skip to main |
skip to sidebar
Alkol, uyusturucu, amfetamin (aka. usually extacy)... Hepsi ile uretkenligin citkirildigi anda bulusmak, yani aslinda bir denge aninda karsilasmak, uretimle beraber "guzellesmek", guzele erismek mumkun mudur mudurum? Mumkundur. O mumkunluk otesindeki hersey "götü ile"ye girer. Azami ehemmiyet gösterilmesi gereken hususlarin en basinda gelir akil sagligi. Mukayyet olun.
phil anselmo (pantera)
model stylish: kel kafa, gobek ustu dovme, kollarda dovme, adonis kaslarini cikaran bir sort,
guzel kafa, bol kafa, high volume.
reverend reverend is this some conspiracy?
crucified for no sins
an image beneath me
whats within our plans for life
it all seems so unreal
i'm a man couldnt have feel this world
left in my misery...
the reverend he turned to me
without a tear in his eyes
it's nothing new for him to see
i didn't ask him why
i will remember
the love our souls had
sworn to make
now i watch the falling rain
all my mind can see
now is your (face)
well i guess
you took my youth
i gave it all away
like the birth of a
new-found joy
this love would end in rage
and when she died
i couldn't cry
the pride within my soul
you left me incomplete
memories now unfold.
believe the word
i will unlock my door
and pass the
cemetery gates
sometimes when i'm alone
i wonder aloud
if you're watching over me
some place far abound
i must reverse my life
i can't live in the past
then set my soul free
belong to me at last
through all those
complex years
i thought i was alone
i didn't care to look around
and make this world my own
and when she died
i should've cried and spared myself some pain...
left me incomplete
all alone as the memories still remain
the way we were
the chance to save my soul
and my concern is now in vain
believe the word
i will unlock my door
and pass the cemetery gates
***
dragos'da bir eve dogru yol aliyoruz... nereye gittigimi bilmiyorum ama neden gittigimi biliyorum. sondaki eve varmadan bir onceki evin kapilari buyuk, demirden. urkunc bir bahcesi var. aciliyor, giriyoruz, girip birinin takviyesini yapiyoruz. arabada daha sonra yillar boyunca karsilasmayacagim insanlar var. bunun o an farkinda degilim. o yillar bircok seyin farkinda degildim. hedef eve variyoruz. daha once bu kadar buyuk bir evin icinde hic olmadim, olmak da istemedim. o gece nerde oldugumu bilmiyorum ama ne yapmaya calistigimi biliyorum. bir odaya kapanmis ve siseleri icerek kirmaya baslamis bir grubun hayatindan endise ediyorum. icip kafayi duvar dibine vuran biri, sonra bir baskasi, arkada kalkmayan malafati diriltmeye calisan bir baskasi, bahcede oten kuslar, sabah ilk seslerini yankilarken, tuvalette bir kusmuk telasinda, hayat kurtarmaya calisiyorum, sonraki zamanlarda yapilabilecegi gibi. bu tur seanslarin makus kaderi. sabah olup etraf iyice aydinlaninca dürtüyorum. dürttügüm tomi ayaklaniyor, "kalk kacalim" diyorum. kaciyoruz. arkamiza bakmadan. yolda o kalkmayan kusunu, ben de tuvalette temizledigim kusmuklari anlatiyorum. uretkenligin citkirilmadigi, sifirin da tukendigi agizda aci bir tadla istanbul gününe karismak, kaybolmak.
0 comments:
Post a Comment