Monday, July 14, 2008

Arpalık

.. gizli bir geçitten Baris'la Yavuz'un oldugu ofise geciyorduk arada. Isin daha oncesinde bunlarla ayni binada oldugumuzdan haberimiz yok. Tesadufen bir gün yemekte mi ne karsilastik. Baris'i Gunbatimi Caganozlari fanzinden oturu dovecektik. O dönem oyle gayri-fantastik bir akislar var. Fanzin mafyasi, mafya mafyasi, otomatik portakallar. Herseye sinir olma, asabiyet, herkesi dövmek istiyoruz, ama lafta, sorsan hayatta kimseye fiske vurmuslugumuz yok, lakirdida aslan marka yani. Lakin Baris dovulecek adam degilmis. Yavuz'un (Saklı) zaten cizdiklerine ezelden tavim. Gel zaman git zaman arada "koca plaza"nin derinliklerinde bulusup hasret gideriyoruz, kacak gorusen sevgililer gibiyiz. Ah dedik su binada 1milyon fanzin basip gizlice, dagitsak falan.. Hazir matba varken.. Gecen gun Uykusuz'da Baris'in asagidaki paragrafi o günleri hatirlatti, ha ha arpalik.. Bir arpa boyu yol aldik mi orasi mechul.




Bu Oldu: Arpalığa çevirdim koca holdingi
Efendim geçmiş zaman, büyük bir plaza iş tutuyorum (iş tutmak?).
Bir ara, bir şekilde Ankara bürosuna yeni bir proje için gönderildim. İki üç hafta sonra, projeyi hayata geçirip merkeze geri döndüm. Döndüm lakin, şairin dediği gibi "döndüm ki döndüğüm yerde değilim."

Ben yokken şirket yine yeniden yapılanmaya gitmiş, bizim departmanı da komple feshetmişler. Beni de sormuşlar ama Ankara'da görevli olduğum için kovmamışlar. Kovulan bir arkadaş "Seni Ankara'ya tayin oldu biliyorlar" dedi. Ben de "iyi" dedim tabii.

Yalnız benim odamı, türk pop müziğinin gevezesi kıl bir herife vermişler, çalışmaya odam, oturmaya masam yok. Keriz gibi insan kaynaklarına gidip "beni kovmayı unutmuşsunuz"diyecek halim de yok doğrusu. Kredi kartı borcu var, kooperatif taksiti var...

İlk gün biraz gergindim ama sonra bir yaklaşım geliştirdim. Her gün 11:00'de geliyor, tanıdıkların maslarında oyalandıktan, çayımı kahvemi içtikten sonra yan departmandaki dostum ganyan Akın'la plazanın bulunduğu semtin kahvesine gidiyor at yarışı oynuyor, ihaleli batağa koşuyordum. Öğleden sonra bir iki saat daha takılıp 16:00 servisiyle de eve dönüyordum. Tek gerilimim, girişlerde kartımı okuturken turnikenin açılmama ihtimaliydi ki, hiç başıma gelmedi. Ay sonunda maaşım da yatınca iyice rahatladım.

Bu böle üç ay devam etti. Ta ki yönetim kurulundan beni tanıyan çok yetkili bir şahıs beni görünceye kadar. Adamcağız boynumdaki kimliği görüp işten çıkarılmadığımı anlayınca hem beni hem de insan kaynakları müdürünü kovuverdi. Ben de üç aylığına da olsa arpalık gibi kullanmış oldum koca plazayı.

1 comments:

Kartal Bafiler said...

Gayrı ihtiyari bir şekilde , benden başka insan kaynakları müdürüne üzülen oldu mu ?