skip to main |
skip to sidebar
Epeydir Taksim'e gitmiyorum. Ayaklarim da gitmiyor. Düne birkac gun kala Alex'le Yudum'un Prokopi'sini ziyaret icin Kurabiye Sokak'a vardim. Kinaliada'daki yazlik Prokopi'nin Istanbul'daki muadili. Herhalde Taksim'de bir yere gitseydim ya da gidecek olsam Prokopi'ye giderdim. Yumi yoktu, Alex'le lafladik. O esnada dukkanda bulunan Izmir Sirince'den gelmis bir sarap saticisinin Ahududu sarabinden ictik. Daha once meyve sarabi pek tatmamistim. Soguk olmayan bu tatli sarap ufak ufak carpti. Keskin kokusuna ragmen icimi leziz. Aklimin bir yanina not aliyorum sarabi. Aleks, mekani dolastiriyor bana. Ev gibi, evin gibi. Sokagin adini Kurabiye olarak bilmiyordum ya da sokagin adini bilmiyordum ama o sokak devaminda dort yol agzindan sonra Halas Sokak'a devam ediyordu. Gelmisken bir ugrayip ne var ne yok diye bakinmak amacim. Oncesinde Kemal abi'ye ugruyorum. Sahaf... Kucuk dukkaninda ayni biraktigim gibi. Tanimakta tereddut etmiyor. Once Mehmet'i aniyor, sonra nasilsin diyor. Nasilim iste bildigin gibi, en son nasil gorduysen simdi de aynen oyle. "Sende ne var ne yok" diyorum, ayn, boyle guzel. Bu kadari bana yetiyor diyor. Yani sonu yok zaten diyorum. Kazanmanin da sahip olmanin da bir sonu yok bu bir ego savasina dondugunde. Ne olacak simdiden daha fazlasina sahip olsan. O yuzden bu dukkanda buradayim. Kimse bana karismasin, ben kimseye karismiyim. Cikiyorum dukkandan, Halas'a giriyorum. Halas'da dukkan kaybolmus, bina yenilenmis. Otel mi, bekar odalari mi oldugunu anlamadigim bir hale gelmis. Birkac adim otedeki Karaoglan'a ugrayip selam vereyim diyorum. Dukkanin onunde oturuyor zaten. Artik yas gittikce ilerlemis Kara Bey'e selam ediyorum. Tanidigini saniyorum ama birkac kelime ilerledikce konustugu kisinin ben olmadigini anliyorum. Mehmet diyorum, ben ufak olani... Bir bana bakiyor, bir dukkanin oldugu yere omzum ustunden.. "Vayyy be" diyor.. Nasilsin diyorum. Nolsun diyor. "Boyle iste". Halas Sokak'da fazla duramiyorum. Sokagin sakinleri birkac kare fotograf cekmemden rahatsiz oluyor. Seri adimlarla uzaklasirken Aga Cami agzina dogru, onunla her zaman yaptigimiz gibi Bursa Iskender'e oturuyorum. Bana "1" diyorum. Sirma biyikli, yillarin degistirmedigi nezaketiyle "buyrun" diyor. Yiyip uzaklasiyorum Aga'dan da Cami'den de.. Seri adimlarla..
1 comments:
bu "ee nası gidiyor"a "böyle işte" "bildiğin gibi" demek çok zoruma gidiyor, yani karşımdakini sallıyormuş gibi. o sebeple yakaladığım anlatmaya başlıyorum, 1 dakika sonra neden anlatıyorum ki bunları diye kilitleniyorum ama. ne pis bir soru nasıl gidiyor.
Post a Comment