ve Tanrı Yakub'u Yarattı



Yoksa Yakub ile Benjamin kardesler mi?



Friday, May 15, 2009

Koter


Doktor hanim t-shirtunuzu cikartin dedi, cikardim. Koteri yaklastirirken gozleri faltasi gibi acildi, "evde kedi mi var" dedi. "Evet" dedim. Gogus kafesini sarmalayan mutad Sütlü darbeleri.. Uyurken yorgan altina girip oradan 3. cihan harbi baslatiyor. Kendisi ile savasiyor... O esnada bize de gecici dövme yapiyor.. "Bende de var" dedi, "fenalar".

Eet fenalardayim bu ara doktorrrrrr.. O da cok fenalarda, ben de..
Başlar dönüyorrrr, başlarrrrrr...

Wednesday, May 13, 2009

Unknown Taxi Driver


Cumartesi aksam gece yarisina dogru evin onunden bir taksiye atladim. Duraktan isaret ettiler dedim sizi, eskiden duraktanmissiniz yabanci degilmissiniz, o yuzden. Evet dedi tanirlar beni. Iyi aksamlar dedim, saygilar efendim dedi sürme biyikli kir sacli, zayifca 60'lardan kalma bu bey. Yolculugun cafcafli olacagi bindikten sonraki ilk isiklarda "bu KGS kartinin bakiyesinde problem var umarim giselerde kalmayiz di mi efendim" diyerek arkaya klarkinda belli oldu. Eyvah dedim biraz da acelem var, kalirsak ne yapacagiz. Sirf giselerin bu garip ambiyansi ve biraz da köprüden asagi düserim korkusu ile motorla karsiya gecemiyorum. Zkuyu kavsaktan kopru yoluna dogru donduk hemen kopru altinda bir baska taksicinin camini actirarak bizim sofor bey "Kartimda problem var, n'olur sizin karttan ucreti karsiliginda yararlanabilir miyim" dedi. Diger taksici tabi ki dedi. Cami kapadi, gaza basti, arkasina takildi. "Efendim ne kadar guzel boyle insanlarin birbirine yardimci olmasi" dedi. Dogrudur dedim, bu aralar pek sik tekrarlanan bir tasdikleme cevabi olarak. Artik insanlar gitgide daha da bireysel yasami, ya da ufak topluluklar halinda daha kapali yasadiklari icin yardimlasma, paylasma gibi seylere rastlayamiyoruz. Biraz da korkuyorlar insanlar diye ekledim. Efendim eskiden boyle miydi, hitabet bile baska turluydu, insanlar birbirlerin yanindan gecerken sapkalarini cikartirlardi dedi. Hersey zamanla degisiyor ve belki de bozuluyor dedim. Boyle geriye dogru ya da ozlenen guzelliklere dogru bakivermek daha da hüzün yaratiyor... Ya kabul etmek gerekiyor süregiden hayati ya da belki de kopan herkes kadar ve daha fazla kopmak gerekiyor degisimin kurallarindan ve tüm bu olanlardan.. Giselere geldik. Arkadan taksici kartini getirdi verdi. Karti kullandik, gecmeden once sofor bey karti gisenin uzerine koydu, arkadaki sofore "buradan alirsin" diye isaret etti. Ondan once de kuyrukta karti aldiginda hemen arkasindan inip gidip sofore birseyler soyledi. Geri geldiginde "Efendim hicbir iyilik karsiliksiz kalmaz, benim de af buyrun Kasimpasa'da bir barda ortakligim var, kendisini bir gün oraya davet ettim bir gün gonlunce gelip eglenmesi icin". Ne guzel dusunmussunuz dedim. Giseleri gectik devam ediyorduk ki sofor beyin gozu arkaya takildi. Karti aldigi sofor arabadan cikmis bir arkasindaki soforle konusuyordu. Noldu acaba hay allah bir aksilik mi cikti, biraksam geri manevra yapip yanina gitmek uzere direksiyonu kirmisti bile. "Galiba arkasindaki arabaya da kartini kullandiriyor" dedim. Oyle mi dersiniz diye sordu, öyle dedim tek seferde. Devam ettik Kadikoy'e dogru. Otobanda orta seritte agir aksak vitese aldi. "Efendim pek yakinda albumum cikiyor, size bu konuda da bilgi vermek isterim. Guzel siirlerim var onlari okuyacagim. Bakalim kayitlari yapiyoruz bu aralar.. Cep telefonlarinda dolasan cok meshur olmus siirlerim var" diye ekledi. Birkac siirinin adini ve girizgahini andi, bilemedim. Meshur bir siiri lambali birseydi, icine o kadar lamba diyordu ki aklima sadece icinden 27 kere "yak gönül yak" gecen Gökben sarkisini getirdi. Elbette ona göre süper siirlerdi. Yol boyunca siirler patlatiyor, dikiz aynasindan beni kesmeyi sürdürüyordu. Karanliktan disari bakiyor kendi söyleyeceklerimi kuruyordum. Altiyol'a dogru ciktik, "esirinim oldum"lu dizeler birbirini kovalarken "Gecen gun bir musteriye yine siirlerimden bahsediyorum, bir derdi varmis muzadripmis, dedim ki siirlerimle 21 günde darginlari baristirir, iliskileri baslatirim"... Kadin gülerek karsilik vermis. "Böyle efendim" dedi, "test edip denenmis bunlar". Durduk, parayi uzatirken fena içlendim ki yol boyunca olan sunumdan "ben de muzdaribim gönlünü almaya geldim" dedim. "Dur bir dörtlük vereyim" dedi. "Yok" dedim "sagolun, kendi basimin caresine bakmayi bilmem, ögrenmem lazim"... Albümü cikarsa almak lazim.

Şükretmek



Uzun yillar tanidigim bir arkadasim sabah mesaj atti, "Keske guneyde bir yerde yasiyor olsaydim, keske daha cok param olsaydi, keske 9-6 calismak zorunda olmasaydim" dedi. Kissadan hisse sükret dedim, neye kime oldugu farketmez, haline, mevcut elindekiler icin sükret dedim. Arkasindan NTVSpor'da Hagi yayina baglandi, 2000 kadrosu Tarih Yazanlar adli programda kupayi anlatiyorlar. Hagi'ye nasilsin diyor Terim, Hagi: "Allaha sükür cok iyiyim cok iyi" diye cevap verdi.

Neye, kime, nasil sükrettiginizin cok onemi yok, sükretmesini bilmenin önemi var gibi, sanki.

Tuesday, May 12, 2009

Adını Bilmediğim Kadına Çarpan Adını Bilmediğim Motorlar



Trafikte motor suruyor olmanin, dort tekerlilerce genel kani haline getirilmis bir dezavantaji var, potansiyel pizza motorcususundur ve sen de onlar gibi atlayarak sekereklesebilirsin, dolayisi ile dort tekerler sanki kendilerini bir motor ezebilirmis gibi bir hülya ile akip gidebilir yollarda. Gercekten kelle kucakta ya da her daim ölüme hazirlikli olmak motor uzerinde belki bir anlamda insana baska bir direnc de katiyor olabilir. Mesela her motoru stop edip anahtari cikarttigimda hayatta kaldigima sükrediyorum. Cunku dikkatli sürmek, herseye dikkat etmek yetmiyor, cevrenden akip gidenlerin dikkatini de kontrol etmek zorundasin, yani dikkatsizligini. Bu yüzden en mutlu anlar yollarin carsaf gibi oldugu, bombos zamanlardir. Sirf geceleri cikim 03-04 lerde Istanbul'un keyfini sureyim diye aldim zaten. Gerci farketmiyor bu sefer de isiklarda ayagini yola atinca aninda bangirdayan araba hengamesi Cheetoslamasi gibi bir paranoya kapliyor, illa biri gelir simdi limon sikar bu isin icine. Fevkaledenin fevkinde tirstigim yerler var mesela Sabah gazetesi onune cikan alt gecit, mesela Zkuyu ust yoldan gelip Sariyer istikametine kaykilmak mesela Zkuyu mezarligin onune giden viraj, mesela tum orta seritler... Dün kendimce cok dikkatli giderken, -hos saga sola cok takilip dikiz aynasiyla küs oldugum zamanlar olmuyor degil-, neyse Levent'te Melodi Pasaji'nin onunde, 10 sn kadar önümde olan iki yemek servis motoru bir yasli kadina senkron sekilde carptilar. Olasilikla birbirleri ile yarisiyorlardi ve buna adapte olmaktan ötürü yoldan gecen kadini goremediler. Insanlar kosustular, yardim etmeye calistilar, kadin direkt bayilmis gibiydi, cocuklar ayaklanmislar bir yerlerini tutuyorlardi, biri cocuklara kiziyor, biri kadina bagiriyordu. Birileri de seyrediyordu, trafigi tikamamak icin durmadan devam ettim ama kadinin akibetini de sonra merak ettim. Bazen diyorum yaya olmak daha mi güzel, ama kaldirimda ezilmektense carpisarak savasarak ölmek daha iyi degil mi...

Zincirleme İsim Tamlaması Gibisin


Dün evden ciktim, evin yakinindaki atmyi kullanacagim. Sirada biri vardi. Bir dialog gelisti atm onunde ve o kisi ile bir baskasi arasinda sanki tatsiz birsey oldu. Beyfendi kartini aldi makineden, "kullanabilir miyim musait mi" dedim. Evet ama galiba karti yutabilir dediginde artik kart makineye girmisti. Bir entrika var zannettim, hizla uzaklasan cocugun, yasli bu beyin kartini yardim etmek maksadi ile götürmesi sözkonusuydu galiba. Tuslara basiyorum, cevap vermiyor makine. Acil de bir yere yetismem lazim. Neyse makine dan dun pat küt aptallasti cok tusa basinca, geri kustu karti. Yasli bey hala orada, "nakit para mi cekecektiniz" dedim. "Evet" dedi.. Motora binerken de soyle bir yandan bakti. Ben de ona "Etiler'de bir baska ATM var, oraya gidebilirsiniz" edim. Söyle bir motora tekrar bakti, ben de yola dogru baktim, bana dogru adim atip "Siz de oraya mi gidiyorsunuz" diye sordu. Evet dememi bitirmeden, ki ben teklif etmeye utandim yaslica oldugu icin, "Bununla gidebilir miyiz acaba" dedi kuzuyu isaret ederek. Tabi dedim buyrun, birlikte gidelim. "Hayatimda ilk defa binecegim boyle birseye" dedi. Bacagini atmasi zaman aldi. Omuzlarimdan tuttugunda, gol sonrasi sevinen yaratici sevinme sorunlu futbol takimi gibi olduk. Isterseniz belimden tutun dedim icimdeki kadini uyandirmadan. Ilk hamle iki arabanin onunden suratle kivrilma türünden olunca "Evladim ben yavas gidelim diyorum siz gazliyorsunuz, aman lutfen dikkat" dedi. Birini tasimak gercekten zor is, hele ilk defa binen biri, sizi de dengesizligi ile berabere yere ucurabilir. Gidecegimiz mesafe zaten 500 mt bile degil. Meydana dogru konusa konusa tin tin gittik. O kisacik mesafede atm, guvenlik sorunlari, bankalar ve musteri iliskisi, ah ne guzel de esiyor pufur pufur temali birkac sey konustuk. Kosede biraktim, kendim arkadan dolasip atm onune geldigimde ondan once varmistim, uzaktan gülerek geliyordu. Beni erken indirdin ki benden önce gelesin diye di mi dedi, estagfurullah efendim dedim, buyrun sira yine de sizin...

Vespa #25


Gecen gun motoru Akmerkez'in karsisindaki apartmanin önüne biraktim. Akmerkez'e girip cikmam 20 dakika sürmedi. Isimi bitirip geldim. Selenin üzerine itina ile zamki bosaltmis biri. Kurumadigi icin hemen yanimda tasidigim eski nemli havlu ile silebildim. Bunu kimin neden yaptigini anlayamadim. Üstelik kuzu yukardaki kadar itici de degil :)

Sunday, May 10, 2009

Derin Koltuk Sarhoşluğu

Eline firsati gecirince, o ana kadar ki tum birikmisligi bazen belli ederek, bazen de gizliden gizliye (kendi öyle zanneder) uygulamaya calisan "mevki sarhoslari" vardir. Koltuk bu hayatta birsey degildir, oturursun kalkarsin, koltukta uzanilmaz mesela valide terlik firlatir "alisma boyle ayiptir, baskalarinin yaninda da uzanirsin" diyerek... O koltuga tum esrikligi ile uzananlarin bu dunyaya tum biraktiklari guzel seyleri koca bir osurukla yok edebilecekleri anlar olur, buna engel olamazlar. Aslen mal belli, malzeme belli eninde sonunda çaputun uyacagi kic bellidir. O gizli tarih bir gün yazildiginda, tüm bunlari bugun az bilenlerden cok daha fazlasi bilecek. Iste aci olan da o, yani evde sadece senin sarhos, ayyas bildiginin babanin bir gün sana birileri tarafindan "o aslinda ayyasti" denilerek seni bu hayattan kopartip goturdukleri an gibi olacak...


Wizard Of Oz

Harry Kewell / Bulent Korkmaz

7 Ölümcül Günah / Envy / Kıskançlık

***

harry kewell
"My name is Harry Kewell, Kewell from Galatasaray. through my football career, i fell many times, i' ve been pushed. they said "it' s over", they said "he can' t stand up, he can't play". i was reborn at galatasaray. i' ve found friendship and happiness at Galatasaray. i' ve learnt one thing really well is such a privilege to be a part of galatasaray..."

***
bülent korkmaz
"Bu takimda 11 kisi demiyim de 20 kisi, ayni karakterde oyuncular ve birbirlerine guveniyorlar ve birbirlerine inaniyorlar ve birbirlerini seviyorlar.."

***

-babam ve oglum, sadik-
Yüreğim yangın yeri gibi biliyor musun? Gözü arkada kalmak böyle birşey galiba...Kaç gündür onu itmek istiyorum bana sarılınca, beni sevmesin diye kaç gündür uğraşıyorum ama yapamıyorum...Onun hayatında yutkunamadığı bir yumru olacağım içinde kendimden nefret ediyorum! Ona bir oda ver baba, bir evi olsun, ama zaman zamanda çıkıp gidebileceği bir ev...Ona söylemek istediğim o kadar çok şey varki... Sen söyle ona baba... Ona de ki...

Saturday, May 9, 2009

Var

her yerde kar var
kalbim senin bu gece
her yerde kar var
kalbim serin bu gece
belki gelirsin sen
bakarken pencereden
gözler yalnız özler
karda senden izler
yürümek karda zordur
gelirsen bak aşk budur
dönsen köşeden şöyle
şarkı söylerim böyle
lay lalaylay lalaylay lalaylay
huuu uuu uuuu uuu
yağma kar dur artık
bak buz oldu kalbim
her şey senin elinde
dur
belki gelir sevgilim
göz yaşım dur düşme
gelmeyecek düşünme
kes ağlamayı artık
bak oldu bana yazık
karda zordur yürümek
anladım gelmeyecek
dünya oldu bana dar
neden yağdın söyle kar
dün oldu bana dar
bak ne yaptın bana kar



Super Slow Motion


Bir zamanlar bir yerde Photobooommm

Ready To Lynch



Lince hazir olmak bir Türkiyeli refleksidir. Her sartta ve durumda, tasin suyunu sıkıp durumdan bir linc cikarmaya alisigiz. Tshirt üstü okumalari bir miladin baslangici olabilir. Yani silahsizlanma ve siddetkarsitligini zaten bugunlerde ofsayta bolca düsen bir adamin tshirti üzerinden yapanlarin siddet karnesi de ifsa edilmelidir. Bu acgözlülügün bir izahi olmali. Kaldi ki Arda, tshirt secimleri ile zaten kötü kere kötü, vurmayin ölecek cocuk, futbolu ölüyorken...

Friday, May 8, 2009

Güvende


Güvende misiniz, Istiklal caddesinde....

Everything is an illusion

Doldurmadigin muddetce icini, senden baska doldurmayan olmamasi da pek ala namumkunken icini, ici bos kalir. O halde doldurmak ve doldurmamak ayriminda hersey bir yanilsamadan ibarettir. Doldurdugunda doldurmadiginin, doldurmadiginda doldurabilirliginin gorulebilir, ayirt edilebilir, farkedilebilir bir yani yoktur. Mana, sende biter sende baslar. O halde tek mana aslinda variyla yoguyla sen'sindir. Pek tabi ki yanilsamanin birebir kendisi sensindir. Sen sadece bir yanilsamasin, kah digerlerine göre, kah kendine göre. Tamam da o zaman gerçek ne? Gercek aslinda bir yanilsamadir. Gercek yoktur, koca bir yalandir...

Gerçek henüz varolmadi!


ah, nerde benim altından avaze sesim!
yankısı bir duvara gömülmüş testide kaldı
avaze sesim!


-mek

Ölmek yanilgiyla baslar.
Sol cepteki yanilgilar,
sag cepteki eminlikleri gectigi zaman insan ölür.


Thursday, May 7, 2009

Lawnmoverman II


Lanwmoverman
calisiyor, seriyor, yayiyor...

Viva Vespa

Montreal'den Ömer yollamis. Cekilisle Vespa veriyorlarmis.
Burada da veriyorlar cekilisle Vespa ama daha bir ademogluna ciktigini görmedim.
Aslinda bu cekilislerle birine birsey ciktigini gormedim.
Hakkini yemeyelim yine de, vakt-i zamaninda Coca Cola, Aceto'nun evini kola mezarligina cevirmisti. 2002 World Cup zamani galiba..
Bir takintim geldi aklima.
Gazatelerde cekilis sonuclarina hep bakarim, tanidik biri var mi diye.
Ölüm ilanlari gibi, tanidik biri ölmüs mü.
Bir de icra ilanlari, tanidik birininin bögrüne basmislar mi..
Bir de nufus cuzdanimi kaybettim ilanlari, kendini kaybeden bir tanidik var mi diye...
Montreal'den Ömer de havali ha, global bir blogum icabinda...



İstisnalar Kaideyi Bozsun Ama


Mickey ile dus oncesi mavradayiz.. Sirti dönük olan ben, ötekisi Mickey, karismasin...

Istisnasiz her soyunma odasi ciplaklasmasi anlarinda, sag ve sol dolap koridorlari civarlarindan suna benzer dialoglar duyuyorum:

- Abi gecen gun aradi, beni artik sevmiyor musun dedi
- Sen ne dedin
- Artik eskisi gibi seyler hissetmiyorum dedim
- Ezmissin kizi
- Gelemiyorum abi daraltiya, sikildim yani artik.
- Suraya bak 10 tane sms atmis yine, napiyorum, select all, deleteeeee.
- Kasma be abi, birak, gider o kendi...
- Gitsin abi gitsinnnnnnnn


Yahu bir taneninizi ask acisi sarsin hazir kulodu cikarmisken verecegim hepinize...
Bu ne dünya kardesim, seven sövene, bu ne dünya kardesim böyleeeeeeee....
Aglamak istiyorum sayin seyirciler, all together playboy gibiyiz...
Yanniz o sivilceli kicina o hatun nasil tutulmus, kizi da bir incelemek lazim.
Sirf cocugun vucudu goreyim diye 3 insan boyu uzaktaki dusa kaykildim, benim de isim zor.


Wednesday, May 6, 2009

Handsfree

Kücükken en hamaratengiz islerden biri bisiklette elleri birakmakti. Essek kadar olduk hala aklim onda, arabada birakanlara imrenircesine, kuzu ile giderken birakmaya calisiyorum bir gün kapaklanip geberecegim. Handsfree, Sonny J'den, Kris'in klarki ile.. Yillarin bosanovacisi yine 12'den vurdu beni...


Jijek


Jijek iş by Bonanza, velevki Zizek ne lan?

Friday, May 1, 2009

Three Monkeys

"i dedicate this prize to my lonely and beautiful country
which i love passionately"




zamanin, ortalama bir film (hadi amerikan sinemasi) algisindan ve kurgusundan daha ötede (mesafece), bizim yasadigimiza en yakin (mesafece) aktigi; sözler, dialoglar, olan ve biten, bizim yasadiklarimiza es, izdüser oldugu icin galiba kendisiyle yüzlesme sorununun sikca oldugu bu topraklarda, yadsinan, garipsenen bir sinema oluyor nbc'ninki. her sezon bir oncekinden daha iyi olmasini bekleyen takim taraftari gibi, nbc sinemasi bir oncekinden daha yukarilara dogru cektikce seyredenleri, varilacak yer göğün yüzü mü olacak, yoksa bu kadar gercekligi kaldiramayip usulca bir ölüme mi terkedilecegiz. sonrakine kadar, elveda...