Thursday, June 26, 2008

Vespa #08

önüne baksana lan salak!

Pisbogazlik yapmaya 4.Levent Garaj'a gidiyordum. Arkasindan dolanayim derken, ters yönden bir 4 teker cikti karsima. Eller yukari misali kollari kaldirip, motordan sola, kuzu benle sola, yere... Pisbogazlikta keramet diyip eve geri donerken yari yoldan tekrar geri donup iskenderi yedim. Cikip giderken neden motorlarin sola penislerin saga yattigini dusundum.İskenderin dibi fazla geldi, midem küçülmüş.

Unutursun


Selda Bagcan komsumuzdu yillarca. Sonralari farkettik o gırcik saçlı kadının Selda Bağcan olduğunu. Yasaklı olduğu yıllar ortalıkta yok tabi, sonra ortaya çıktı. O yüzden idrakı geç oldu. Joan Baez ya da Janis Joplin'i unutabilirim, Selda Bağcan'ı unutamam. Ya sen unutur musun Mihribanım?


UNUTURSUN MİHRİBANIM
unutmak kolay mı deme
unutursun mihribanım
oğlun kızın olsun hele
unutursun mihribanım

hayat böyle bu gemide
eskiler yiter yenide
beni değil kendini de
unutursun mihribanım

yıllar sineme yaslanır
hatıraların paslanır
bu deli gönül uslanır
unutursun mihribanım

zaman erir kelep kelep
meyve dalda durmuyor hep
unutturur bir çok sebep
unutursun mihribanım

gün geçer azalır sevgi
değişir herşeyin rengi
bugün değil, yarın belki
unutursun mihribanım

süt emerdin gündüz gece
unuttun ya büyüyünce
bu işte tıpkı öylece
unutursun mihribanım



Jupp Derwall


bundan 20 yil once actigin yolda, turk futbolu bu aksam bir devrimin kapisini aralarken, seni kaybedisimizin tam 1 yil otesinde olmak bir tesaduf mu sence? futbol, devrim ve sen? bu aksam ruhun basel'de miydi be hocam?

Wednesday, June 25, 2008

22 Alman


Gary Lineker: "Futbol 22 kisinin oynadigi ama sonunda
Almanlarin kazandigi bir oyundur".

O zaman senin de allah belani versin Lineker.

Kanser nedir?

Kanser, Kazim Koyuncu'yu 3 yil önce tam bugün alip götürendir.

Vespa #07

Tarabayadakuzu

Rumelihisari

by atiTR @ Flickr
Rumelihisari bundan 15 sene once bizim icin onemli bir yerdi. Nisan'dan Ekim'e kadar hemen hemen haftada en az 2-3 gece aksamlari Hisar'da takilirdik. Takilmak dedigin, Hisar'da Iskele restoranin oradaki bufeden ziftlenecek birkac sey alip, ayakustu es-dostla sohbet. Halen bu ritueli devam ettirenler var yok degil ama o jenerasyonun kiyimini orada iskelenin sag tarafindaki banklari yeriden sokturen belediye saglamis oldu. Ya da bir baskalari. Restoranin ricasi ve sikayeti ile denmis. Sebebi de arabasindan inip restorana yurume mesafesinden gelen musterinin o sahil seridindeki kalabaliktan rahatsizlik duymasiymis. Oysa biz aramizdan gecen stilettolu kadinlara baktigimizi bile hatirlamiyoruz. Kafa onbinbesyuz, muhabbet Quake arena kivaminda. Sonra bir gece fare istilasi.

Balik-Ekmekci
Iskele Restaurant ile Sade Kahve arasindaki aralikta kalan tam dönemecin oraya gelip tekneyi baglayan bir balikekmekci vardi. Pazar günleri sahil hattini turlayan aile fotografi gruplar ordan balik ekmek yerdi. Biz de o kadar mudavimken Hisar'da sadece 1 kere yedik ordan balik. Yedigimiz aksam teknede fareler cirit atiyordu. Acaba diyorum....

Rumelihisari Büfe: Iskele Restaurant'in kıçında onbinbeşyüz yıl
"Tostu meshur, kasarlisi meshur" denilen büfelerin bu kasar ve tost ekmegini uc asagi bes yukari ayni yerden almasina ragmen digerlerinden ayrilip "daha lezzetli kilan" nedirin tam cevabi: hurafe. Hisar'in tostu meshurdur, yapanlar da yillardir bu bufenin suratlari hic gulmeyen baba ve ogullari ekibi. Yillardir bir dertleri mi var, islek yerde darphane misali para basan bir büfenin sahibi (yahut isletmecisiniz) bu nasil bir dirayettir ki 15 yildir güldüklerine bir kere sahit olamamak. Bizim adimiza karin agrisi, onlar adina hayret verici... Kendine adina konusmak gerekirse: Bildigin tost. Soslu tosttaki sosun direkt salca olduguna hayatimda ilk kez orada tanik oldum.

İskele Restaurant
Sezilerime güvenirim. Bir samimiyetsizlik var. S.Demirel'in de balikcisi oldugundan belki, bunca yil bir kere ayak sürtmedik. Hic girip icinde oturmadim, balik da yemedim dogal olarak. Bunda o bank katliaminin etkisi yuksek tabi ki. Önünden gecip, icine girilmemekte israr edilen mekanlardan biri. Bugunlerde yenilenen sol tarafindaki sahil kismina cokup cokmeyecegini, kendini o tarafa dogru genisletip genisletmeyecegii ve bu manada oburlugunu merak ediyorum.

Bıyıklı Midyeci
Midyeci icin elbette "musteri portfoyunun entel cocuklar kismi" oldugumuz asikardi. Bu saticilarin musteri obegiyle baskalasmasi hep dikkatimi cekmistir. Mardinli esrafindan biyikli abi, zamanla bir Hisar beyfendisi olup cikti. İstanbul'daki en steril midyeci. Hanimi ile tanismak isterdim. Hayatimdaki en lezzetli midyeleri yedirdiler bana, yillarca. Hala gelir arada, oradadir. Yaslanmiyor cunku saclarini boyatiyor bizim abi. Büfeden bira alirken midye diye isaret edince, 20 lik bir pakedi kese kadiginda hazir edip, icine limonu itelerdi. Ayaküstü midye yemeciliginde limit asimi ve satici bonuslarinin ne bitmez sey oldugunu "al bu da benden"i ondan öğrendik.

Ankesörlü Telefon
O zamanlar cep telefonu yok. Jeton var, bilemedin en fazla manyetik kartlar, belki var belki yok. Manita aranacak, ses duyulacak ya, kosa kosa eski karakolun karsisindaki ankesörlü telefona. Ankesör ne lan? (fr. encaisseur)
- anne biz iciyoruz, gec geliriz
- az için, denize düsmeyin, dikkat edin, mukayyet olun birbirinize
- tamam anne

Denize Düşmek
Bir Hisar fenomenidir. Düseni az ama düsme korkusu yasayani coktur. Hisar'in en sevilmez esek sakasi denize ittirmektir: "Abuk subuk hareketler yapmayalim"
Deniz ve denize düsmek. Deniz (Yolaç)'i gec tanidim. Hisar'da ekibin en deli elemanlarindan biriydi. Samimiyet icine girismiz yillar sonrasina rastgelir. Hisar denilince akla gelen ilk isimlerden biriydi. Hisar'da yasadi, Bebek'te bir porsche'un içinde öldü. Buna en inanmayacak kisi kendisiydi.

Kale Cafe, Deniz Çay Bahcesi ve Ali Baba ve diğerleri...
Ali Baba'nin fenomen olmasi standart bir sahil komsusu cay bahcesi olmasinin otesinde musteri kadrosunun sehrin en aydinlikci ve catlak 11lerinden secili olmasinin payi buyuk(tur). Yukarda Bogazici Universitesi, ote yanda Robert Kolej ve mesafe tanimaksizin envai cesit üniversitenin bahcesinden bu bahceye akin eden deniz kenari insanlari. Bir tahta masada saatlerce oturup cay icip denize bakmanin sikici olmadigi ilk yer burasiydi. Bir cay, bir cay daha, sonra bir cay daha.. Anlatacak ve dinlenilecek cok sey var gibi yok gibi. Sahanda sucuklu yumurta ve yerli Bill Gates...

Yerli Bill Gates
Post Hisar döneminin gizli kahramanlarindan. Tipi fena halde Bill Gates'i andiran bu "abi"nin yillarca Hisar'daki kafelere gelip onceleri printed kagitlardan, sonralari artik edindigi notebookunda ne icra ettigini, ne yaptigini hicbir zaman cozemedik. Oysa gidip sormak en mantikli cozumdu. Ama Hisar iste oyle bir yerdi. Kimsenin kimse ile ilgilenmedigi, rahatsiz etmedigi.. ama birbirinin farkinda oldugu..

"Farkinda" Osman Cavci
Türk sinemasinin en tipitip tipi. Yasini göstermeyen gövdesi genc, beyni yasli adam. Görüp gecirdigi ya da görenlerin gecirdigi denilebilir. Cavci ne zaman gitsek Hisar'da demleniyordu. Senaryo calismalarindan ve film cekimlerinden geldigi asikardi. Ya da hic gitmedigi ve astığı. Cavci sonralari Hisar yillarini Köpeköldüren adli kitabinda yazacakti. Şöyle kisa bir pasaj almak gerekirse buraya:

"Kıyıda içiyorum, takıntım kız geldi, onunla ilk defa bu kadar yakın oturuyordum, kötü davranmadı bana, içip yerlere serilmek istiyordum, varlığı beni rahatsız ediyordu, içime sıkıntılar bastı, çekip gitmesini, onu özlemeyi istiyordum; daha doğrusu ne istediğimi bilmiyordum. Yo biliyordum, bu kız bana iyi gelmiyordu, bilinçaltı onu kaçırmayı amaçlayan patavatsızlıklar, dil sürçmeleri, istemeye istemeye kendimi olumsuz tanıtma gibi daha sonra rahatsız olacağım davranış biçimlerini kışkırtıyordu."

Sade Kahve
Bir kahvenin 40 yillik hatiri olur mu? Buna en az 60 yil yasamayanlarin cevap vermesi zor. Oysa ortalik "görmüs ve gecirmis" intibai vermeye calisan yeni yetmelerden gecilmiyor. 23 yasinda hayati cozumlemis, binbir derdi biniki cozume kavusturmus, ellerini de kavusturmus sana böyle tepeden bakan insanlar. Bak iste bunlardan hic olmadi Hisar'da. Öyle kedi gibi bir sahildi. Kedi demisken, kediler dolasip dururdu ilk zamanlari Sade Kahve'de. 2000'lerin basi ile Hisar'a geri donus yerimiz oldu burasi. Ilk acildigindaki hali "Hisar yasiyor ölmedi" kivami. Sonralari o da erken saldi kendini. Bugun pazar günleri insanlarin kahvalti etmek icin kapisinda -kapisi nerde?- yarim saat ayakta dikildigi bir yer oldu. Bos ve kimse olmayinca oturuleybil, oteki türlü her zaman kaçileybil.


menemen yapmasini bilmiyorlar. eski garson ekibi de voltasini almis, emirgan taraflarinda benzer bir baska kahve acmis. yerlerine janti cocuklar getirilmis ama kafalar bir dünya, dimaglar daginik. cumartesi-pazar tepesinde millet yiginak yapiyor 08-12 arasi. oysa oyle bir albenisi, ozel bir lezzeti, yarattigi bir farkliligi yok. garson ekibi arasinda, son donem turk filmlerinde rastlayabileceginiz bir faca tip de var. cok katil etkisi yaratacak tavirlari ve servis yaparken "eaaaaaskerim" diye bir anda delirip cayi tepenizden bocaeder bir olasiligi uzerinde tasirligi var.

Gloria Jeans Kahvesi
Bazi seyler bazi yerlerde olmaz. Götte bol durur. Hisar'in dönüsümünün yegane adimidir Gloria Jeans'in buraya acilmasi. Banklarda oturan cocuklari, hasir sandalyelere alalim? Uyarsa... Tutmayacak, batacak. Her aksam belli ki 20 metre ilerdeki cop kutusuna atacagi bir miktar copu olan bir kahvenin bu copleri yolun ortasindan karton kutu icinde cekerek ve berisine pis sular birakarak cope gittigi, ufak bir cop arabasini almayip dukkanin onununu kendi pisletip kokutan kirleten bir isletme batmaya mustehaktir.

Hisar Taksi
Gecen aksam Iskele'nin solundaki yeni genisletilen ve denize yuksekligi kafa yoran ve düsülse kafa da yarabilecek beton alan uzerinde etrafi izlerken saat de 00:00 gibi bir taksi restorandan cikan bir cifti aldi. Manevra yaparken taksi duragini nonunde arabasina dayanarak duran bir baska sofor laf atti "ayip senin bu yaptigin"
Racona gore, musteri getiren anlassa da buradan gelip musterisini geri almaya davramamali(ymis). Arbedeye ramak var. Restorandan cikan musteri, bu duragin musterisiymis otomatikman. Taksicilerin boyle akil almaz dominasyonlari var. Bu yuzden o duraktan 15 yilda toplasan 15 kere taksiye binmemisizdir. "Yukari cikmazlardi".


Hisardagece

Masa altında kamp histeryasi
Herkes ufakken odadaki masanin altinda kamp yapmistir. Masa ortusunu biraz asagi cekip o ortuden de cadir kapisi... Yani yapmissinizdir, biz yapardik. Köprü altindaki bir evde oturmak arzusu da buradan geliyordur diye düsünüyorum simdi. Icine girdigim en guzel evlerden biri tam koprunun bacagi izdüsümünün hafif solunda kalan Hafize C.'lerin eviydi. Salonda oturunca tabak gibi deniz ve o kopru bacagi ve o kopru yolunun alt yuzeyi karsindaydi. Birkac bin raki sisesi ve kadehle hayatimi orda gecirebilirdim.

Ama o gün vakitlice kalktim evden. Dönüste Bebek'te Giovanni ile Etel'i gördüm. Motorla dolasiyorlardi. Hisar kalabalikti. Tahammul edemedim. Ordan eve kadar yürüdüm. O gün bir kuzu almaya karar verdim...

Fortunecity: Ecnebi Güveni

geocities ile beraber 95-99 yillari arasinda cile cekmis eski servislerden biriydi.
eski guzel guvenilir fazla kaos olmayan zamanlarin yadigar servislerinden biri. hala o kafadalar ki 99'da yaratilmis hesabin sifresini unuttum diye mail atinca cikarip verdiler, hic sen kimsin, bu hesap sana mi ait nerden bilelim diye sormadan. vay dedim ecnebi de olsa seni guvenilir bulmasi acaip bir dostanelik. sevgiler fortunecity kiymetini bilememisiz o ayri

Lover

LOVER

Tuesday, June 24, 2008

Before the Devil Knows You're - Dead

Sidney Lumet'den bir basyapit. Uzun zamandir izledigim en iyi film. Aksam Interview'in ustune soguk dus etkisi yaratti. Ama siralama acisindan dogru oldu. Bu filmin uzerine film izlenmezdi. Para nedir? Ne icin gereklidir?

Interview


Politika muhabiri Pierre Peders (Steve Buscemi), gözde b-aktrist Katya (Sienna Miller) ile bir röportaj yapmaya gider. Olaylar gelisir...
Buscemi'nin yonetmenlik denemesi.
Tek bir mekanda gecen, kacirilmamasi gereken film.


Interview (2007)

Monday, June 23, 2008

Dünyadan Bi Haber

Bedük, bu ülkenin Prince'idir, olmadi Saffet Arikan Bedük'üdür. Hic olmadi sadece Bedük'üdür.




gunleri gecer geceler gelsin diye
yalniz kalmazki dusunsun seni de beni de
telefonu susmaz msn de
dostlarina dur dese de bulur kendini
her gece baska alemde

oh egleniyor alemde
her gece baska biriyle
dunyadan bi'haber
of cildiriyor alemde
her gece baska bedende
dunyadan bi'haber

yorgun dusmez uyku bilmez gozleri
aramaktan usanmaz o da senin gibi benim gibi
makyajini tazele geldin mi sonunda kendine
dostlarina dur dese de bulur kendini
her gece baska alemde

bedük

download



212206 bohemian rhapsody

sicak, dus, su, cay, kahve, türk kahvesi, tshirt, bol, dar, elbise, canta, tek kisilik yatak, fincan, bardaklar, tabak, kirik tabak, salata, kabak, dereotu, maydonoz, pilav, sarap, alaçatı, balkon, perde, dergiler, dekor, masionfrançais, ev, taşev, duvarlar, yerler, parke, mimari, su, islak, terli, hayvan terli, kedi, home-art, euro2008, futbol, cannavaro, bilek, kalca, bikini, bedük, better than my baby, limon, horuldama, fokurdama, nivea, rezzan kiraz, teraci burcu, ikizler kadini, bu ne bohem hayat, bu ne vurdumduymazlık, bu ne genişlik...

whatabohem

Vespa #06

Saturday, June 21, 2008

Rüya #07

tarihe taniklik etmek
2008 yilinda yasayanlar futbolun 150 yillik tarihinde bir mucize serisine tanik oluyorlar.

Dün gece 02:30 gibi sokaga cikip turladim, bir yanda fotograf makinesi. Cantadan cikarmadim bile. Sokaklar les gibi. Kapatilan yollar, cam kiriklari, siseler. Bir corba icip geri dondum. Yattim. Sonrasi... sonrasinda Sisli'de motordan inip yurumeye basliyorum. Tam solumda karsi kaldirimda biri yürüyor, bakiyorum Volkan. Volkan Demirel.
- Abi ne işin var burda, daha 4 saat önce maçtaydin
- Ne bileyim
Volkan maçta oynamadı. Rüştü 90'dan top çıkardı. Maç ordan dönsündü. Çekirge 3. kez sıçramaz mıydı. Volkan naber?

Güven İslamoğlu




CnnTurk'de "Her Yerde 1 Haber Var" adli programi yapiyor. Izlemeye doyamiyorum. Samimiyetinden ve boyle essiz bir yerli program cikarabilmesinden ötürü saygilar sunuyorum kendisine.

Friday, June 20, 2008

The Revolution will be Fabulous

Versace tüfek, Louis Vuitton idam sehpasi



$3.500

$4.500

t-shirt: 10SPOT

45$

Boogie


THISISLAVIE.COM
your daily dose


Famed Photographer Boogie got together with 10.Deep to produce a special package including a limited edition tee shirt and Fanzine in honor of the release of his new book, “Boogie”. The tee and zine will be sold as a set along with signed copies of Boogie’s new book at the release party tonight, Thursday March 20th at powerHouse books. The tee and zine will be available online at the 10.Deep and powerHouse websites on Monday, March 24th. The hardcover BOOGIE book is produced in a run of 500. 10.Deep’s BOOGIE fanzine is limited to 100 pieces, and will be available for purchase only with the exclusive tee.

To RSVP, please contact graham@powerhousebooks.com

O'Neill

oneil04

t-shirt: o'neill

renk: füme, 59
istanbul kanyon, intersport (o'neill)

iGod

Kafede aç kalmak

Bazi kafelerde aç kalinabilir, mönülerinden ötürü...
Büyük beyaz kovada 3 yaprak rokadan salata imal eden
o kadir sinas minimalist cafe yaklasimi ve mutfaginda alelade is yaptigini zanneden deli asci, dayak yememissin sen...

Ka-rantina: Pascal Nouma

Ka-rantina Casual Streetwear


Elini, stilini ve islerini begendigim Halil Dogan'in "Ka-rantina"sindan cok guzel bir Pascal Nouma tshirt'u. Besiktaslilarin Pascal kadar unutamadigi bir baska ismi olmayacak sanirim, Pascal bitmedikce: Pascal Bitmez!
Koleksiyonda 2 tshirtleri var. Bir digeri de MAF: Unforgetables
Sipariş vermek icin tiklayiniz: Ka-rantina Casual Streetwear

» Addicted to Dore

Thursday, June 19, 2008

Kemoterapi: Yorgunlukla Baş Etmek

Kemoterapi gören birçok hastanın yorgunluk hissi öyle boyutlara ulasiyor ki bazi hastalar tadaviyi birakiyor. Rochester Üniversitesi'nden arastirmacilara göre Cephalon'un gelistirdigi bir uyarici ilac, yorgunluk derdinden muzdarip hastalarin daha iyi hissetmesini sagliyor.
Ref: BusinessWeek

Kumar (Putlar)

hande yener bu ulkenin merilinmensin'i yeri gelir depeche mode'udur.



putları yıkmaya yeni başlamıştım
yüzlerce surat gördüm
alıştım

kara delik kadar
hür bir zarafet
gördüm
sen başkası olamazdın

yüzüme bir bak o benim
sen aşık olmadın
aşk senin
yüzüme bir bak o senin
ben aşık olmadım
aşk benim

dünya yuvarlak
aklım unutkan
alem huzursuz
kalbim kırılgan

kapıldım yine
ne büyük kumar
ama oynamasam ben olmazdım
» download

9 günde Uneetee

10 gün önce Uneetee'den verilen siparis, dün geldi.

uneeteetshirt
t-shirt: uneetee.com
Clever Piranhas
Uneetee.com: One Day, One Artist, One Cool Shirt.


tshirtleri kaliteli buldugumu, yakalarinin duzgun oldugunu ve istediginiz bedenin dogru ebatta geldigini ve bu site ve katilimci tasarimcilarinin desteklenmesi gerektigini belirteyim.

uneeteepack

Lost


d.'nin "izlemelisin"i ile baslayan serüven sona erdi. Dün sabaha dogru gozumu actigimda tabutta Locke vardi. Yoksa baskasi miydi? Amannn, Lost'u bitirdim, uzerimden yuk kalkti. (Sezon 3,5 ile 4 arasini izlemedim gibi, izledim gibi)
Filizin Börek'in yeni sezonu ne zaman? Ben onun derdindeyim.

PhilosophyFootball

Prague 68 / Sleeveprint: Be Realistic Demand the Impossible
1968PragueSpring


Front: RUSSIAN ROULETTE. Full match details, including team line-ups, date, even the penalty shoot-out sequence, and all in Russian!
Sleeveprint: 68/99/08 Cups 08ChampionsLeagueWinners


http://www.philosophyfootball.com

3519

GAP ''vintager''

1000 stencil graffiti (Argentina)

Kendine çekiyor...

...haytalik bizi kendine cekiyor. Calismaktan daha iyi birsey varsa soyleyin yapalim demistim bu blogun ilk gunlerinde. Halen fikrim degismese de sinirsiz ve sorumsuz haytaliga olan eğimim, hep merakinda oldugum "insanlar gunun ortasinda ne yapiyorlar burada, bu insanlarin isi gücü yok mu, bu ne guzel hovardalik"la fena kesisti dün ogle ortasi. Bir deniz havasi icin indigim Baltalimani ve sonrasinda Yeniköy ve balikcilar ve Tarabya cok fena cekti. Nasi oldu da hic gitmedigim yoldan Tarabya sirtlarindan, Bahcekoy ve Kilyos yoluna uzandigimi hatirlamiyorum. Ayni sahil yolundan geri donmek icin oralarda bir cikis yolu aramam, Yenikoy'deki balikciyla 30 liralik kalkan icin yaptigim anlasmanin yol ortasinda "manyak misin" diye kafada yanki bulan vazcaymasinin sonucu oldu. "Dönerken alacagim" dedigim balikciya, baligi almaktan caydigimi söylemek zor geldi, zor gelir her zaman böyle vazgecmeler. Kalbini kiracagim diye balikcinin yolumu uzattikca uzattim. Bir ara istinyepark'ta windrunner ariyordum. Bahcekoy'de farkina vardigim biten benzin geri donmeyi gerektirdiginde, bitmez orman yolunun daha sik tavaf edilmesine karar verdim. Yeni dosenmis bu ara gecit, sanki "yoldan cikmak" icin tasarlanmis. Her an sarampole yuvarlanacakmis gibi virajlicasina.

***

gecen gun calismayan akü icin sarja biraktim aleti. atv kullanan akücü, dort tekerin nimetlerinden bahsetti. arkasinda yük cekecek aparati varmis, adi neydi ortasi delik seyin? bir onceki akü saticisi kaziklamis, o ortaya cikti. bir sonraki deneyim, bir oncekinin falsolarini hep aciga cikarmak zorunda mi zaten? hayalkirikligi olmasa su hayatta. motoru biraktim, eve döndüm yürüyerek. epeydir sokaklarda yürümüyormusum. en azindan oradan eve. markete girdim ançuez, beyaz peynir, konserve uskumru, iki parca soslu copsis, soda ve kola aldim. et reyonundaki gundelik dostlar "abi kusura bakmayin cok merak ediyorum siz ne is yapiyorsunuz" dedi. uzun zamandir hazirlandigim bir soruydu sanki bu:
- bu saatte geliyorum diye sordun degil mi, ben de merak ediyorum gun icinde bu insanlar bu saatlerde niye dolasirlar diye.. ekabirim dedim dostum, ben bir ekabirim, degil gibiyim. haklisin sormakta, ben de kac zamandir soruyorum, kendime ve onlara.

gün ortasında yoldan çıkın!

Tuesday, June 17, 2008

Shintai


Le Parkour olarak Istanbul'a gelenlerin aslinda Shintai adinda bir grup oldugu...

Sunday, June 15, 2008

David Belle Le Parkour Team @ Istanbul (Kanyon)

Le Parkour - DFc


David Belle gelmemis, ekibini yollamis. Le Parkour gibi birseyin bile endüstriyellesebilmesi hayret verici. Cok kalabalik yoktu, olmasina da imkan yoktu. Yasini basini asmis birkac graffiti, street-art tutkunu sima disinda "yeni birsey" gormedim. Kaykay yapan ufakliklar cok ilgimi cekti. Firlamalar beceremiyorlar ama ugrasiyorlar. Le Parkour ekibi, amuda kalkti, orta kattan alt kata indi. Ordan asagi zipladi. Havada takla atti. Kara Murat olsa "biz bunlari 30 yil once yaptik" derdi. Görmeyen pek birsey kacirmadi, kacirana video yukarda vardi....


URW_Skate

urw_Stencil

Urban Reflections Weekend

Linkler
http://www.ngmtv.com/webisode.aspx?web=32

Sahir Ünal

Çocuklugumuz ayni yerde gecti.
Onlar gittiler, biz ayni yerde kalmaya
ve yaşamaya devam ettik.
Sahir bu sabaha karsi heryerden gitti.
Lenfomaya yenik düştü.
Piyango bir yakinina cikana kadar biletlere inanmamak gibi
yakinindakiler ölene kadar ölüme inanmamak da var...

Beef-tek


Ulus'un girişinde, Akmerkez'in Ulus kapisinin tam karsisindaki Beef-tek'i en sonunda tavaf ettim. Butik-tutik kasapciligin bu yayilmaciligi trendden ibaret. Uzun soluklu olacagini dusunmuyorum, cunku hepsi ayri telden caliyor. Kisa ve öz: basarisizlar ve pek tabi ki lezzetsizler ve firsatcilar.

Beef-tek'in 8 kisilik iki masadan olusan ve yer yoksa ayakta kalinan kücük dükkaninda sizi "bu etten baska yerde yok" diyen bir bayan karsiliyor. Hayvanin sirt bölümünden alinan bu parcaya biz" Efendi" diyoruz, peki yakinda lisansini da alacagiz ve baska yerde olamayacak bu et derkenki özguveni bir ete verilen mana ve ehemmiyet babinda yeni bir evrenin yollarini acti bana. En nihayetinde et işte. Baska yerde olmamasi ne demek pek idrak edemedim. Yemekten sonra "Nasildi" sorusuna da adice "fena degildi" diye yanit verdim, yalan konustum. Bu nezaketten kirilma huyundan geberecegim bir gün. Yagliydi et ve ben iki arada bir derede et yagsiz olsun diyemedim. Pisirdiler getirdiler. Ensesi kalin bir grup plaza insani ile ayni masada kestim bictim parcaladim yedim. Efendi'den önce iki köfte iki pirzola, tadimlik. Ekstra bir lezzet almis degilim, siradan. Kafayi kaldirip biraz orayi burayi kolacan edeyim dedim. Gözüme takilanlar: Duvarda asili çapayi anlayamadim. Burasi kipkirmizi bir buyukbas hayvan hukumdarligi, denizlerden gelen bu çapanin konseptle alakasini kuramadim, kil müsteriyim. Dolabin yaninda yerde poset icinde duran Chimera yesillikleri bir musteriye verilecek en dandik intiba. Yandaki buyuk marketten sise ile kola alan bistrodan sonra, bana tabakta gelen salatayi karsida Akmerkez'in yesillik reyonundan aldiginiz hissi vermemeniz gerekiyor. 8 kisilik iki masa ile gelenleri cevirmeden once genisce bir "arkaplana" ihtiyac var galiba. Genisce mutfak gibi, dolaplar gibi.. Una bulanan soganin orjinal bir tad olduguna kaniler sanirim. Degil. Biz bunu evde bile boyle yapmayiz. Etin yaninda una bulanmis sogan kizartma, "baska yerde yok" orjinalligini, kiytirik fastfood onion ringsciligine bulamak degil de nedir?
Üstelik olmamisken, ustelik garsonun bunu tabagima "al da ye lan" diye firlatirken...





Milleti düdüklemenin bile bir adabi var mirim, artik o da kalmamis. Ayan beyan kaldirip sokuyorlar, kaldirip sokuyorlar.

2 köfte, 2 pirzola, 1 efendi (dana sırt), 2 kola, 1 salata= 55ytl