skip to main |
skip to sidebar
3 gündür bogazim agriyor. Insan grip, anjin gibi seylere sebebiyet veren son hamleyi animsamiyor. Oysa salona gittigim son sabah cikista "portakal suyu" dedigimde disarda kar yagarken "buz da olsun mu" diyen arkadasa "tabi ki" demistim. Geri sarinca hatirladim. Buzlu portakal suyunu lapa lapa kar yagisi altinda içe içe eve yürürken saatler 08:40'i gösteriyordu. Sicak, esnemis, soguk dusu yemis vucutun o tüm pelteligine buz pressi, girtlaktan.. 2 gün sonrasinda yamuldum. Epeydir de düzelemedim. Çarşamba günü maca giderken 40 derece ates vardi. 19:10'da evden cikarken "acaba gitmesem tvden mi izlesem" derken icime düsen tek kurt "ya cok felaket gecirirsek" kuskusu oldu. Skorla baki, gitmeseymisim simdi belki de bogazimi kesmistim bogaz agrisini da gecirmek icin. Arada 90 dakika sadece "tansiyonuyla" agriyi azaltirmis gibi yapti. Bu sabaha kadar saftim kayik, 2 gundur yastik yorgan sarmas dolas, uyku saati yine kaymis bir düzende, yani aslinda pek de klasik. 10 gün evden cikmadigin, sokaga adim atmadigim "magara adami" günlerini de animsiyorum da 2 günün sonunda, bogaz da biraz duzelince pirelendim. Aksamüstü servisten de yeni dönen ve 1 yasini dolduran kuzu'yla kendimi Bebek'e attim. Sahile gidip, Camlik'taki BP'den bir bira alip bankta oturup icmek bana kafi gelecekti. Daha yokustan inerken telefon israrla caliyor. Acmiyorum, bir kere yaptim o salakligi motor sürürken. Artik benzincide sandvic rafindan bir mozarella-jambonlu ucgenlerden cekerken telefon hararetle yine caldi, actim "efendim buyrun":
- hrrrr, hrrr, hisir hisirrrr.
- alo, efendim
- (sessizlik)
kaski kasanin onunde koydum ben geri aradim arayan numarayi. acmadi. acar gibi oldu. aninda tusladi. telefonu cebime koydum odeme yapicam, telefon caldi:
- alo efendim
- ben asayisten erhan baskomiser..
- peki canim, sen baskasina anlat bu hikayeyi
diyip suratina kapadim telefonu. Su internette fwd maillerde de bahsi gecen bir avuc denyonun "social engineering" oldugunu bilmedikleri ama elde edecekleri kimlik bilgileri ile sizin adiniza bankalari arayip telefon bankaciligi ile islem yaptiklari "yem"lerden biri. Hic yapmayacagim birseyi yaptim. Gerci hic yapmayacagim demeyeyim, 01'de oldukca örgütlü bir ölüm tehdidi sonrasinda yine kendilerine isim düsüp, birilerini sikayet degil, cok detay belirtmeden "basima birsey gelmesi durumunda sorumlu kisilerin sunlar olabilecegi ile alakali" bir zabit tutturmustum karakolda. Devlet, devletin kurumlarina ozellikle de polise isimin dusmesini istemem. Derdini anlatmak sikintidir ama o yil karakolda "tamam artik git" diye benden de yasca ufak bir komiser tarafindan ugurlanmistim. Neyse telefona son yarim saatte gelen 20'ye yakin arama ile beraber Arnavutköy Karakolu'nda aldim solugu. Hastaliktan yeni cikmis asabi insan psikolojisi olabilir. Yoksa kalkar böyle birsey icin karakola gider miydim bilmiyorum. Kapida karsilayan bey, 2001'de karsilayan komserle ayni tandansdan. "Yarim saattir araniyorum, biri asayistenim diye beni yemeye calisiyor, bu arayan numaraya bir baktirir misiniz, gercekten asayis mi, araniyor muyum, suclu muyum bir rahatliyim allahaskina". Ben yemleme oldugunun farkindayim. Memur direkt "bizim telefon nolardan arasak zaten aradigimiz mobil nolar bunlar degil" dedi. 0546'li no'lardan araniyorum. Memurlar eger cepten birilerini arayip karakola cagiriyorlarsa 0505'li nolardan ariyorlarmis. Bu da ise yarar bir bilgi olarak burda dursun. Aramalari bir iki gün dinlememi, devaminin 2 gunden fazla uzamasi halinde cumhuriyet savciligina dilekce vermemi ve gereginin yapilacagini belirttiler. Tesekkur ederek ciktim. Karakolda havaya girdim, cikista beni arayan lavugu geri arayip, "Suan Arnavutköy Karakolu'nun önündeyim ben baskomiser Trofolo, seni 10 dakkada buraya bekliyorum canim, gelir misin mekanindan mi aldirayim" diyesim geldi. Diyemedim, diyemedim, diyemedim... bu millet kafayi yemis diyemedim.
Bebek Parki'na gittim, sandvicimi cikardim, birami acacaktim. Sise yere düstü. Icemedim, cok icime oturdu. Gidip yenisini almaya üsendim. Asayis sütliman.
2 comments:
düşen şişenin hissiyatına eş değer, bir yerlerde unutulan bu akşam için düşünülen ev yapımı şarap..edirne dolaylarından..
çok geçmiş olsun, "tay" yanında koşman süper de buz hareketi pek bir yanlış olmuş. şimdiye toparlamışsındır umarım. "damdan düşen"den bir tavsiye: hastalık sonrası döneme aman dikkat, havalarda süper diye incecik giyinip kırlara bayırlara kuzuyla rüzgarlı ortamlara, enfeksiyon bambaşka yerden vadaaaa diyebiliyor, çarpılıyorsun.
Post a Comment