skip to main |
skip to sidebar
Bir isten ya da nerden geldigimi tam bilmedigim sekilde Akmerkez'in onunde indim otobusten. Gunduz Tolga'nin "Graffiti sanatcisi Akmerkez'de imza dagitir mi" cikismasindan girmis olsa gerek Akmerkez ruyaya. Karsi kaldirima bakiyorum, benim Kuzu orda. Ama kaput. On tekerlegini caldiklarini ve yerine bir mountain-bike tekerlegi koyduklarini binip de gitmeye calisinca farkediyorum. O esnada tam eski High-End'in onundeki yolun ortasindan gecen santrfüjde bir yikama aleti yolun oteki yakasindan birikmis su birikintisinin uzerine cila yapiyordu. Arac arkaya devrildi, devrildigi anda kuzu durdu, on tekerlegi o anda farkettim. Aglamaya basladim. Eve geldim ama nasil geldim hatirlamiyorum. Orkun ve Cenk salondalardi. Ikisi de daha once bana hic gelmediler. Koltuk almisiz yeni. Orkun'a ne icersin dedim. Bir viski dedi. Cenk domates suyu istedi. Biz eve hic domates suyu almadik hayatimizda. Ya da ben animsamiyorum. Kafami saga cevirdim babam koltukta oturuyor, Cumhuriyet'ini okuyor yine. Icki servis ederken "sen de ister misin" dedim. Ben icmem okuyacaklarim var dedi. O uzun koltukta yaninda 4 kisi daha oturuyordu ve onlarin sol elleri yukari uzanmis, otobuste ayakta durup tutamaklardan tutmuslar gibi bekliyorlardi. Hicbirini tanimiyorum ya da taniyorum simdi soylemek pek isime gelmiyor. Uyandigimda 2 bardak soguk su ancak kesti kurumus agzimi...
2 comments:
acili kisir etkisini gostermeye baslamis... grafittici adamin kanyonda akmerkezde ne işi var
grafitti mi graffiti mi bu buyuk gizem açıklıga kavuşsun artık
Post a Comment